Patron: Yanımdayken böyle konuşamıyordun, uzaklaşınca sana bi` cesaret geliyor galiba.
Ben: Diyelim ki, yanında seninle böyle konuştum. Deli gibi kızdırdım, hiç sevmediğin şeyleri yaptım, kötü sözler söyledim. Ne yaparsın?
Patron: Kendini altımda bulursun.
Gözlerim kocaman açıldı, hatta bacaklarım istemsizce titredi ve başımı kaldırıp dehşet içinde ona baktım. O ise telefonunu kenara bırakıp, gözlerimin içine bakarak gömleğinin düğmelerini birer birer çözmeye başladı...
Bir gece kulübünde rastlantıya tutulan Nevra Gece ve Araf’ın hikayesi.
~~~
Kitabın ilk bölümleri klişe ve biçem bakımından sadelik içerebilir, 2016 yıllarında doğma bir kitaptır.
~~~
İlk bölümler yarı mesajlaşma içerir.
~~~
Bir oyun, satranç.
Bir adam, şah. Oyunun en önemli taşı.
Ve kadın, Nevra Gece Şah.
Şah korumasız kaldığında oyun mat ile biter.
Bu oyunda şah korumasız kalmıştı. Mat ise onu koruyarak oyunu biterecek kişiydi. Oyundaki mat kimdi, savunmasız kalan hangisiydi?..
Oyun oynarken sakız çiğnemeyi severdi; çiğner, çiğner ve çiğnerdi... Tadı kaçınca son bulurdu, çöpe giderdi. Sakızı seven şah mıydı, mat mı?
Bir oyunda iki şah vardı, bunlar ise düşmandan gayrısı olamazdı. Taşları dizen, oyunu yanlış kurmuş olabilir miydi?
Oyun baştan yanlıştı, sakız ise kurallar gibi çiğnenmek için vardı.
Hikayeleri ne satrançtı ne de sakız, hikayeleri asparagastı. Karşılaşmaları ise bir yol, hakikati bulduracak...
TAMAMLANDI! TÜM BÖLÜMLERİ RAHATLIKLA OKUYABİLİRSİNİZ.
Hayatı darmadağın olan, yakışıklı ve yetişkin bir adam...
Adamın hayatının darmadağın olduğu günde hayatını düzene sokmaya başlayacağını düşünen bir kadın...
İkisinin de peşinde olan biri var ve bu kişiye karşı birlikte direnmek zorundalar. Kaderleri bir olduğu için bu yolda beraber ilerlemek dışında yapabilecekleri bir şey yok.
Peki, onların peşinde olan kişi kim? Dahası onlardan ne istiyor?
Bunu zaman gösterecek ve o kişinin kim olduğunu anladıklarında oyun daha yeni başlamış olacak.
"Hayatımız boyunca yapmış olduğumuz seçimler kaderimizi belirler. Hiç birimiz seçimlerimizin sonucundaki yaşantımızın nasıl olacağını bilemeyiz. Bunu zaman gösterir. Tıpkı Algın Türk ve Yetkin Mirzanlı`da olduğu gibi. Hayatları çok zor ve ne olursa olsun bir olup kenetlenmek zorundalar."
Başarılı bir kadın olan Aylin. İş teklifi aldığı bir şirkette patronu ona kafayı takınca zorlu bir iş dönemine girer.
Yeter artık dedim sesim yüksek çıkmıştı. Ben bir mimarım sizin asistanınız yada köleniz değil. Ben sizin hiç bir şeyiniz değilim.
"Öyle mi?" dedi kaşlarını kaldırıp
"Evet öyle" dedim kesin ve net bir ses tonu ile
"Sen ben ne istersem o olcaksın minik. Bu ikimiz için hep böyle olcak ve ben benim olmanı istiyorum.
Ben artık herşeyi biliyordum ve galiba doğru aşkı bulmuştum.
Güzel Seven Adamlar Serisi l...
Her kadın kendi masalının sonunu kendi yazar.
Lavin Saygın.. Tam bir çirkin ördek yavrusu olan gastronomi mezunu bir aşçı. Tek hayali kendi restoranını açmak olan genç kızın yolu yaşadığı bir takım talihsizliklerden sonra iş adamı Sadun Karayel`in evine düşüyor.. İşte Lavin`in kendi aşk masalıda tamda burada yazılmaya başlıyor..
Kardeşi Mert için gittiği bir barda seçtiği bir adamdan hamile kalmayı planlayan Duru`nun tek amacı doğacak olan bebeğinin kardeşine nefes olmasıdır.
Duru amacına ulaşır fakat bilmediği şey ise seçtiği adamın karanlık dünyasıdır.
Asistan Günlükleri
İş dünyasının kaotik koridorlarında koşuşturan genç bir kadının kahkahalarla dolu hikayesi...
Hayat, asistan olmak için yeterince zor değilmiş gibi, bir de patronunuz dünyanın en zor insanıysa ne yaparsınız? İşte tam burada, Ekim`in hikayesi başlıyor. Göz kamaştırıcı bir holdingin kalbinde, toplantılar, krizler ve kahve siparişleri arasında sıkışıp kalan Ekim, kariyer basamaklarını tırmanmaya çalışırken, patronu Timur Bey’in imkansız talepleriyle mücadele etmek zorunda kalır.
Ancak her şey iş ve stres değildir. Ekim, kendini yalnızca bir asistan olarak değil, aynı zamanda patronunun karmaşık ve gizemli dünyasının bir parçası olarak bulur. İş yerindeki tuhaf olaylar, yanlış anlamalar ve beklenmedik komiklikler arasında, Timur Bey`in soğuk maskesinin ardındaki insani tarafı görmeye başlar.
Asistan Günlükleri, sıradan bir ofis hayatını absürt bir komedi ve dokunaklı bir romantizme dönüştürüyor. Çılgın tempolu iş dünyasında, bir asistanın ayakta kalma savaşını izlerken, sevgi ve dayanışmanın hiç beklenmedik yerlerde bulunabileceğini keşfedeceksiniz.
Ekim`in günlüklerini okumaya hazır mısınız? Çünkü bu hikaye, ofis dramalarının asla bu kadar eğlenceli olmadığını kanıtlayacak.
Açıklama ve konu özeti için kitabın ilk bölümündeki Prologa göz atabilirsiniz.
İki genç çiftimizin ilişkileri acımasızca sonlanır. Ancak hayatın onlara daha da iyi bir zamanda daha iyi bir yerde yeni sayfa açacağından habersizlerdir.
Cesur kadınımız Berfu Naz,
Ve centilmen erkeğimiz Boran Ayaz.
Minik bir alıntı prologda mevcut.
Her zaman ki gibi gene aynı şey olmuştu. sizi tekrar arayacağız diyip geçiştiriyorlardı. Tam kapıdan çıkıcağım sıra biri ile çarpıştık. yüzüne bile bakmadan afedersiniz diyip gideceğim sıra beni kolumdan tutup durdurdu. Kafamı kaldırıp kolumdan tutup beni durduran kişiye baktığım da geceyi içine hapsetmiş olan bir çift iris ile karşılaştım..
" Ne zaman yalnız hissedersen dön bak arkana çünkü her zaman senin için orada olacağım."
Babaannesinin hastalığı yüzünden eski mahallesine geri dönen Hakan...
Sakince mahallesinde yaşayıp giden Züleyha...
Bir mahalle kurgusudur.
Görüşleri Farklı, Hayatları bambaşka..
İki farklı İnsan, iki ayrı hikaye, ortak acılar..
Kader onları bir araya getirdiği gibi, kalp kalbe de getirebilecek mi?
Peki Sadece Sevgi, Bütün görüşleri, aykırı yorumları, ve Vesveseli Fısıltıları görmezden gelmeye yetecek mi?
Hicranın İnanç temelli dünyası, Tanrıya kızgın olan öfkeli Pamir ile çatıştığında, Aşk engelleri aşabilecek mi ?
Hep beraber Göreceğiz..
///♠///
Sana bakınca; inanmadığı bir dinin tüm günahlarını işlemek istiyor insan ve sonra, sana bakınca; tanrıya bir başka inanıyor ..
Keder soyut değildir . Görülebilir! Bir yüz de örneğin...
Ayakkabının tabanının yere çarpma sesini işittim, hızlandı hızlandı ve giderek yavaşlayıp durdu sonra yeniden yavaşça ritim tuttu. “Kimse bilemezdi böylesi korkunç kaza yaşanacağını.”
“Hemde kimse. O yüzden kendimizi toparlayıp bunu yapanlara yaptıklarının cezasını herkes,” soluklandı yada ben öyle anladım. “Teker teker istediği cezayı versin.”
“Bir planın var mı Toprak?”
“Elbette,” içeride resmen dünya toplantısı yapılırmışcasına ciddiyet yüksekti. “söyle ki, o gece teslimatı yaparken biz zaten izleniyorduk.” Nasıl izleniyorduk? Ben izliyordum. Beni fark mı etmişti. Duyduklarım kalbimin hızlanmasına sebep oldu birden dudaklarım soğumaya ellerim titremeye başladı.
05**: çok güzelsin
05**: gerçekten güzelliğin başa bela
05**: sana bakan o puştları dövmemek için kendimi zor tutuyorum.
*Görüldü*
Yazıyor*
Ahu:Kimsiniz?
05**: inşallah kocan
Nehir bir gece yarısı karşısına çıkan adamın teklifini paraya ihtiyacı olduğu için kabul ettiğinde işlerin bu kadar sarpa saracağını. bilemezdi...
üstelik o adam Nehir`in staj yaptığı şirkette patronu çıktığında...
Gerçeğe yakın hayalden uzak...
Şunu diyebilirim ki kadın da adam da öldüler. Fakat öldüklerini hissettikçe yaşadılar, yaşadıklarını hissettikçe öldüler.
Mutluluğu ebediyen bulabilecekler mi?
Kadın mı adamın bataklığına çekilip boğulacak..
Adam mı kadının tertemiz dünyasına çekilip huzura erecek?
İş hayatında çok başarılı bir adam olan Cihan ve kendi ayakları üzerinde durmak, her şeyi kendi başarmak isteyen bir kadın Aslı...
Güzel giden ilişkileri, Aslı`nın kafasının karışmasıyla birlikte evlenmekten vazgeçmesiyle biter. Aslı başka bir şehirde sıfırdan hayat kurup istediği başarıyı elde etmesini, ülkede adı bilinen, saygı duyulan, aranan bir iç mimar ve tasarımcı olurken hayatında bir şey eksiktir.
Cihan ise kendini işine verip daha da başarılı olurken hayatını Asel ile doldurur. Küçük kız ona yeniden umut olup, iş dışında da bir hayat olduğunu tekrar hatırlatır. Cihan en sonunda işi uzaktan yönetmeye karar verip İzmir`in küçük bir kasabasına taşınır. Hayatını Asel`e adayıp, onu mutlu etmek ve onunla dolu dolu vakit geçirmek ister.
İşte kader tam o anda devreye girer ve Cihan`ın taşınmak istediği çiftlik evi için ayarladığı adam iç mimar olarak Aslı ile anlaşır. İşte kader onları yine karşı karşıya getirmiştir.
Sonra ne mi oldu? Gelin birlikte bakalım olacaklara.
"Havlumu ver !"
Banyo duvarına asılı duran havluyu arkamı dönemden uzatırken bir yandan da vereceği davet listesini okuyordum.
"Davet liseteniz bu kadar. Eklemek istediğiniz başka isim var mı ?"
Duşa kabinin kapısı aralanıp çıktığında bende arkasýndan ilerlemeye başladım. Yatak odasının kapısına geldiğinde kapının eşiğinde durdu ve bana döndü.
"Kendi ismini ekle. Bu sefer sende geliyorsun ."
Tam ağzımı açmaya hazırlanırken yüzüme kapanan kapı ile cevabımı çoktan almıştım.
Ben Maral Zâde. Giray Erarslan nın Fedaisi ...
Devam ettiği yürümeye kız nefesi düzelmeye başlamıştı. Ardında bıraktı o evi, elinde sımsıkı tutuğu silahı yürümeye devam ederken önce gevşetti sonra tamamen bıraktı, boş sokakta silahın yere düşerken çıkardığı metal sesi yankılandı, tak… bir de kızın kahkahası hahaa...…
Aylin; ay ve yıldızların ışık çehresi, ay parıltısı demek. Aylin güneşi olmayan o çocuklardan biriydi, onun yolunu da ay ışığı aydınlatıyordu
Bir çift lacivert gözlerinde; bir Karadeniz acısı geçti.
Acısı aslında sevdiği kadının bu topraklarda ölmesiydi.
"Bu topraklar sevdiğimi alırken nasıl sevebilirim burayı?" diye haykırdı,var gücüyle.
Sesi tüm Karadeniz dağlarında yankı etmişti. Sanki dağlara hesap soruyor,bir cevap bekliyordu.
Ama aldığı cevap,yankı eden sesiydi...
"Belki de bazı şeyler geri alınmalıydı?" diye sordum,sesim onun yanında bir fısıltı gibi çıkmıştı.
Bana döndü ve söylediği sözler, kalbimi uçurumdan atmış kadar olmuştu.
"O zaman seni de almalıydı bu topraklar!" diye bağırdı, yüzüme. Her bir kelimesi içimdeki kalbin kan pompalamasına engel oluyordu.
Dudaklarımı birbirine bastırıp onun bana karşı olan nefretine sadece gülümsedim.
Tıpkı her zaman yaptığım gibi.
Gülümsedim...
Dilara & Arslan
Başlangıç tarihi: 01/02/2024
Bitiş tarihi: 29/04/2024
İnsan; fıtratı gereği ya iyidir ya da kötü.
Peki iyi bir yerlere gelmek için iyi olmak yeterli bir etmen midir?
Üst mertebelere gelmek için kötü mü olmak gerekir?
Lina`nın yazarından "PATRONİÇE" çok yakında.
Kanayan yara mı daha tehlikelidir, yaranın sebebi mi, yoksa yaranın sahibi mi?
Küçük yaşta girdiği koyun sürüsünün içerisindeyken o sürüye liderlik etmeye yemin etmiş bir çocuktu Anselmo.
Bir koyun sürüsünün içinde olabilirdi, ama o asla aptal bir koyun olmamıştı.
Çobanların elinden aldığı kardeşi için ne sürüyü, ne de çobanı yaşatacaktı.
Anselmo yaşamayacaktı, yaşatmayacaktı.
Bir kız düşünün, hayatını işine odaklamış, ailesi olmayan birisi.
Bir adam düşünün işkolik birisi, ve dışarıya karşı sert olan birisi.
Yine bir adama düşünün gece hayatı olan ve çevresi kız olan biri, ama kimse bunu bilmiyor…