YAZDIĞI KİTAPLAR
devam ediyor 2g önce güncellendi Berceste
@dilhann
Okuma
1.44k
Oy
118
Takip
77
Yorum
121
Bölüm
20
Her seçim, bir yıkımdı. Her yıkım, bir vazgeçişti. Uçurumun kenarında yürüyorduk. Ne tarafa düşsek birinin canı yanacaktı. Yanan her can, bir nefretti. Her nefret, sessizlikti. Ve her sessizlik bir çığlıktı. Elimi uzatsam dokunabilirdim. Dokunsam yanardık. Yasaktı, tehlikeydi, ölümle aşk arasında araftı. O Berceste`ydi.
devam ediyor 2g önce güncellendi Ateşten Doğan
@dilhann
Okuma
35
Oy
11
Takip
5
Yorum
1
Bölüm
7
200 yıl önce gerçekleşen savaş yoksulluğu, yoksulluk baş kaldırıları, baş kaldırılar ise inançsızlığı doğurmuştu. Kızılkum, küskün toprakların üstüne inşaa edilmiş bir çöl şehri haline gelmişti. Geçen yüzyıllar orada bir şey değiştirmemiş, Buhara cadılarının laneti baş göstermeye devam etmişti. Yıkılan krallıklarının her köşesini almak için yemin etti Yula. Kurtuluş için, Kaybettikleri için, İntikam için.
devam ediyor 2a önce güncellendi Oblivion
@dilhann
Okuma
4
Oy
1
Takip
0
Yorum
1
Bölüm
2
Ağustos, 1759 Oblivion, tanrının lanetiydi. Yüzyıllar önce her şey var olurken düzensizliğe karşı bir ceza olarak yaratılan Oblivion dört iblisin gücünün hapsolduğu karanlık taştı. Yıllar önce Oblivion kendisinin karanlığını yansıtacak bir ele geçti. Akshar, cehennemin bekçisiyken yer yüzüne çıktı. Önce Kral`ını öldürdü sonra ise taşın gücünü serbest bıraktı. Güç serbest kaldığında karanlık dünyaya hükmetti. Her insanın kalbi umutsuzluğa sürüklendi. Açan her çiçek soldu, güneş ise bir daha gün yüzüne çıkmadı. Oblivion`un getirdiği her iblis korku kitaplarının yer yüzüne inmiş haliydi. Akshar ve koruyucular arasında uzun yıllar süren bir savaş gerçekleşti. Savaşın sonunda on koruyucudan sadece üçü hayatta kalabildi. Koruyucular son kez Oblivion`u kendi karanlığına hapsetmek, kimsenin ulaşamayacağı bir yere götürmek için bir araya geldiler. Bu olmasını umdukları son görevleriydi. Lehi mağarasının ortasındaki yarıktan gökyüzüne yayılan mavi ışık hüzmesi bütün alana yayılırken çemberin etrafında duran koruyucular el ele tutuştu. Her el bir diğerini bulduğunda taşın etrafında yeni bir şeffaf katman oluştu. Mağaranın ortasında taşın etrafını sarmaya başlayan katmanlar Oblivion`un kafesi olmuştu. On mühür, on koruyucunun emanetiydi. Kaybını yaşadıkları her koruyucuyla beraber gömüldü mühürleri. Parçalanacak her mühür ise dünyanın sonunun gelmesi demekti. Mühürler taşın etrafını sarmayı tamamladığında koruyucular yorgunlukla dizlerinin üzerine çöktü. Yok edilmesi mümkün olmayan bu taşın bir gün sonlarının olmamasını dilediler.
Loading...