Geçmişindeki karanlığı herkesten saklayan Rüya, bir gün geçmişiyle yüz yüze gelir. Ama karşısına daha neler çıkabilir diye düşünürken, Güvenmediği yol arkadaşıyla daha da karanlıkta kaybolurlar.

Benim ismimin anlamı ay ışığıydı onunki karanlık ama o benim karanlığıma ışık oldu yolumu aydınlattı

Arkadaşlar kitabımı Wattpad uygulamasında da yayınlıyorum bazı arkadaşlarım kitabıma erişebilsin diye buradan da yayınlamaya başlayacağım.

Önsöz - Dağhan`dan > Paris... Filmlerde gördüğünüz gibi romantik, kırmızı şaraplı, Eiffel manzaralı falan değil. Benim için o şehir, biraz zorunluluk, biraz şans. Birileri "git" dediği için gitmem; ben istersem giderim. Ama bu sefer denk geldi işte. Geçmişin bazı defterleri kapalı kalsın diye değil, tam tersine bazı sayfaları kan revan içinde yeniden açmak için oradaydım. Belalılar mı? Onlar da var tabi ama hepsi kolay lokma. Bir gün Eiffel`de hesaplaşırız bir gün kan, nem ve ter kokulu bir depoda. Bana yer ve zaman fark etmez. Tek önemsediğim şey işkence şekillerim. Bu konuda Osmanlı`dan örnek alıyorum. Size şans demiştim ya. İşte şans dedikleri şey çıktı karşıma...Aslımda şans onun ta kendisi. Hani vardır ya bazı insanlar; gözünün içine bakar, sanki seni çözmüş gibi gülümser. O gülümsemenin altına bakarsan ya kendini kaybedersin ya da kendini bulursun. Benim için ikiside makul seçenek. Bildiğim tek şey, o bakışın Paris`teki Eiffel kulesindeki romantik evlilik tekliflerden daha güzel olduğu. Yani bu sayfaları okurken, sakın "Dağhan da sonunda yola geldi" demeyin. Ben yol değiştirmem, sadece o yolun üzerinde ilerlerken önüme çıkanlara uymaya çalışırım . Ve inanın bana, bu hikâyede hem Paris`in ışıkları hem de karanlığı var. İkisini de görmeye hazırsanız, devam edin. Ya da şimdiden bırakın. Çünkü buradan sonrası, geri dönüşü olmayan sokaklar gibi...

Ailesini dört yıl önce kaybetmiş Alev ve onlardan kalan tek şey olan abisi ile yaşamaktadır. Lise son sınıf öğrencisi Alev`in bu zamanlarıda pek kolay geçmiyordur

Bu bir kitap değildir. Kendi kurgum olan ATEŞ VE TUTKU`nun modellerini paylaşacağım

New York`tan İstanbul`a oradan da Trabzon`a uzanan bir Karadeniz hikayesi... Kağan kuzeninden intikam almak için New York`tan İstanbul’a döner. Ne var ki aldığı intikam çok acı bir sonuç doğurur. Yaptığının vicdan azabıyla Trabzon`a Servi`nin yanına gelir. Ancak geri dönmek onun için artık pek mümkün olmayacaktır. Üstelik ateş bacayı sarmaya başlamıştır.

Yarı Texting. Sanal arkadaşlık. . . Anakarakterimizin tesadüf eseri yüklediği uygulama, hayatının dönüm noktası olur. Artık ne o, ne de hayatı eskisi gibidir . " Zaafları olmayan bir kişinin artık çok güçlü bir zaafı vardı. Evet o kişi bendim"

Mira gecenin bir vakti gizemli bir mesaj alır. İlk başta siler. Sonra ikinci mesaj gelir. Üçüncüde cevap yazar. Ve o andan sonra, bu mesajlar Mira’nın tek bağımlılığı olur. Ama gerçek şu ki, mesajları atan kişi, en son tahmin edeceği biri: Okulun en havalısı. Aras Demir. Motorun üstündeki o yabancı. Ve Mira, yazıştığı kişiyi tanımaya çalışırken... Aras da onun kalbine gerçek yüzüyle girmeye çalışır.

Kibritin ateşi sönmüş ise oyun bitmiştir...

Liseli gençlerin hikayesi

Hırsızlık çetesinin liderinin verdiği iftara katıldım çünkü "Mübarek gün de bu kadar günahımız yeter" demiş ve tüm mahalleyi iftara çağırmıştı ta ki iftar sonunda herkesin cüzdanı ve telefonu çalınana kadar. Her şey böyle başlarken hırsızın benim telefonumu geri göndermesi tamamen şaşırtıcıydı.

Hayalinin olduğu ülke de hayatının aşkını bulan elif

Hiç bir boka yaramayan abim sonunda bir işe yaramıştı. `dir rahatsız olanlar okumayabilir !

“Aşkın Töresi” Ankara’nın gölgesinde, iki farklı dünyanın kesiştiği bir yerde… Bir yanda kanla yazılmış töre, diğer yanda kalple atılan bir yemin. Aile bağlarının ağırlığı, geçmişin sırları ve yasak bir sevda… Onlar, birbirine yaklaşmalarıyla her şeyi tehlikeye atan iki yabancıydı. Ve biliyorlardı; bu şehirde aşk, ya bir ömür boyu saklanır… Ya da bedeli canla ödenirdi.

*Bir gece herşey o kumar masasında başlamıştı o adı pislik adam yüzünden işte o kim malesef ki babam.

Başım...başım çok ağrıyordu, ne olmuştu bana kafama odunla vurulmuş gibi çok acıyor ve ağrıyordu. En son ne olmuştu hatırladığıma göre ben merdivenin oradaydım arkamı döndüm ondan sonra görüntülerdeki adam ve en sonunda uzun süreli bir uykuda buluyorum kendimi. Ve yavaş yavaş gözlerimdeki bulanıklıkda kalkmıştı, önce kafamı koyduğum yere baktım yastığa hiç benzemiyordu sanırsam birisinin göğsüydü bu birisinin kim olduğunu anlamak için kafamı biraz daha yukarı kaldırdığımda onu gördüm.

Hayatı hareketli ilerleyen bir lubunyanın önüne çıkan bir partnerine aşık olur ve sonrasında karmaşıklasan hikayesi

acıların ardından ailesini bulan Helen`in hikayesidir. Gerçekler acı verir yüzleştikçe iz bırakır. İzi kaybolmaya başlayan herkesin hikayesi. Final bölümü yayınlanmış kitabım hala gelen okumalar nedeniyle finali kaldırıldı. Farklı bir final ve gelişmelerle devam edecek.

( Çoğu bölüm mesajlaşma içerdiği için texting bir kurgudur )

+1& kurgu içerir. Okuyun ama gece.

Victoria ve arkadaşları, sıradan bir yurt dışı yolculuğuna çıkacaklarını sanıyorlar… Ta ki uçak gökyüzünde bilinmezliğe doğru süzülene kadar. Bir ada, gizemli sırlar ve her adımda test edilen dostluklar onları bekliyor. Yeni umutlar, eski sırlar ve hayat değiştiren seçimlerle dolu bu yolculukta, Victoria’nın gözü gökyüzünde, kalbi ise arkadaş grubunun geleceğinde atıyor.

Alya 16 yıllık hayatı boyunca tek başına mücadele eden, ailesi tarafından yok sayılan, sadece kardeşi yerine koyduğu Can ile ilgilenen bir genç kızken bir gün Can`dan gelen mesajla hastaneye gider. Orada aslında küçükken karıştığı öğrenir. Gerçek ailesi ile yaşadıkları, ona olan tutumları konusunda kendisiyle çelişkiye düşen Alya, aynı zamanda kalp hastasıdır ancak bunu kendi bile bilmiyordur.

Kitap tamamen kurgusal bir hikayeye sahiptir karakterler dahil hepsi kurgusaldır

Bir lisede popüler bir grup, partilerinde klasik ama tehlikeli bir oyun oynar: "7 Dakika". Kuralları basit: İki kişi rastgele seçilir, karanlık bir odada 7 dakika baş başa kalır, o süre boyunca istediklerini yapmakta özgürdürler. Oyun sırasında seçilen Deniz, okuldaki kimseyle pek konuşmayan, sessiz ve gizemli yeni kızdır. Karşısına çıkan kişi ise Ege, okulun popüler, umursamaz ve biraz da baş belası çocuğudur. İlk başta aralarında tek kelime konuşmazlar. Ama zaman ilerledikçe aralarındaki sessizlik, tuhaf bir çekime dönüşür. 7 dakika bittiğinde ise ikisi de kendilerinden beklemedikleri şekilde etkilenmişlerdir. Oyun devam eder, ama bu ikili için artık sadece bir "oyun" değildir. Aralarında hem merak, hem çekim, hem de birbirini çözme isteği başlar. Oyun sırasında söyledikleri, yaptıkları, bakışları okul dedikodularına karışır. İkisi de birbirinin hayatına istemeden dahil olur. ---