9. Bölüm

9. Bölüm

celikk
celikk9822

Yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmayın iyi okumalar ✨️

Meriç

Eczaneden de çıktıktan sonra arabaya bindim. İlaçları da diğer aldığım şeylerin yanına koydum ve arabayı çalıştırdım.

Yağız Komutanın sesi o kadar kötü gelmişti ki onu evde tek başına bırakmaya gönlüm razı olmamıştı. Koca şehirde tek başına gibiydi.

Hem hiçte uyusa geçermiş gibi gelmiyordu sesi. Eğer beni evden kovmazsa aldığım şeylerle onu hemen ayaklandırırdım.

Evin önüne geldiğimde arabayı park ettim. Poşetleri alıp arabadan indim ve apartmanın demir kapısını iterek içeriye girdim. Kapının önüne gelince zile bastım. Birkaç dakika beklememe rağmen açılmayınca tekrar bastım.

Uyuyor muydu acaba? Ya ateşi çok çıktıysa ve bayıldıysa? Böyle bir şey olabilir miydi ki?

Kafamdaki düşüncelerle tekrar çaldığımda kapı açılmıştı.

Yağız Komutan üstünde pijamaları, dağınık saçları ,neredeyse beyaza yakın yüzü ve hafif kızarık yanaklarıyla karşımda duruyordu.

Hiç kısa bir an için kalbinizin teklediğini hissettiğiniz oldu mu? Çünkü bana olan şey tam olarak buydu. Kalbim kendini yeniden başlatmış gibiydi.

"Komutanım."

"Ne işi var Meriç'in bu saatte kapımda? Hayal mi görüyorum acaba?"

Daha çok kendi kendine konuşuyormuş gibi kurduğu cümlelerle gülümsemeden edememiştim. Gerçekten feci halde hasta olmalıydı.

"Hayır komutanım. Ben gerçekten buradayım. "

Elimdeki poşetleri kaldırıp "Sizi iyileştirmeye geldim." dedim.

"İyiyim ben. Git evine."

"Bu saatten sonra iyi olduğunuza beni inandıramazsınız."

İzin istemeden yanındaki boşluktan içeriye girdim. Bir şey demeden odasına doğru yürüdü. Ben de kapıyı kapatıp ayakkabılarımı çıkardım. Mutfağa geçmeden önce odasının kapısından Yağız Komutana baktım. Yorganın altına girmiş uyuduğunu görünce mutfağa geçtim.

Poşetleri boşaltıp çorbayı yapmaya başladım. Mercimekleri yıkayıp tencerenin içine attım ve biraz kavurduktan sonra su ekledim.

Yıllardır tek yaşadığım için yemek yapmak çok sorun olmuyordu. Güzelde yapardım. Yağız Komutan beğenir miydi, orasını bilmiyorum işte.

Çorba pişerken bir yandan da ortalığı topluyordum. Anladığım kadarıyla titiz biriydi. Dağınık bırakırsam ona da diyecek bir şey bulurdu illaki.

Pişen çorbayı kaseye koydum. Birazda limon sıktıktan sonra tepsiye koydum ve Yağız Komutanın odasına geçtim.

"Komutanım."

Komodine tepsiyi koyduktan sonra oturmak için bir şey aradım odada. Bulamayınca yatağın boş kısmına oturdum.

"Çorbayı içip ilaçları içtikten sonra uyumaya devam edebilirsiniz."

Beni umursamadan yorganı daha çok çekmişti üstüne.

"Hadi ama."

Yorganı açmak için uğraştığımda benimle çocuk gibi inatlaşmaya başlamıştı.

"Bakın hastasınız. Sinirlenmek istemiyorum. Ama şansınız çok zorluyorsunuz."

Sonunda pes edip rahat bırakmıştı yorganı. Yastığını dikleştirerek sırtını yatağın başlığına yasladı. Komutan kalkınca tepsiyi kucağıma aldıktan sonra çorbadan bir kaşık aldım ve ona uzattım.

"Çocuk değilim. "

"Buradan öyle durmuyor."

Israr etmeden ağzını açtığında kaşığı ağzına götürdüm ve çorbayı içirdim.

İyileştiği ilk an bana bunların hesabını soracağını adım kadar iyi biliyordum ama şu an önemli olan onun iyileşmesiydi.

Çorba bittikten sonra tepsiyi mutfağa bıraktım . İlaçlarla ve suyla geri odasına geldiğimde gözleri kapalıydı. Suyu ve ilaçları komodine bıraktıktan sonra elimin tersini anlına koydum.

"Komutanım yanıyorsunuz."

"Evet, biliyorum."

Gülümseyerek söylediği şeyi dinlemeden yorganı açtım.

"Üşüyorum bıraksana ya."

"Soğuk duş almanız lazım."

Omuzlarını silktiğinde sabır dilenircesine yukarıya baktım. Yirmi sekiz yaşındaki adam olmuştu üç yaşındaki çocuk.

Kolumu sırtında getirerek onu yatakta oturur pozisyona getirdim. Pijamasının eteklerinden tutup üstümden çıkardım. Kolunu omzuma attırarak yataktan kaldırdım ve odasındaki banyoya götürdüm.

Duşa kabine girdikten sonra soğuk suyu açtım. Yağız Komutanı kendimden uzaklaştırıp suyun altına soktum. Tenine değen soğuk suyla irkilip bana doğru geldi.

"Çok soğuk."

"Böyle olmayacak."

Tekrar belinden tutarak onunla beraber suyu altına girdim. İstemsizce yüzüne baktım. Saçları ıslandığından dolayı anlına yapmıştı. Yanakları hâlâ kızarıktı ve dudakları soğuk suyun etkisiyle titriyordu.

Hani kısa bir an kalbim teklemişti ya. Şimdi ona kısa bir an nefes almayı unutmayı da ekliyorum. Ciğerlerim nefes alma yeteneğini unutmuş olsa da kalbim sanki varlığının yeni farkına varıyordu.

"Üşüyorum."

Yağız Komutan kafasını göğsüme koyduğunda transtan çıkmış gibi oldum ve suyu kapattım. Duşa kabinden çıktıktan sonra yanda duran havluyu aldım ve Yağız Komutanın etrafına sardım.

Odasına geçtiğimizde nu yatağa oturttum. Yatak ıslanmıştı ama yapacak bir şeyim yoktu. Kıyafet almak için dolabını açtım ve ilk gördüğüm eşofmanı aldım. Yanda duran boxerlardan da bir tane aldım.

Geri Yağız Komutanın yanına gittim ve havlunun bir kısmı ile saçlarını kurulamaya başladım.

"Neden gelmedin?"

Sorduğu soruyla kısa bir an yüzüne baktım.

"Nereye?"

"Yemeğe. Bana kızdığın için mi gelmedin? Ya da benden hoşlanmadığın için mi?"

Dediği şeyle o görmede gülümsedim. Dizlerimi kırıp tam önüne oturdum ve gözlerine baktım.

"Sizden hoşlanmıyor olsam şu an burada ne işim var?"

Bir şey demeden sadece omuzlarını silkmişti.

Eşofmanını çıkarmak için elimi beline attığında bileğimden tuttu.

"Ben hallederim."

Kafamı sallayıp ayağa kalktım.

"Sende dolaptan kıyafet al giy. Islak ıslak dolanma."

Beş dakika önceki halinden eser kalmamış gibi konuşmasına şaşırsam da bir şey demeden dolaptan bir şeyler aldım ve giyinme için banyoya girdim.

Giyindiğimde biraz bekledikten sonra geri odaya girdim. Yağız Komutan üstünü değiştirmiş, yatağa girmişti. Gözleri kapalı gibiydi.

Ona yaklaşıp elimin tersini anlına koydum.

"Ateşiniz düşmüş."

Yandaki ilaçtan bir tane alarak ona uzattım.

"İlacı içmeniz gerekiyor komutanım."

Bir şey demeden yavaşça gözlerini açıp doğruldu. İlacı elimden aldı. Ağzına koyduktan sonra suyu da alarak içti ve geri yattı. Üstünü tam olmayacak şekilde örttüm. Yatağın ortasına kaydığı için yanında bir boşluk oluşmuştu.

Boşluğa oturup sırtımı yatağa yasladım. Bacaklarımı da üst üste koyarak yatağa uzattım.

Kafamı Yağız Komutana çevirip uyuyan halini izledim. Rengi biraz daha düzelmişti. Kendine geliyordu.

Sebepsiz bir şekilde derin bir iç çektim. Ve aklıma gelen görüntülerle onu izlemeye devam ettim.

En hızlı yazdığım ve en içime sinen bölüm oldu valla.

 

 

Bir dahaki bölümde görüşmek üzerw minik kaplumbağalarım🤍🐢

Bölüm : 29.09.2024 16:16 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...