
Yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmayın iyi okumalar ✨️
Meriç
En son Yağız'ı gördükleri yere geldikten sonra dağılarak aramanın daha mantıklı olduğuna karar vermiştik.
Hava artık tamamen kararmışken göreve başladığımdan beri ilk defa kullandığım fenerle Yağız'ı arıyordum. Fenerin ışığı sadece belirli bir bölgeyi aydınlatıyordu çünkü etrafta terörist falan varsa yerimizi belli etmememiz gerekiyordu.
Dağlık bölgede tek tük ağaçların olduğu bölüme gelirken korkum git gide artmaya başlamıştı. Ayrıldıkları yerden epeyce uzaklaşmıştım. Diğerlerinden de bir haber yoktu.
Yağız'a bir şey olursa hayatıma nasıl devam edeceğim konusunda bir fikrim yoktu.
Umutsuzca omuzlarımı düşürerek "Neredesin, Yağız?" diye kendimin bile zor duyduğu bir sesle konuştum. Bu sırada yere tuttuğum ışık sayesinde yere damlamış birkaç kan damlası gördüm. Kanın Yağız'ın olabileceği düşüncesiyle hızla kafamı kaldırdım ve feneri önüme tutarak yürümeye başladım.
Birkaç adım ötemdeki ağacın orada hareketlilik görünce temkinli adımlarla oraya doğru yürüdüm. Sonuçta ne çıkacağını bilmiyordum. Sadece bir rüzgar da olabilirdi Yağız da olabilirdi. Ya da bir terörist.
İkinci seçeneğin olması için bütün bildiğim duaları okumaya başladım.
Ağaca yaklaştığımda feneri yere doğru tutmuştum. Adımlarımı daha yavaş atarak yakından görebileceğim bir yere gelmiştim.
"Yağız, şükürler olsun."
Elindeki silahı bana doğrultmuş adam ona seslenmemle indirmişti silahı.
"Ne işin var senin burada?"
"Gerçekten seni bırakıp gideceğimi düşünmüş olamazsın. "
"Tek seferde iki emrime uymamayı nasıl becerdin?"
"Sen bu ne düğü belirsiz yerdeyken emirlerini dinlemediğim için çok özür dilerim ya."
Sinirle nefes aldım. Bulduğuma sevinemeden sinir etmişti beni.
"Başlatma bana emirlerinden Yağız. Aklın neredeydi arkada kalmayı istedin? Her şeyi geçtim seni bırakacağımı nasıl düşünürsün?"
"Komutanları olarak onları tehlikeye atamazdım. Seni de atamam."
"Kusura bakma ama ben de hiçbirinizi arkada bırakamam. Bir kez daha bir kayıp veremem."
Sıkıntıyla nefes aldıktan sonra sanki bir şey görmüş gibi bir noktaya kilitlendi. Tam nereye baktığına bakmak için arkamı dönecektim ki kolumdan tutarak beni kendine doğru çektikten ağacın arkasına geçirdi.
O anda daha demin bulunduğumuz noktaya ateş edilmişti. Yağız, beni arkasına alarak ateş eden kişiye gördüğü kadarıyla ateş etmişti.
Birkaç dakika hareket etmeden öylece durmuştuk. Yağız kendini açığa çıkarınca arkasından bende çıkmıştım ama sert bakışlarına maruz kalınca geri yerime geçtim.
Komutan olunca her şeye atlaması mı gerekiyordu böyle?
Herhangi bir hareketlilik olmadığında bana dönerek gelmemi işaret etmişti.
"Olabildiğince sessiz hareket edeceğiz."
"Tamam komutanım."
Yan yana bir süre daha sessizce yürümüştük. Tahminimce tehlikeli bölgeyi geçtiğimizde Yağız bana döndü.
"Çocuklara da haber ver nerede indirdiysen helikopteri oraya gelsinler."
"Hemen."
Telsizi çıkarıp Kaya'ya bağlandım(?).
"Üsteğmen Pilot Meriç konuşuyor."
"Üsteğmen Kaya dinlemede."
"Komutanı buldum. Helikopterin oraya geçiyoruz."
"Tamamdır bizde geçiyoruz şimdi."
"Tamam dikkatli olun."
"Sizde."
Konuşmayı bitirdikten sonra telsizi yerine koyarken gördüğüm şeyle gözlerimi kocaman açtım. Aceleyle telsizi yerine koydum ve Yağız'ın kolunu tuttum.
"Vurulmuşsun."
Yağız koluna baktıktan sonra umursamaz bir şekilde "Bir şey yok. Hafif sıyrık." dedi.
"Gidince ilk işimiz revire gitmek olacak."
"Abartma üsteğmen. Acımıyor bile."
"Sana sormadım. Gideceğiz dedim farkındaysan."
"Zorla mı götüreceksin?"
"Gerekirse sırtıma alır öyle götürürüm."
"Komutanını? Bütün taburun önünde sırtına mı alacaksın?"
Adımlarımı yavaşlatıp durduğumda o da durmuştu. Gözlerinin içine bakarak "Senin yerinde başka komutan olsa, komutanı geçtim çocukların kolunda senin değiminle bir sıyrık olsa inan umursamaz üstüne dalga geçerdim. Ama konu sensin. Seninle ilgili her şey benim için önemli." dedim.
"Ve evet inat edersen bütün taburun önünde seni sırtıma alır revire götürürüm."
Yağız omuzlarını düşürerek derin bir nefes aldı ve sessizce "İşte ben de bundan bahsediyorum." dedi.
"Neyden bahsediyorsun?"
Büyük ihtimalle duyduğumu düşünmemişti çünkü bakışları bir anda gerildi.
"Hiçbir şeyden. Hadi gidelim daha fazla beklemesinler."
Yağız yürümeye başlayınca ben de sabır çekerek onu takip etmeye başlamıştım. Yine kısacık anda ne yaşadığımızı anlamlandıramamıştım.
Helikopterin olduğu yere geldiğimizde çocukların hepsi bizi bekliyordu. Yağız'ı görünce selam vermişlerdi.
"Lan ben size gidin demedim mi? Ne işiniz var sizin burada?"
"Komutanım... Biz aslında gidiyorduk ama yanınızdaki pilot olacak arkadaşımız gitmedi."
Yağız sinirle bana döndüğünde gülümsedim.
"Arkamızda adam bırakmayız biz komutanım."
Bu sefer sabır çeken taraf Yağız olurken ben keyifle gülüyordum. İyiydi ve karşımda benimle inatlaşıyordu ya ben bir hafta daha aynı keyifle gülerdim.
Helikoptere bindiğimizde beklemeden havalanmıştım. Yanımda oturan Sarp'a döndüm.
"Ben yokken sorun olmadı değil mi?"
"Hayır komutanım bir sorun olmadı. Arkadaşlarla kaynaşmış oldum sadece."
O an onu Harun ve Mert'le nasıl bir kaynaşma yaşadıklarını düşündüm.
"Hep böyleler mi?"
"Evet öyleler. İnşallah sana düşen timde herkes aklı başında olur. Çünkü bu timde sadece Kenan abi öyle."
"Yağız komutan?"
"Onun biraz gel gitleri var."
Sarp güldüğünde kafamı arkaya çevirip kafasını yaslayarak oturan Yağız'a baktım. Kısa bir bakış olmuştu ama yine de ne kadar yorgun olduğunu anlamıştım.
Helikopterden indiğimizde hepsi ile tek tek selamlaştıktan sonra teknik ekibe kolay gelsin diyerek ekipman odasına gitmek için yürümeye başladım.
"Üsteğmen Meriç!"
Adımı duyunca arkamı döndüm. Yağız bana doğru gelirken bütün tim ve teknik ekip bize bakıyordu. Bu sahne bana çok tanıdık geliyordu ya neyse.
"Efendim komutanım."
"Sana timde yaralı olmadıkça helikopteri indirmeyeceksin demedim mi ben?"
"Dediniz komutanım."
"Niye dinlemiyorsun sen beni?"
"Sizi bırakıp dönemezdim. Ayrıca..."
Kolunu göstererek konuşmaya devam ettim.
".... yaralanmışsınız."
Yağız sinirle nefes aldı.
"Serbest uçuşlarını kestim. Ve bu.."
"..iki oldu."
Pistin ortasında öylece durmuş birbirimize bakıyorduk. Onu öptüğümde çoktan beni sürmesini beklediğim için hâlâ adım adım gitmemize şaşırıyordum.
Yağız bir şey demeden uzaklaşırken onun arkasından bakmaya devam etmiştim. İyiydi ya isterse bütün uçuşlarımı kesebilirdi. Umurumda olmazdı.
Bir dahaki bölümde görüşmek üzere minik kaplumbağalarım 🤍🐢
instagram: celik_9822
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |