
Yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmayın iyi okumalar ✨️
Meriç
Taburun bahçesinde bir ağacın altında Kaya ile otururken bir yanda da yerde bulduğum küçük sopa ile oynuyordum.
"Meriç oğlum sen beni dinlemiyor musun ya?"
Elimdeki sopadan gözlerimi çekip Kaya'ya döndüm.
"Dinliyorum. Niye dinlemeyeyim?"
"En son ne dedim o zaman ?"
Kafam o kadar doluydu ki bırak Kaya'yı dinlemeyi kafamdaki seslerini bile dinleyemez haldeydim.
"Tamam, dinlemiyormuşum."
"Senin neyin var? Bir garipsin iki gündür."
"Yeni bir şey yok ya."
"Yağız komutanla mı yine bir şey oldu?"
Adını duyunca istemsizce gözlerimi kaçırmıştım. Sanki yüzüne baksam aklımdan geçenleri görecekmiş gibi.
Yağız Komutana yardıma gittiğim gün gereksiz fazla yakınlaşmıştık. Gerçekten gereksiz fazlaydı. Normalde biri ile yani hemcinsim biriyle bu kadar yakınlaşsam o an dalgaya vurur unuturdum. Şimdi ise Yağız Komutandan kaçtığım yetmiyormuş gibi meşguliyetim olmadığı zamanlarda hemen aklıma geliyordu.
Niye böyle olmuştu hiç anlamıyorum.
"Yok ne olacak?"
"Ne bileyim. Geldiğinden beri ya sen onu sinirlendiriyorsun ya da o seni."
"Komutanla ilgili değil."
Kolundaki saate bakıp ayaklandı.
"Ben gideyim Yağız Komutan geç kalınca sinirleniyor. Bu konu kapanmadı burada ama."
"Ortada bir konu yok ama neyse."
Kaya uzaklaşırken bende sırtımı ağaca yaslayarak gökyüzüne baktım. Biraz boşluğum varken uçsam çok iyi olacaktı. Belki kafamı toplardım.
Oturduğum yerden kalkıp üstümü düzeltim. Üsse doğru yürümeye başladım. Taburun önünden geçerken Yağız Komutan birden önüme çıktı.
"Üsteğmen."
Sesli bir şekilde yutkundum. Kafamın içinde dönenleri bilmiyor Meriç. Sakin ol. Belki çoktan unutmuştur. Kesin unutmuştur. Niye hatırlayıp dursun ki zaten?
E benim niye sürekli aklımda o zaman?
"Komutanım."
"Uçuşa mı?"
"Evet komutanım."
"Uçuştan sonra odamda ol. İyi uçuşlar."
Bir şey dememi beklemeden gitmişti. Niye odasına çağırdı şimdi? Ne diyecekti ki? Ne diyebilirdi Allah aşkına, yine gereksiz bir görev verecekti.
Üsse geldiğimde Bekirlerin bir şeyle uğraştığını gördüm. Yaklaştıkça hepsini bir yerler koşuşturduğunu fark ettim. Sanki bir an önce bir işi halletmeye çalışıyor gibiydiler.
"Kolay gelsin."
Sesimi duyunca hepsi işini bırakıp selam vermişti.
"Sağolun komutanım!"
"Hayırdır Bekir niye koşuşturuyorsunuz?"
"Yağız komutan üsse geldi sabah. Birkaç şeyi eksik veya bakımsız buldu. Akşama kadar onları halletmeye çalışıyoruz komutanım."
Tamam komutan olabilirdi. Ama üstle ne alakası vardı?
"Neleri beğenmemiş?"
Bekir elindeki dosyaya benzer şeyi uzattığında elinden aldım. Listede yazan birkaç şeyi halletmişleri.
"Benim de işim yoktu. Yardım edeyim size."
"Komutanım olur mu öyle şey?"
"Niye olmasın? Ben de sizin kadar iyi biliyorum üssü sonuçta."
Elimdeki listeden birkaçını işaretleyip Bekir'e uzattım.
"İşaretlediklerimi ben yapacağım."
"Emredersiniz komutanım!"
Bekir selam verdikten sonra işine döndü. Ben de tulumum önünü açtım ve üst kısmını çıkarıp belime bağladım. Böyle daha rahat çalışırdım. Daha çok teknik işleri almıştım. Bu yüzden helikopterlerin oraya giderek kontrole başladım.
Ne kadar süredir çalışıyordum, bilmiyorum ama kafam baya dağılmıştı.
Eğildiğim yerden doğrulup alnımdaki terleri elimin tersiyle sildim. O sırada elini cebine atmış şekilde üssün kapısında bekleyen Yağız komutanı gördüm.
Bu adam beni odasına çağırmıştı ya. Nasıl unuttum ben onu?
Olduğum yerden çıkıp hızla Yağız komutanın yanına gittim.
"Komutanım."
"Uçuşa çıkmadın mı sen?"
"Üste iş olduğunu görünce yardım edeyim dedim."
Dikkatle önce yüzümü sonrada üstümü süzdü.
"Bitti mi işin?"
"Evet komutanım."
"O zaman üstünü düzeltip odaya gelebilirsin."
Selam verip "Emredersiniz komutanım!" dedim. Yağız komutan uzaklaşırken içeriye geçip ellerimi yıkadım. Yüzümü de yıkadıktan sonra tulumu giydim ve tabura doğru yürümeye başladım.
Yağız komutanın odasının önüne geldiğimde son kez üstümü düzelterek kapıyı çaldım. İçeriden gel komutunu duyunca içeriye girdim.
Yağız komutan masaya yaslanmış telefonla konuşuyordu. Selam verdikten sonra telefonla konuşmasının bitmesini bekledim.
"Tamam, daha sonra tekrar konuşuruz."
Telefonu kapatmak üzereyken yaslandığı yerden uzaklaşıp bana doğru yürümeye başladı. Tam önümde durduğunda telefonu kapatmıştı. Elini çeneme attığında nefesimi tutmuştum. Şu an biri bana ne olduğunu açıklaya bilir mi?
Baş parmağı ile tuttuğu yerin biraz üstüne siler gibi yaptıktan sonra uzaklaştı.
"Siyah bir leke kalmıştı."
Açıklama yaptıktan sonra tuttuğum nefesimi bıraktım. Bana söylese ben de silerdim. Ne gerek vardı dibe girip kendisinin silmesine?
"Beni niye çağırmıştınız komutanım?"
"Denetlemeye gelecekler. Bu yüzden serbest uçuşlarına ara vereceğim. Ayrıca düzenlenmesi gereken birkaç şeyde var. Bu konuda bana yardımcı olursun diye düşünüyorum."
"Emredersiniz komutanım."
Ellerini cebine koyup arkasındaki masaya yaslandı.
"Timdekilerle baya yakınsın anladığım kadarıyla."
"Evet komutanım. Uzun süredir beraber çalışıyoruz."
"Timdekiler söyle önümüzdeki izin gününde onları yemeğe çağırıyorum."
"Evinize mi?"
"Evet. Bir sakıncası mı var?"
"Hayır komutanım. Söylerim ben. Eminim memnuniyetle kabul eder ve gelirler."
"Senin de davetli olduğunu söylememe gerek yok herhalde. Gerçi sen davet etmesem de geliyorsun."
Laf mı çarptı şimdi o bana?
"Zorla mı girdim evinize? Almasaydınız."
Sesim hafif kızgın gibi çıkmıştı. Komutan o Meriç kızamaz, bağıramazsın. Sakin ol.
"Yine komutanına bağıracaksın galiba."
"Hayır komutanım."
Elini cebinden çıkarıp yaslandığı yerden uzaklaştı ve masanın arkasın geçerek yerine oturdu.
"Çıkabilirsin."
"Emredersiniz Komutanım."
Selam verip odadan çıktım. Kendi odama geçtiğim de ikili koltuğa kendimi attım ve gözlerimi kapattım. Anında odasına yaptığı şey aklıma gelince hızla gözlerimi açtım.
Koltukta öne doğru gelerek dirseklerimi dizime koydum. Sinirle saçlarımı karıştırdım. Neye sinirleniyordum tam olarak onu bile bilmiyordum.
Elim istemsizce Yağız komutanın dokunduğu yere gitti. Kalbim o kadar hızlı attı ki bir an kalp krizi geçiriyorum sandım.
"Ne oluyor lan bana ?"
Bir dahaki bölümde görüşmek üzere minik kaplumbağalarım 🤍🐢
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |