Amine Gökçe, İstanbul’da yaşayan, inatçı, dobra, korkusuz bir kadındır. Hayatını değiştirecek bir fırsat için Karadenizli bir gemici olan Alaz’dan tek bir şey ister: ona denizi, gemiciliği, Karadeniz’in dilini ve ritmini öğretmesini. Alaz ise bunu yalnızca bir şartla kabul eder: anlaşmalı bir evlilik. Alaz’ın sebebi gizlidir; ailesiyle ilgili ağır bir yük, bir vasiyet, yıllardır taşıdığı bir mahzur… Gökçe ise karşı çıkar ama şartlar, onu bu teklifi kabul etmeye zorlar. Evlenince aralarındaki iki farklı dünyanın inadı çarpışır: Gökçe şehirden gelen sert rüzgâr, Alaz Karadeniz’in hırçın dalgası gibidir. İkisi de söz dinlemez, ikisi de geri adım atmaz. Fakat gün geçtikçe, Alaz’ın sakladığı mahzur ortaya çıkmaya başladıkça; bu evlilik sadece bir anlaşma olmaktan çıkar, ikisini de hem geçmişleriyle hem de birbirleriyle yüzleştiren bir fırtınaya dönüşür. Sonunda anlarlar ki: Bazı sınavlar kaderindir. Ve bazı insanlar, en büyük mahzurun bile sebebidir.

Sadece telefondan bir numara sallayarak ona şaka yapmak istemiştim ve olaylar beklediğim ‘den kötü sonuçlar aldım …

Her insanın bir hikâyesi vardır. Bazıları tamamlanır, bazıları ise yarım kalır. Hilal Arıkan için hayat, dışarıdan kusursuz görünüyordu. Başarılı bir tasarımcı, sevgi dolu bir aile ve güvenli bir gelecek… Ama hiçbir şey göründüğü kadar kolay değildi. Kalbinde gizlediği geçmiş, atamadığı korkular ve yarım kalmış bir hikâye her adımında onu takip ediyordu. Ayaz Demirhan ise soğuk, mesafeli ve güçlü bir adamdı. Herkese karşı duvarlar örmüştü; çünkü o da bir zamanlar yıkılmıştı. Hayatı boyunca her şeyi kontrol altında tutmayı başarmıştı, ta ki Hilal ile karşılaşana kadar. Birbirinden tamamen farklı iki hayat, bir rastlantı sonucu kesiştiğinde, kader onların önüne yeni bir sınav koydu. Gerçekler, yalanlar ve gizli geçmişler arasında, ikisi de kendi yarım kalmış hayatlarıyla yüzleşmek zorunda kaldı. Bazı yaralar görünmezdir, bazı hikâyeler ise asla tamamlanamaz. Ama belki de bazen, yarım kalmış hayatlar bile birbirini tamamlayabilir.

Lâl, liseye başladığı ilk yılında, ailesi ile birlikte yeni bir şehre taşındı. Her şey yabancıydı: okul, insanlar, sokaklar... Bir kez daha kendini tanıtmaya, insanlara kendini göstermeye çalışıyordu. Ama konuşamıyordu. Sessizdi kelimeler, duyguları ona hiç kolay gelmemişti. Ve bu yüzden kimse onu anlamıyor, anlamak da istemiyordu. Lâl, dışlanan taraf olmaktan yorulmuştu, ama bir kez daha aynı döngüye hapsolmuş gibiydi. Yeni okulunda, yeni hayatında, bir yerlerde bir arkadaş, bir yer bulabilecek miydi? Belki de Lâl`i bu yalnız dünyasından sadece gerçek aşk kurtabilirdi? “Gözlerin konuştu, dünya duymadı; sen yine de susarak büyüdün.”

Gerçek ailesini bulan nefes ailesiyle bir düğüne gider ailesi Kürt oldu için düğünde aşiret düğünüdür düğünde çok eylenen nefes bir adam farkeder adam sürekli nefese bakar ama nefes adamı umursamaz taki o güne kadar......

Instagram: azimet340 KİTAP KAPAK TASARIMI @hayalliruzgarlar Garanti veriyorum. Hikayeyi bitirdiğinizde ben bu hikayeyi neden daha önce görmedim diyeceksiniz!! KİTAPPAD ve Wattpad de Kan Borcu isimli ilk fantastik ve mafya hikayesidir. Hikâyenin bütün hakları şahsıma aittir. En ufak taklit veya kopyalama da gereken yapılacaktır. Ateş Yıldırım. Ela Dinçer. Kırmızı bir göz geleceğe açılan bir pencere olabilir mi? Kırmızı bir göz olacakları ve ölecekleri görebilir mi? Bulunamayan bir kan Ateş`in geleceğini değiştirebilir mi? Yetişkinler için uygundur. Bunu bilerek okuyunuz. "Kan grubu ne biliyor musunuz ?" Dediğinde iki adam baktı sadece. AB Rh negatif dedi dede sıkıntıyla. Hemşirenin bakışları değişti. Bin kişinin sadece yedisinde olan bir kana sahip olmak nasıl bir kaderdi. Şansı varsa kan bankasında vardı. Yoksa ne olacaktı, yada yetmezse. ***** "Bana artık kan borcu var Ateş Yıldırım`ın. Zamanı geldiğinde isteyeceğim." Yaman Bey sayıklar gibi konuştu. Kan borcu.! Kan borcu.!

Herkese Merhaba!! Ben adı geçen “Bal Yanaklı” kızın ta kendisiyim ve bu da o lakabı takan beyefendi ile benim hikayem keyifli okumalar dilerim​​​​​…

Bir türküyle başlayan aşk, bir ihanetle kül oldu. Ama ses sustuğunda, halkın kalbi konuştu. > > Ateşten Gözyaşları, Kazımkarabekir’in taş sokaklarında büyüyen Leila ve Samir’in unutulmaz hikâyesini anlatıyor. > > Bu roman, sadece bir aşkın değil, bir halkın hafızasına kazınan acının türküsüdür. > > Her satırda bir gözyaşı, her kıtada bir feryat var. > > Eğer bir türküyle ağlamayı, bir ağıtla hatırlamayı biliyorsanız… > Bu kitap sizin kalbinize yazılmış olabilir.

Asena,yılmaz soyundan olan Aybars. yılmazın ilk kızıdır.Aslen rizelilerdir fakat Ordu`da yaşıyordular...

Tercihler ya Almila`yı güçsüzlüğün içine hapsedecek ya da o güçsüzlüklerin içinden sıyrılmasına sebep olacak.

Seven çabalar demişlerdi... Sen yinede sorana benim için kalbini parçalayan piyanist de. Evet ben bir piyanistim ve maalesef geri alamadığım bir şey yaptım. Bir bateriste aşık oldum. İnsan mutsuz olmaya alışınca mutluluğa şaşırıyormuş. Denendi onaylandı.👍

Bir bakış, bir mesaj ve yıllardır saklanan sırlar… Defne’nin hayatı, Aras’ın gizemli dünyasıyla kesiştiğinde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak

Gizemli olayların arkasında saklanan bir aldatma ve bunu çözmeye çalışan bir kadın.

Tankan ve dişi Tankan`ın hikayesi."bu, bir aşk hikayesi değil... ama öyle bitecek."gibi bir düşüncen yok değil mi sevgili karım?" "Beni düşüncelerimi tahmin edebilecek kadar tanımıyorsun sevgili kocam" "Tanımam mı gerekirdi?" "Tanımadığın her kişi senin için tehlike değil miydi?" "Düşüncelerine gerek yok ,gözlerinden geçen her duygu seni tanımama yeter" "Bazen iyi bir oyuncuyum" "Psikoloğ olduğumu mu düşünüyorsun?"

Iki yakın arkadaşın birlikte verdikleri bir karar ile Paris yolculuğuna çıkarlar,bu yolculukta bir çok yer keşfedip güzel anılar yaşarlar ve bu gezi onların daha çok yakınkaşmasını sağlar...

Hayatta iki silah vardı; Bir tanesi can alırken, diğeri can kurtarırdı.

Seni istiyorum ama sana dönemem...

Ana marakter, Derin Mira. 15 yaşında, küçük bir kasabada yaşayan içine kapanık bir kız. Yıllar önce büyük bir kaza yaşanmıştır. O kazadan sonra kasaba sessizliğe gömülmüş, herkes olayı farklı hatırlamaya başlamıştır. Derin Mira o günü hatırlayamaz. Sadece bir ses, bir ışık parıltısı ve ardından gelen mutlak bir sessizlik... O günden beri o saatlerde hep başı ağrır, içi sıkılır. Bir sabah posta kutusunda bir mektup bulur. Zarfta adını görür ama yazının tanıdık gelmediğini farkeder. Tarihe bakar; yarın. Mektupta sadece birkaç cümle vardır; "Kazadan sonra kimse gerçeği söylemedi. Ama sen duydun, sadece duymamış gibi yaptın." Derin Mira mektubu gizler. Ama o andan sonra herşey değişir. Sesler yankılanmaya başlar, rüyalarında kazanın olduğu günü farklı yüzlerle görür.

Sevgi ile büyütülen kızın sevgi ve kötülük arasında kalmışaşkı

Rümeysa Ala Çetin ve Alperen Ali şahinin hikayesini dinlemeye hazır mısınız?

Mahalle kurgusudur başrol kız doktordur boşrol erkek babasının yaninda şirkette çalisiyordur bir gün eve gelme saatleri aynı saate denk gelmiştir ve erkek karakter kızı görünce etkilenmiştir

Dört yabancı. Bir sır. Ve zamanın kendisi. Görünüşte sıradan bileklikler ve kolyeler, aslında unutulmuş bir geçmişin anahtarıdır. Rüyalar, kaybolmuş anılar ve mor bir ışıkla açılan kapılar, onları birbirine bağlar. Ama gerçeği bulduklarında, hem geçmiş hem gelecek bir daha asla aynı kalmayacaktır.

İclal, aşka inanan bir kadındı. Uraz ise sadece intikamın peşindeydi. Onları birleştiren şey sevgi değil, bir oyundu. Ama kalp oyun bilmezdi… Uraz, İclal’i kırdıkça kendinden bir parça kaybetti. Ve onu gerçekten sevdiğinde artık çok geçti. Çünkü bazı sevgiler, geç fark edilince sadece acı bırakır. “Beni Geç Sev”, bir kadının sessiz sabrını, bir erkeğin geç kalmış pişmanlığını ve aşkın en acı hâlini anlatıyor. Bu hikâye, sevilmek için değil; geç sevilmenin ne kadar yaktığını anlatmak için yazıldı.

İki Aşıklar Farklı Şehirlerde...

Babasının gölgesinde büyüyen Eflin Öztürk, küçük yaşta babası yüzünden annesi ve kardeşini kaybetmiştir. Hayatını altüst eden babasına karşı savaş açmıştır. Gecenin Gölgesi lakabıyla 24 büyük liderin en büyük korkusu haline gelen Eflin Öztürk’ün asıl amacı masumların canını alan bu insanları hakettiği cezayı vermeleridir. Planları kusursuz işlenmeye devam ediyordur ancak babasının onu Batı bölgesinin lideri Demir Ateş’e bir borç uğruna satması ile herşey altüst olur. ~~~ “Kadına saygı, erkeğin onurudur. Onursuzların yeri gölgemin önüdür.”