
Yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmayın iyi okumalar ✨️
Meriç
Normalde geldiğimden daha erken gelmiştim tabura. Hatta üniformamı bile giyip gelmiştim. Timle sabah koşularına katılmadığım gibi içtimalarına da katılmazdım. Ama şimdi hepsiyle aynı anda gelmiş koşu sırasına girmiştim.
Koşulara katılmayalı o kadar zaman olmuştu ki herkes bana garip garip bakmaya başlamıştı. Yağız'da önceki komutan aşırı sinir bozucu biri olduğu için görev dışında yanından bile geçmezdim.
"Rüya mı görüyorum yoksa Meriç Komutan bizimle koşuya mı gelecek?"
Harun'un şaşkın bir şekilde konuşmasıyla hepsi bana dönmüştü.
"Dünya'nın sonu mu geldi?"
"Yoksa birimiz ölecek miyiz? Meriç o yüzden mi geldi?"
Kaya onlara gülerek yanıma geldi ve kolunu omzuma attı.
"Buna Yağız Komutan etkisi diyoruz."
Bana bakıp sırıtınca dirseğimle karnına vurdum.
"Meriç komutanı sabah koşusuna getirebilecek bir etkisi varsa bu adamı kimse kötüleyemez."
"Bırakın gevşekliği adamı tekrar koşudan soğutacaksınız."
"Kenan abinizi dinleyin valla giderim."
Kaya bana yandan bir bakış atıp dudaklarını hareket ettirerek 'Bok gidersin.' dedi. Kaya'nın kolundan kurtulduktan sonra tulum üst kısmını açıp belime bağladım. Böyle koşmak daha mantıklıydı.
"He gövde gösterimizi de yapıyoruz."
Dila'nin gülmesiyle hepsi gülünce sabır dilenircesine kafamı yukarıya kaldırdım. Kafamı geri indirirken "Yeter. Sabah sabah sizi güldürmeye mi geldim ben?" diye hafif sinirli şekilde konuştum. Kaya tam bir şey diyecekti ki ,Mert komutan geldi diyerek bizi uyardı.
Herkes sıraya geçmişti. Yağız'da ellerini arkada birleştirmiş bir şekilde önümüze geçmişti. Üstünde askeri tişörtü vardı ve kollarının duruş şeklinden ötürü kasları iyice ortaya çıkmıştı.
Kendi kendime konuşurken Yağız'a komutan demekten vazgeçmiştim. Ona direk Yağız desem ne yapacağını da kestiremiyordum.
Göz göze geldiğimizde kocaman gülümsedim. Sanki dün odasına kapıyı çalmadan girdiğim için bana kızmamış gibi gülüyordum. O da önce gülüp daha sonra kaşlarını kaldırarak şaşkınca baktı.
"Üsteğmen Meriç. Ne işin var senin bu saatte burada?"
"Komutanım bende bu timin bir askeri olarak koşuya katılacağım."
"Sen koşuya katılacaksın? Bana ilk geldiğimde Kaya'lar koşuya katılmayı sevmediğini, katılmama gibi bir seçeneğin olduğu için katılmadığını söylemişlerdi."
Canım arkadaşlarım ben yokken bütün her şeyi böyle anlatıyorlarsa vay benim halime.
"Ne değişti de koşuya katılmayı seçtin?"
"Çok şey değişmiş olabilir."
Mesela senden hoşlandığımı fark ettiğim için hep senin yanında olmak istiyorum.
Ben hâlâ gülümserken Yağız bir şey demeden time döndü.
"Günaydın asker. "
"Günaydın komutanım."
"Aramıza yeni katılan arkadaşınızı bilgilendirmek için söylüyorum. En az beş tur eğitim alanı çevresini koşacağız."
Kaya'ya yaklaşıp "Lütfen bana küçük olandan bahsettiğini söyle." dedim. Kaya sırıtmaya başlayınca ondan uzaklaştım. Kendim kaşınmıştım. Beş turda da ölmem herhalde. Daha fazlasını koşmuşluğum vardı sonuçta.
Koşuya başladığımızda Yağız bizim önümüzde bizde onun arkasında koşuyorduk. Ben ona yaklaşmak için her hızlandığımda o daha da hızlanıyordu.
"Boşuna komutanı yakalamaya çalışma."
"Kaya sen bu sabah kalkarken kendine hedef olarak Meriç'i sinir etmeği mi koydun naptın?"
"Yok ben kendime o kadar kolay hedefler koymuyorum."
Bir tane kafasına vurduğum da arkamızdakiler gülmüştü. Tabi onlar gülünce Yağız arkasını dönmüş bize ters bakışlar atıyordu.
Bir insan sinirliyken bile nasıl tatlı olabiliyordu ya? İnsanın yanaklarından ısırası geliyordu.
Yirmi yedi yıllık hayatımda bunu bir erkeğe söyleyeceğim aklıma gelmezdi ama diyorum işte. Gerçekten sevmek garip bir şeymiş.
Hoşlantıyı çoktan geçmiş olduğumun farkına varmaya başlamıştım. Ama sesli söylemeye hâlâ cesaret edemiyordum. Hayır kesinlikle bir erkeği sevmekten korkmuyordum. Herhangi birini sevmekten korkmuyordum.
Tabi bir de Yağız'a açılınca dayak yeme işi de vardı. Ya da belki direkt sürerdi.
"Üsteğmen Meriç, sen benim yanımdan koşmaya devam et."
Yağız'ın söylediği şeyle Kaya'ya dönüp gülümsedim ve Yağız'ın yanına geçtim.
Yanına geçtiğimde yüzüme bakmak dışında bir şey yapmamış ve koşmaya devam etmişti.
"Hâlâ bana kızgın olabilir misiniz?"
"Komutanın olduğumu idrak edene kadar seninle fazla samimiyet kurmamaya karar verdim."
Seni severken komutanım olduğunu unutuyorsam kusura bakma ya. Fazla samimiyet kurmayacakmış, lafa bak. Hasta olduğunda kucağımda duşa girmesi fazla samimiyet olmuyor herhalde.
"Anlaşıldı komutanım."
O samimiyeti azaltmak istiyorsa öyle yapardık. Bu konuda ne kadar başarılı olacağım biraz muammaydı ama olsun.
Koşu sırasında bir daha konuşmamıştık. Koşu bitmiş herkes dağılmıştı ve Yağız yine bir şey demeden gitmişti.
"Komutanım iyi misiniz?"
"Sabahki neşeli halinden eser kalmamış oğlum bu ne hal?"
Kaya da Harun'un söylediğini destekleyen bir şey söylediğinde Yağız'ın küçük bir lafı ile modumun düşmesine sinirlenmiştim.
"Yok bir şey. Ben uçuşa gidiyorum. Komutan beni sorarsa söylerseniz."
Tulumumu normal haline getirirken hepsi bana bakmaya başladı.
"Ne bakıyorsunuz ?"
"Denetleme olacak ya.."
".. uçamazsın kafana göre paşam."
Sıkıntıyla nefes aldım. Sakinim. Çok sakinim.
"Tamam. Odaya çıkıyorum o zaman."
Hızla odama çıkıp ikili koltuğa oturdum. Tim eğitimde olduğu zamanlarda ben genelde uçuyor oluyordum. Eğitime katılmam gerektiği de söylenmemişti. O yüzden eğitimleri bitene kadar burada böylece oturacaktım.
Yağız'ın yanına gitme isteğimi bastırmaya çalışarak tabi ki. Gerçi o da eğitimdeydi.
Eğitime mi katılsam acaba? İyice saçmaladım, harika.
Eğiteme gitsem beni almayacakları kesindi. Elime silahı alıp dağda gezmiyorum ama atış eğitimlerine katılacaktım. Belimdeki silahı bile ateşleme sayım kısıtlıydı.
Oturduğum yerden kalkıp eğitim alanını gören camın önüne geçtim. Yağız ellerini arkasında birleştirmiş timi izliyordu. Bende onun gibi durarak onu izlemeye başladım.
Bu kadar uzaktan bile görmek beni mutlu ediyordu. Bu bana ister istemez bir şeyi anımsatıyordu. En çok korktuğum şeyi.
Birini sevmek zordu. Ya o seni sevmez ve istemezse? Ya onu kendinden bile koruyamazsan? Ama gökyüzünü sevmek kolaydı. Çünkü onun seni sevmeme gibi bir ihtimali yoktu.
Peki ya birini gökyüzü kadar seversen ? İşte o zaman bunun dönüşü olmazdı. Ona söylersem ve benden uzaklaşırsa ne yapacağımı kestiremiyordum.
Ondan hoşlanıyor, hatta seviyor olabilirdim. Ama bunu içimde tutup kendime saklamalıydım.
Bir dahaki bölümde görüşmek üzere minik kaplumbağalarım 🤍🐢
instagram: celik_9822
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |