TAKİP ETTİĞİ KİTAPLAR
devam ediyor 2h önce güncellendi GEÇMİŞTEN GELEN SEN 2
@kkubraaozell
Okuma
1.68k
Oy
306
Takip
187
Yorum
486
Bölüm
3
Vuslat Serisi 2. Kitap "Vuslatın ardından geriye, sadece kırık bir kalp kaldı." Hayattaki en büyük korkusuyla bir kez daha yüzleşmek zorunda kalan Erva, Kerem`in kaybıyla yeniden sarsılmıştı. Onun yokluğunda geçirdiği aylar, ömründen yıllar çalmış gibiydi. Sözleri yarım kalmış, duası yarım kalmış, kalbi ise sessizce paramparça olmuştu. "Kaderin sustuğu yerde, sabır konuşur," derlermiş. Erva, acının içinde yeniden nefes almayı, yarım kalmış duaların ardında bir anlam bulmayı öğrenirken, kalbinde hâlâ sönmemiş bir ışık vardı. Acılarına eklenen kötü rüyalar, onu sürekli bir karanlığa sürüklerken o her seferinde minik de olsa bir umuda tutunuyordu. Ne kadar derin bir kayıp yaşarsa yaşasın, bir yerlerde onun için atan bir kalbin varlığını hissediyordu. Gün yeniden doğarken başkalarına umut olsa da onlar için tehlike artıyordu. Silahlar patlamaya, geçmişin acısı bir bir ortaya çıkmaya devam ediyordu. Belki de vuslat, her zaman kavuşmak demek değildir. Bazen vuslat, bir kalbin diğerine ulaşabilmesi için sessizce sabretmesidir. Erva’nın yolu, kayıplarla, sırlarla ve yeniden doğan umutlarla örülmüş bir yoldu. Ve bu yolun sonunda bir ihtimal, kalbinin gerçek sahibine yeniden kavuşacaktı. ... Kitabımın tüm hakları bana aittir. (Ç)alınması veya kopyalanması durumunda hukuken gerekli işlemler yapılacaktır. Başlangıç: 03.11.2025
devam ediyor 2a önce güncellendi Yeniden Doğmak
@zeeynoo
Okuma
5.08k
Oy
522
Takip
115
Yorum
55
Bölüm
12
Leyla 21 yaşında disiplin, otorite ve katı kurallar ile büyümüş genç bir kız. Fakat yıllar önce doğumda karışmıştır ve şimdi gerçeklerin ortaya çıkması ile yeni bir hayata başkayacaktır. Hem de hiç alışık olmadığı bir hayat. Peki ya bu karıştırılma gerçek mi yoksa planlı mı. Sizce bu işin içinde bir iş var mı? Kim bilir?
devam ediyor 3g önce güncellendi GÖNÜLÇELEN
@orenda
Okuma
40.09k
Oy
7.86k
Takip
637
Yorum
4.26k
Bölüm
22
Bu bir anlaşmalı evlilik kurgusu. En azından onlar öyle sanıyordu. Savaş Ali pusulası bozuk bir gemi. Asude`nin kıyılarına demir atınca öğrenecek pusulasız da yön bulabileceğini. Pamuklara sarılarak büyütülen Asude... Egenin huzurlu kıyılarından Karadenizin hırçınlığına düştüğünde anlayacak oyun oynamanın meşakkatini. Bir denklemde olmaması gereken her şey bir araya geldi. Savaş Ali evlilik baskısından kurtulmak için Asude`ye bir teklifle gitti. Onun için uygun gelin zaten seçilmişti ama Savaş için bu kabul edilemezdi. Madem kaçamıyordu evlilikten, gelinine de kendi karar verebilirdi. Babaannesi bir gelin sahibi olacaktı, onun istediğinin tam tersi özelliklerde olması Savaş`ın suçu sayılmamalıydı. Ya da bu kanıya Asude`yi tanımadan varmasa mıydı? Savaş için bu plan her şeyiyle mükemmeldi aslında. Ayarsız dilini, ipe sapa sığmaz gülümsemelerini, oyunbaz hallerini görene kadar çok da emindi. Sonra onun aslında bir GÖNÜLÇELEN olduğu ile yüzleşti. İKİ OYUNBAZ, VASAT BİR PLAN VE PİYANGODAN ÇIKAN AŞK! Her şeyin karma karışık olması için lazım olan her şey onların elindeydi...
devam ediyor 2a önce güncellendi Berdelin mahkum gelini
@berrasoykan
Okuma
4.34k
Oy
230
Takip
53
Yorum
26
Bölüm
10
Küçük yaşta abisinin hatası yüzünden berdel edilen lavinin kocasının yaşı yüzünden onu kadın olarak kabul etmeyip Mardini terk edip İstanbul`a gitmesi ve babasının ölüm haberini aldığında Mardin`e geldiğinde karşısındakinin karısı lavini görünce şaşırması yola başlar her şey
devam ediyor 2g önce güncellendi Malkoçoğlu
@useeer55
Okuma
36.96k
Oy
3.24k
Takip
283
Yorum
1.28k
Bölüm
46
Kendi halinde yaşayan tıp fakültesi öğrencisi Kayra bir gün fazla miktarda paraya ihtiyacı olduğu için ek iş aramaya başlar.Arkadaşı sayesinde bulduğu tekerlekli sandalyeye bağlı bir adamın bakımını üstlenme işini başta kabul etmez fakat sonra kararı değişir. Bakacağı adam yani Doğan önceki nişanlısı yüzünden kadınlara güveni olmayan ketum bir iş adamıdır. Kader yine de ağlarını örer ve onları bir araya getirir. Peki onlar bir arada kalmayı başarabilecekler midir? "Benimle hiç konuşmayacak mısınız?" Yüzünde herhangi bir duygu belirtisi yoktu."Pekâlâ bende kendi kendime konuşurum.Yapmadığım şey değil sonuçta" yine tepki vermedi.Hep yaptığı gibi sadece yüzüme baktı.
devam ediyor 3h önce güncellendi UNUTULANLAR
@aiseyy__
Okuma
1.34k
Oy
156
Takip
53
Yorum
10
Bölüm
13
Aslıhan ve Alp, küçücük yaşta bir travmayla yüzleşir; teröristlerce kaçırıldıklarında, onları kurtarmak için canını ortaya koyan babaları Başçavuş Salih Erdem şehit olur. Bu kayıp, iki kardeşin hayatının yönünü değiştirir. Yıllar sonra Aslıhan, Kızıl Gök Timi`in komutanı olarak cesur kadın askerlerin başında yer alırken; Alp, istihbaratçı kimliğiyle kritik görevlerle rol alır. Onların Yolları, Gölge Timi`nin komutanı Giray Ali Akay ile kesişir. Bu birliktelik, hem Zorlu operasyonlarda düşmana karşı verilen amansız mücadeleyi hem de karakterlerin içsel çatışmalarını derinleştirir. Fedakarlık, kayıp, kardeşlik ve aşk temalarını iç içe geçtiği bu hikayede; unutulmuş kahramanların hatırlanması, geride bırakılanların sesi olma çabası ön pilandadır. "Unutulanlar", vatan için verilen mücadelenin yanında, insanların kalplerinde taşıdığı yaraları da gözler önüne serer. Bu satırlardaki insanlar ve yaşadıkları, yalnızca hayalimde var oldular. Gerçek hayatta benzerlikleri varsa, biliniz ki bu sadece rastlantıdır. `UNUTULANLAR` adlı eser tamamen Şahsıma aittir. @aiseyy 🤎
devam ediyor 2a önce güncellendi Tanımadan Sevmek
@sutlu_kahve
Okuma
5.09k
Oy
411
Takip
46
Yorum
104
Bölüm
19
Görücü usulü ile evlenen asker çift zamanla birbirlerine aşık olurlar. Tabii bu zaman diliminde birden çok zorlukla karşılaşırlar.
tamamlandı 3g önce tamamlandı Yakamoz (TAMAMLANDI)
@gokcely
Okuma
9.31k
Oy
765
Takip
213
Yorum
410
Bölüm
18
Derler ki, herkes kendi hikayesinin başrolüdür. Bu benim için geçerli değildi. Tanıdığım herkesin hayatında bir şekilde merkezdeydim; yol gösteren, tutunan, belki de kurtaran... kendi hayatımda ise sadece digurandım, sesim kısık repliklerim eksikti. Leyla, ailesiyle birlikte küçük ama sıcak bir mahallede yaşamaktadır. Bu hikaye, kendi hayatını bulmak isteyenlere, kendi değerini anlayabilen herkese.
devam ediyor 1h önce güncellendi AMADEYİ EMRİNE BERDEL
@aytengul
Okuma
10k
Oy
801
Takip
176
Yorum
92
Bölüm
16
"Bir kere ya, bir kere! Bir kere de ben dediğimi yapın lan! Bir kere! Dişimi kıracağım, sizin gibi lavuklar ancak bana rast gelir zaten. Şerefsizler." Asabım bozulmuştu. Neymiş efendim, şirket hisselerinin birçoğu evli ve çocukları olan abilerime verilecekmiş! Bok yerler... Ben sağ olduğum müddetçe, kimse benim olanı alamaz. O kadar! Sandalyeye daha da yayıldım, başımı ellerimin arasına alıp soluklandım. Daha şirketin yolunu bilmeyenler, bana ahbaplık kesilmekten başka bir şey bilmiyorlardı. Oysa ki ben canımı dişime takıp gece gündüz çalışmıştım. Onlar ortalıkta fink atarken, ben ter döküyordum. Onlar gece kulüplerinden çıkmazken, ben kendi çabamla yolumu çiziyordum. Onlar her gece bir kadının koynunda uyurken, ben iyi bir geleceğim olsun diye didiniyordum. Ben koskoca Kenan Azadoğlu’yum. Buraların hiçbirine yapmamıştım, yapmayacaktım da. Babam ağa olmasına rağmen, ben kendi şirketimi kurmuştum. Babamın şirketi iflas etmişken, benim şirketim her geçen gün biraz daha ihtişam kazanıyordu. İlaçlarımı içmeliydim. Doktor, ilaçlarımı ihmal edersem durumumun kötüye gideceğini açıkça söylemişti. Sakin olmalıydım. Daha 26 yaşındayken felç kalmak isteyeceğim son şeydi. Maazallah başıma bir şey gelse, beni ortadan kaldırmak için ellerinden geleni yaparlardı. Hele o Kezban cadısı... Kimseye fırsat vermeden, ilk o beni cehenneme yollar. Şeref yoksunu bir insandan farksızdı. Kimseye bir hayrı dokunmayan, aile dağıtan bir kadındı. Kadın demek bile kadınlara hakaretken, bu kadın, ortada namuslu rolü kesip göz boyamaktan başka bir bok bilmiyordu. Yedi aylık hamile annemi merdivenlerden itmiş, annemin ölümüne sebep olmuştu. Üstelik kardeşim de o olay yüzünden erken doğmuştu. Kezban yüzünden, güzeller güzeli can parçam Canan’ım tekerlekli sandalyeye mahkûm kalmıştı. Telefonum titrediğinde aramaya baktım. Can parçam arıyordu. Derin bir nefes alıp hızla kendime geldim. Onu üzmek, isteyeceğim son şeydi. Telefonu açtığımda Canan bıcır bıcır konuşmaya başlamıştı bile. Canan: Ağabeyim, nasılsın, iyi misin? Ben: Güzelim, can parçam, sen iyi misin? Canan: Abi, benim canım çiğköfte istedi. Geldikten sonra bana ellerinle çiğköfte yapıp yedirir misin? Ben: Can parçam, lafı mı olur? Ağabeyin değil miyim? Yaparım tabii. Sen iste, konağı ateşe bile veririm. Kıkırdadı Canan: Ağabeyim, sen iyi ki varsın yaa... Yine lafları uzatarak konuşuyordu. Biliyordu ki, en sevdiğim şeydi. Ben: Ağabeyin kurban olur kuzuma. Merak etmeyesin. Erken geleceğim. Sen şimdi git, bir iki bir şeyler ye. Aç kalma sakın. Canan: Ağabeyim, beni hiççç merak etmeyesin. Benim karnım yıla basa dolu. Sen gelene kadar da yerim. Ben: Yiyeceksin tabii. Ağabeyin boşuna çalışmıyor yaa. Canan: Canım ağabeyim, sen hiç merak etme. Ben senin kazandığın paraları çatır çutur yiyorum. Bugün de mağazaya gitmeyi düşünüyorum. Ben: Can parçam, hava sıcak. Sağlığın etkilenmesin. Canan: Ağabeyim, ben iyiyim. Hem tek çıkmayacağım. Korumalar da yanımda olacak. Ben: Elbette ki olacaklar. Boşuna para vermiyorum. Şöyle bir karı kız peşine düşmesinler de, yanında adam gibi dursunlar. Canan: Ağabeyim, sen hiç merak etme. Senin korkundan, bir milim bile benden uzak durmuyorlar. Ben: Can parçam, ben kartına para atacağım. Gönlünce harca, gez dolaş. Sağlığına dikkat et. Bu arada başka diyeceğin yoksa kapatmam lazım. Canan: Ağabeylerin bir tanesi, canım ağabeyim... Sen merak etme. Ben: Hadi sağlıcakla. Canan: Bye bye. Telefonu kapatır kapatmaz Cihan’ı aradım. Cihan ve Cahit… Aradığımda her zamanki gibi uzun süre çalmasını bekledim. Beşinci çalışta açılan telefonla bir an duraksadım. Normalde pezevenk onuncu çalıştan önce açmazdı, şaşırdım. Ben: Alo. Cihan: Buyur ağam, hayrola? Ben: Canan elbise falan alacak. Yanında durun. Cihan: Ağam etme eyleme... Canan Hanım mağazaya gitti mi çıkmıyor, bir de akşam olmadan dönmüyor, bilirsin. Ben: Cihan, oraya gelirsem topuklarından asar, yarım saatte bir kafanı suya sokarım. Dediğimi yap. Cihan: Ağam, emrin ola. Ben: Ha şöyle, adam ol. Ha bu arada, Cihan, kaşın gözün oynamasın. Cihan: Ağam, benim kaşım gözüm ne zamana oynamış? Tessüf ederim. Ben: Cihan, Cahit’i sana  düz getirip yan sokmadan dediğimi yap de. Cihan: Emrin olur ağam. Telefonu kapatıp işime odaklandım. Bu ayki kazançlar epey yükselmişti. Ancak boşa harcayacak zamanım hiç yoktu. Elimdeki dosyaları alıp teker teker okumaya ve imzalamaya başladım. Hiçbir evrakı gözüm kapalı imzalamazdım. Zamanında yaşadığım tatsız olaylar, bu konuda titiz davranmamın en büyük sebebiydi. Küçüklüğümden beri tek isteğim, biricik kız kardeşimin her isteğini yerine getirmekti. Annemin yokluğunda ona en iyi şekilde bakıp, iyi bir hayat yaşamasına olanak sağlamak için elimden geleni yapıyordum. Elimdeki dosyalara gömülüp projeyi incelemeye başladım. Dosyada, gelecek vadeden bir projeye gözüm takıldığında dudaklarımda hafif bir gülümseme oluştu. Tamamen doğa dostu ve düşük maliyetle hayata geçirilecek bu proje, epey para edecek gibiydi. Hemen önümdeki telefonu aldım ve asistanımı aradım. Sen: Alo, Sezin. Bana müdürü çağır. Sezin: Tamam efendim. Telefonu kapattım, gözümü tekrar dosyaya çevirdim. Kısa süre sonra Cemil Bey kapıyı tıklattı. "Gel," dedim. İçeri çekingen adımlarla girdiğinde, karşı koltuğu işaret ettim. "Fire Oranlarını Azaltma Projesi" başlıklı dosyayı önüne bıraktım. Gözümle “bak” der gibi işaret ettim. Dosyaya göz attığında ona döndüm. "Güzel iş," dedim. Bunu beklemiyor olacak ki, şaşırdı. "Efendim, beğenmenize sevindim," dediğinde, hafifçe güldüm. Yüzüne baktım. "Bir de sen açıkla bakalım projeyi," dedim. Bana bakıp hızla konuşmaya başladı: Cemil: “Bu çalışmanın amacı, üretim hattında meydana gelen firelerin sebeplerini analiz ederek, üretim süreçlerinin iyileştirilmesi ve fire oranlarının düşürülmesine yönelik sistematik öneriler sunmaktır. Bu proje sayesinde: Maliyetler azaltılacak, Kaynak israfı önlenecek, Üretim verimliliği artırılacak ve Kalite standardı iyileştirilecektir.” Yüzüne baktım. "Aferin," dedim. "Efendim, beğenmenize çok sevindim. İnanın, güveninizi sarsmayacağım," dedi. "Bak," dedim, sesimi biraz alçaltıp sertleştirerek, "Bu proje iyi sonuç vermezse, bu belgeleri sana yediririm." Yutkundu. "Tamam efendim," deyip odadan çıktı. Saatler sonra gelen telefon aramasıyla hızla ayağa kalktım. Arayan Canan’dı ve sesi korkmuş gibiydi. Canan: Ağabey, hemen eve gel! Ben: Ne oldu canım? Bir şey mi oldu? Canan: Abi... Yaren Abla, Dağdelenlerin oğluyla kaçmış! O an yerimde donakaldım. "Osalak kızın böyle bir şey yapacağı belliydi," dedim dişlerimi sıkarak. Canan: Ağabey... Berdel kararı aldılar! Bu söz, kafamın içinde dönüp duruyordu. Bir an sustum. Canan’ın sesi beni kendime getirdi. Canan: Ağabey? Ben: Kime berdel istiyorlar?! Canan: Sana, ağabey... Boğazımdan öfkeyle gelen bir homurtu koptu. Ben: Nasıl olur bu?! Canan: Vallahi ağabey, Dağdelenlerden Burhan Ağa, kızını kolundan tutup evin önüne attı bile. Berdelin olmama gibi bir ihtimal kalmadı, herkes sus pus! Ben: Olmaz. Sertçe ve kararlı bir şekilde söyledim. Canan: Vallahi abim, gelmelisin. Hemen gel! Ortalık çok karıştı, çok! Hemen yerimden kalkıp hızlı adımlarla yürümeye başladım. Odadan çıkıp asansörün önüne geldiğimde, düğmeye bastım. Asansör hızla geldi. Biner binmez dakikalar içinde aşağı indim. "Hemen arabamı getirin!" dedim. Dakikalar sonra araba gelirken hızla kapısını açıp bindim. Emniyet kemerini bile takmadan aracı sürmeye başladım. Ellerim titriyordu. Birinin benim adıma karar vermesi, en nefret ettiğim şeydi. Böyle bir kararın da ancak Kezban cadısının başının altından çıkacağı belliydi. Trafik ışığının kırmızıda yanmasına aldırmadan geçtim. Çıkacak ceza, gram umurumda değildi. Konağın önüne geldiğimde, arabayı hızla kenara çektim ve indim. Koşar adımlarla konağa girdim. Yerde ağlayan bir kız, görüş alanıma girdi. Üstü başı toz toprak içindeydi. Üstelik giysilerinde kan lekeleri vardı...
tamamlandı 2a önce tamamlandı NAZ
@nisagul.ibrhmgl
Okuma
27.11k
Oy
2.31k
Takip
117
Yorum
260
Bölüm
38
Ben Nazlı. Denilenlere göre beni 12 günlükken çöp konteynırının kenarına bir kış gününde sadece bir zıbınla bırakıp terk eden anayla babanın kızı Nazlı. 22 yıllık hayatında özgürlüğün tadını hiç tatmamış, hayatı boyunca oradan oraya savrulmuş, hor görülmüş eziyet edilmiş Nazlı. Şimdi bu taşlı yollardan geçerken başımı cama yaslamış sakince yolu izliyordum. Bunca yıllık hayatımda hiç gün yüzü görmememe rağmen öğretmen olmayı başarmış, şimdi ise bir köy okuluna, küçücük kalplere dokunmaya gidiyordum. Teröristlerin yoğun olduğu bir bölgeymiş burası, öyle diyorlar. Çokta tehlikeliymiş. Bunların hiç biri benim umrumda değildi. Telefon rehberimde bile kayıtlı kimse yokken, çokta canımdan endişe ettiğim söylenemezdi, mezarımın bile kimsesizler mezarlığında olacağını biliyordum. Yanılmıştım. Tek bir adamın hayatım,kalbim olacağını, ailesinin ailem olacağını bende tahmin edememiştim.
Loading...