
Yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmayın iyi okumalar ✨️
Yağız
Yorgunlukla sandalyeye otururken masanın üzerindeki not ve kahve dikkatimi çekmişti. Notu okurken gülümsememe engel olamamıştım. Salaktı bu çocuk valla ya.
'Bugün o kadar yoğundun ki beni göremediğin gibi kahvede içememişsindir diye düşündüm. Umarım geldiğinde kahven soğumuş olmaz. Biricik sevgilin'
Yaptığı beni o kadar mutlu etmişti ki notu birinin görme ihtimalini düşünüp ona kızamıyordum bile. Şu son bir haftada dünyanın en mutlu insanı gibi hissediyordum. Gerçekten sevilmek güzel bir şeymiş.
Kahvemden bir yudum aldıktan sonra ne kadar yorgun olsam da yerimden kalkarak kahvemle beraber odadan çıktım. Meriç'in odasına doğru yönelmiştim ki kapısındaki görevli asker beni durdurdu.
"Komutanım, Meriç Üsteğmen odasında değil."
"Nerede biliyor musun?"
"Hayır komutanım."
Kesin yine üsse gitmişti. Arkamdaki merdivenlere yönelip aşağıya indim. Taburdan çıktığımda boş alanda bizim timdekileri, havacılardan birkaç askeri ve Meriç'i bir arabanın başında toplandığını görünce adımlarımı o yöne doğru çevirdim.
Yaklaştıkça arabanın kaputunun açık olduğunu ve Meriç'in tulumunu beline bağlamış bir şekilde arabaya bir şeyler yaptığını fark etmiştim.
Yanlarına geldiğimi Meriç fark etmemişti. Bu yüzden bir şey demeden Kenan abinin yanına gittim. Kollarımı bağlayarak bir yandan Meriç'i izlerken bir yandan da Kenan abiyle ve diğerleriyle konuşmaya başladım.
"Meriç yine ne ile uğraşıyor?"
"Harun'un arabası bozulmuş onu tamir ediyor."
"Komutanım valla bu çocuk boş duramıyor. Zaten çıkışta sanayiye gidecektim. Tutturdu ben halledeceğim diye."
"Uçuşları yok muydu bugün onun?"
"Sabahmış bütün uçuşları komutanım. Uçamayınca böyle sataşacak yer arıyor."
"Normalde Kaya komutana sataşırdı aslında."
"Şş bak bu aralar keyfim yerinde Mert. Allah için sus sarma başıma şu deliyi."
Onlara güldükten sonra bütün dikkatimi Meriç'e vermiştim. Ne zamandır uğraşıyorsa terlemiş ve tişörtü üstüne yapışmıştı. Elinin tersiyle anlındaki terleri sildikten sonra tişörtünün eteklerinden tutarak hızla üzerinden çıkarmıştı.
Tişörtünü niye çıkarıyorsun, ya?
Elindeki tişörtü ile yüzündeki teri sildikten sonra tişörtü yer bırakmış ve işine devam etmişti. Ve ben de nefes almadan onu izliyordum.
Sıcak mı olmuştu?
Alt bölgemde hissettiğim karıncalanma ile içimden kendime küfür ettim. Yeni ergenliğe girmiş insanlar gibi şu halinden etkilenmiştim şaka gibi ya. Meriç öylece durduğunda bile üstüne atlama isteğimi zor bastırırken bu duruma şaşırmamak gerekiyordu aslında.
Ama yine de bu kadar insanın içinde onu izleyerek kendimi daha çok zor duruma getirmeden izlemeyi keserek içeriye girmem gerekiyordu. Gerekiyordu ama kendimi onu izlemekten alamıyordum ki.
Sonunda Meriç işini bitirmiş olacak ki kaputu indirip bize doğru döndü. Göz göze gelince kocaman gülümsemiş ve bize doğru gelmeye başlamıştı. Ben de ona gülümsedikten sonra hızlı hareketlerle arkamı döndüm. Elimdeki bitmiş kahvenin bardağını çöpe attıktan sonra hızlı adımlarla tabura girdim.
Üst kata çıkınca ilk işim bu kattaki lavaboya gitmek olmuştu. Musluğu açıp yüzümü bol suyla yıkadıktan sonra sakinleşmek adına derin nefesler almaya başladım.
"Sakinleş. Kocaman adam oldun sözde. Şu haline bak."
Aynada kendi yansımamla konuşurken lavabonun kapısı açılmış ve Meriç içeriye girmişti. Şükürler olsun ki üstünü giymişti.
"Komutanım."
O suratıma bakıp kocaman gülümsedikten sonra eliyle bir dakika işareti yaptı. Büyün kabinleri kontrol edip boş olduğunu görünce arkamızda duran kapıyı kilitledi ve yanıma geldi.
Beni kendine çekip sıkıca sarılarak saçlarıma bir öpücük kondurmuştu. Kollarını benden ayırırken "Niye bir anda kaçar gibi gittin?" diye sordu.
"Şey.. şey oldu da.."
Kaşlarını çatarak yüzüme baktı.
"Ne oldu?"
Aklıma diyecek bir şey gelmediği için öylece yüzüne bakmaya devam ettim. Kollarımı iki yandan tutarak "İyi misin yavrum? Bak korkutuyorsun beni," dedi.
"İyiyim. Korkulacak bir şey yok."
"E o zaman ne bu halin?"
Ben nasıl diyeyim seni öyle görünce ergenler gibi etkilendim. Bu yüzden kaçtım. Denmez ki bu.
"Halimde bir şey yok ki."
"Beni kandırmaya mı çalışıyorsun sen? Bana her şeyi söyleyebilirsin, biliyorsun değil mi?"
"Bunu söyleyemem."
Şimdi bunu dememe ne gerek vardı?
Meriç anlamayan gözlerle bana bakıyordu. Yer yarılsa da keşke içine girseydim şu an.
Meriç bir elini yanağıma koyarak okşamaya başladığında kafamı eğerek gözlerimi kapattım. Bir dokunuşuyla hemen eriyordum. Yanağımda hissettiğim art arda konulan öpücüklerle gülümsedim ve gözlerimi açtım.
Yüzlerimizin yakınlığı nefesimin kesilmesine neden olurken Meriç dudaklarımızı birleştirip kısa bir öpücük bırakmıştı.
"Ben senin derdini az çok anlamış gibiyim. "
Kaşlarım çatılırken kafamı kaldırdım.
"Nasıl?"
Gözleriyle alt bölgemi gösterdiğinde utançla geriye doğru birkaç adım attım. Sırtımla duvarla buluştuğunda artık gidecek bir yerimin kalmadığını anlamıştım. Meriç'te bana doğru birkaç adım atıp tam önümde durmuştu.
"Benden niye kaçtığını sorabilir miyim?"
"Utanıyorum çünkü."
Meriç gülerek " Niye? İnsan sevgilisinden utanır mı ya?" dedi.
"Ergenler gibi seni ilk üstsüz gördüğüm anda geldiğim hale bak."
Meriç tekrar elini yanağıma koyarak yüzlerimi yakınlaştırmıştı. Dudaklarımız arasında milimler kaldığında "Benim seni üstsüz görmeme bile gerek kalmamıştı," dedi ve dudaklarımız arasında kalan mesafeyi de kapatmıştı.
Alt dudağımı iki dudağının arasına almış emerken yanağımdaki eli enseme gitmişti. Bende kollarımı onun boynuna dolayarak iyice kendime doğru çektim onu.
Bir bacağını bacaklarımın arasına sokum dizini hafif kalkmış haldeki penisime bastırdığında inlemem dudaklarının arasında kaybolmuştu. Bu hareketinden sonra kendimi ona daha çok bastırmıştım.
Şu hareketiyle bile kendimden geçerken nerede olduğumuzu hatırlayarak dudaklarımızı ayırdım. Nefes nefese " Taburdayız," dediğimde o da yeni fark etmiş gibi kafasını sallamıştı.
Benden uzaklaşıp üstünü düzeltirken ben de aynı şeyi yapmıştım.
"Bir daha benden utanmak yok."
"Tamam yok."
Bana bakıp gülümsedikten sonra yanağıma küçük bir öpücük kondurmuştu.
"Ben önden çıkayım."
"Tamam sevgilim."
O lavabodan çıktıktan sonra tekrar yüzümü yıkamıştım. Küçücük dokunuşu ile bu hale geliyorsam daha fazlası olduğundaki halimi düşünemiyorum.
Nolur artık sevişsinler diye bağıran çığlıklarınızı duyuyorum 🫣
Umarım bölümü beğenmişsinizdir minik kaplumbağalarım🤍🐢
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |