“O zaman sen söyle… insan yabancı dediği bir insanın neden gamzelerine hayran kalır?” “Onu bilmiyorum ama… senin gözlerin de bir yabancıya göre fena değil deniz gözlü adam…”

Asya, küçük yaşta annesini kaybettikten sonra teyzesi ve eniştesi tarafından Azerbaycan’a götürülür. Yıllar boyunca orada büyüyen Asya, bazı sebeplerden dolayı yeniden Türkiye’ye döner. Ancak eski dostunun izini sürerken, kendini bambaşka ellerde, bambaşka bir hikâyenin içinde bulur... Aşkın, nefretin ve keskin duyguların iç içe geçtiği dördüncü kitabımla karşınızdayım, sevgili okurlar... 💫

Dört ayrı Kadın... Hepsinin birbirinden farklı kişilikleri olsa da, kalpleri bir, hayatları birdi. Çünkü onlar artık candan öte olmuşlardı. Sanalda başlayan arkadaşlıklar, artık sanal değil aynı hayat, aynı yaşam olmuştu. Çünkü onlar artık ayrılmaz dört Kadın olmuştu... Bu kitapta, sadece arkadaşlık değil sadıklık, sevgi, herşeyi okuyacağız. Birbirinden farklı, dört Kadın`ın aynı evde yaşadığı hayatı okumaya ne dersin?

Onlar birbirini çocukluktan beri tanıyan iki candı... Birbirlerine sırlarını, düşlerini, oyuncaklarını emanet ettiler. Ta ki o lanetli dolunay gecesine kadar... O gece her şey değişti. Anne ve babalarını kaybettiler, evlerinden, çocukluklarından, birbirlerinden koparıldılar. Yıllar sonra kader onları yeniden bir araya getirdi. Ama artık her şey farklıydı. Kız onu tanımıyordu bile. Oğlan ise geçmişin yüküyle, kalbindeki acıyla, suskun bir intikamla yaşıyordu. Geçmişin karanlığı, bugünün sessizliğiyle yeniden aydınlığa kavuşacak mıydı? Yoksa bazı yaralar hiç iyileşmez miydi?

Takipte kalın yazım aşamasında olan bir kurgum var. 10 yıldır asker kaçağı olan bir sokak dövüşçüsü ve üsteğmen KADIN ASKERİN kaderleri kesişir. Onları bekleyen nefretten doğan aşk hikayeleri vardır.

Bir mermi mahkeme salonunu susturdu. Savcı Viva Cross o gün ölmesi gerekiyordu. Ama kader onun yerine, onu Damon Hayes’e götürdü — savaşın içinden çıkmış, yaralı ama dimdik duran bir askere. Hastane koridorlarında başlayan bu tanışma, bir iyileşmeden çok bir çöküştü. Viva’nın yaraları bedensel değildi artık; Damon’un sessizliğiyle, bakışlarıyla daha da derine işliyordu. İkisi de birbirine yasak, ama birbirinden vazgeçemeyecek kadar kırık iki ruhtu. Her geçen gün, bir sır daha açığa çıkıyor; her dokunuş, bir emir kadar keskinleşiyordu. Ve sonunda Viva, savaşın sadece dışarıda değil, kalbinde de sürdüğünü anladı. “O benim sığınağım değildi. O benim savaşımın nedeni oldu.” — Viva Cross

Aynı şehir, aynı ofis, farklı iki yalnızlık. Ne başlamış bir aşkları vardı, ne de unutabildikleri bir bakış. Aralarındaki mesafe sadece yaş farkı değildi. Bazı insanlar kaderde yazmaz… Sadece iz bırakır.

Alevde Kalanlar Bazı mektuplar hiçbir zaman postalanmaz. Bazı gerçekler ise sadece yanarken açığa çıkar… Asena, genç bir savcı. Adaletin peşinde koşarken, geçmişin susturduğu bir mektup onun önüne düşer. Bir doğum günü… Bir kayıp anne… Ve mühürlü bir zarfın ardına saklanmış yıllar… Yıllar sonra karşısına çıkan Kaan, sadece ilk aşkı değil; geçmişin alev alev yanan yüzüdür. Asena şimdi hem adaleti hem de kendi gerçeğini arıyor. Ama bazı soruların yanıtı, sadece geride bırakmak gerekiyor

Can, Akıl sağlığı ve güven dikkat etmen gerekenler sadece bu üçü. Kalbini kırdığın kişilerin sana olan güveni azalacak ve seni öldürmeye çalışacaklar. Sana güvenen ve seven kişiler ise seni koruyacak, belki hediyeler verecek ve sana yardım edecek. Akıl sağlığın düştükçe gerçek olmayan şeyler görmeye başlayacaksın, beynin sana ihanet edecek. Belki beynin seni intihar etmeye sürükleyecek. Canın azaldıkça hareketin kısıtlanacak ve en sonunda öleceksin. Merak etme, yalnız değilsin. Sesime güven ben seni doğru yola yöneteceğim ama şunu unutma. Onlar seni izliyor, her hareketin onlar için bir alay konusu, kendine güven çünkü ben sana güveniyorum. Bol şans, oyuncu.

Yaşaması istenmeyen bir kızın annesinin zoruyla yaptigi mesleğinden yani hizmetciliktwn çıkıp kurtulacağını düşünmek fakat en sonunda ters köşeleri izleyip bütün sevdiklerinin ondan nefret ettiğini görmesinin hikayesi...