devam ediyor Zamansal sorun güncellendi
SARGILAR VE SANRILAR | YARI TEXTİNG
@nedenkineeee
Okuma
0
Oy
0
Takip
0
Yorum
0
Bölüm
0
Hayat her zaman yüzümüze gülmez; bizde yaralar bırakır, izler bırakır, kırgınlıklar ve kızgınlıklar da bırakır. Şayet birisi hangisi en çok sensin, dese, en çok kırgın ve kızgın derdim. Belki ikisini birden deme şansımız yoktu ama benim de en çok beni yaralayan duyguyu seçebilecek ne gücüm ne de cesaretim vardı.
Kartal Savaş Alacakan, girdiği tüm işlerde en iyisi için oynayan, ölümü dahi başarı için göze alan başarılı bir yarış pilotudur. Hayat, Savaş için pek de iç açıcı geçmemiştir. Tüm bunların üstüne, gece oynanan bir yarışta ölen kişiden sorumlu tutulan Alacakan için yaşamak, her saniye azap gibi gelir. Şehirde katil olarak anılan Alacakan, mesleğini bir bakımdan hayatını kaybeden konuma gelir. Yaşamak fazla lüks, ölüm ise kendindisine gördüğü bir haktır. Ta ki birisi daha onu fark edip elini tutana dek.
Ateşe bazen atılmaz da, kendisi yürür insan. Savaş ve benim için de durum böyleydi; ben ateşe yürümüştüm, onu kurtarmak için istemediğim şeyler yapmış, bana yapılanlara da göz yummuştum. Çünkü kimsesi olmayan bir insan, kimsesi olan bir insana ölümüne inanıyordu. Ben de inanmıştım.
"Bana söz ver ki sana gerçekten gülebileyim. Bana öyle bir söz ver ki sana hep gözüm kapalı güvenebileyim."
Bakışlarını yüzüme kaldırdı; mavileri öyle dipsiz bucaksız bakıyordu ki içlerinde boğulacağım sandım. Öyle acıydı ki yüzündeki ifade, bir an—sadece bir an—için onu sarabileceğimi sandım. Yaralarına dokunabilir, acısına ortak olabilir, onu sevebilirim sandım. Ben zaten hep sanırdım. Sanrılar gördüğüm gibi.
"Söz," dedi net bir sesle. "Bir iddiaya girelim seninle hatta." Bana doğru bir adım attı, ben ise bir adım geri çekildim. Gülümsedi, yine ve yine; ama içinde çok acı, çok kırgınlık vardı. Dudakları aralandı, adımı söyleyecek gibi oldu ya da ben yanıldım; fakat hemen heyecanlanmıştım.
"Eğer bir gün sen dans ederken sana eşlik edersem ve seni öpersem, bil ki sana gerçekten âşık olmuşumdur." Durdu, mavilerinin üzerine birkaç saniye kirpiklerini örttü. "Kabul mü?"
Başımı salladım. "Kabul, peki ya ben kaybedersem ne yapacağım?"
Ben zaten çoktan kaybetmiştim.
"Bilmiyorum," dedi, ilk defa gözlerini benden kaçırırken. "Onu da sen bul, seni de mi ben bileyim?"
Kaşlarımı çattım. Ben ne yapabilirdim ki?
Biraz düşündüm ne yapacağımı, sonra ise buldum.
"Buldum."
"Nedir?"
"Sana âşık olursam…" Yutkundum. Baştan kaybettiğim bir savaşın içindeydim ve mağlup gelmiştim. "Seni gerçek Talya ile tanıştıracağım. Yaralarına dokunmayan Talya ile değil, yaralarını kendi elleriyle saran Talya ile tanışacaksın. Boynundaki dövmeden, gözünün altındaki emareden kaçmayan bir Talya seni saracak. Rol oynamayacağım Savaş; ben o zaman gerçekten senin olacağım. Maskem düşecek; bir tek ben kalacağım. O Talya, seninle ölümüne dans edecek Savaş. Arkanda duracak, her şeyine."