Tarihte yolculuk

"Gerçeklik Büküldüğünde..." Bu bir başlangıç değil. Belki de bir sonun sessiz yankısı. Bildiğiniz dünya yerinde duruyor gibi görünse de bazıları için çoktan çözülmeye başladı. Gölgeler sadece karanlıktan ibaret değil; bazıları iz bırakıyor, bazıları ise geri dönüyor. Bir grup genç, sıradan hayatların içinde sıradışı bir gerçeğe adım atıyor. Kimileri geçmişiyle, kimileri geleceğiyle yüzleşiyor. Onları bir araya getiren şey tesadüf değil, kader hiç değil—belki de bir çatlaktan sızan bilinmeyenin ta kendisi. Bilim kurgu ile fantastik öğelerin iç içe geçtiği bu hikâye; zaman, kimlik, dostluk ve inanç üzerine kurulu. Ve her şeyin merkezinde bir soru var: Eğer gerçeklik değiştirilebiliyorsa, kim gerçekten kim?

Yıl 1093. Karanlık, dağların ardından sızan bir zehir gibi ülkeye yayılmaktadır. Krallığın kuzeyinde, dağların gölgesinde yükselen Arvedon Dükalığı, taht kavgaları, ihanetler ve kadim sırlarla sarsılmak üzeredir. Genç bir asilzade olan Alaric, babasının esrarengiz ölümünden sonra miras aldığı kaleyi ve unvanı korumak zorundadır. Ancak ona miras kalan yalnızca taş duvarlar değil... geçmişin gömülü lanetleri ve eski kan yemini de uyanmak üzeredir.

Karanlıkta yalnız kalan biri ışığını kendi içinde aramak zorundadır

Bir gün Juana, Muffinin Zoruyla "Hayatta Kal" Diye Bir Yarısmaya Katılır Ve Olanlar Olur...

Kim olduğunu bile bilmeyen Pera bir gün yaşadığı dünyaya bile ait olmadığını öğrenir. Kurtarması gereken bir krallık olduğunu ve herkesin son umudunun olduğunu bilmek omuzlarına büyük bir yük bindirir. Cehennem Kralı`nı devirmek için çıktığı bu yolda destekçisi hiç kimsenin güvenmediği Cehennem Prensi`dir.

Serapis`in kanatları vardı, ama uçup gidemedi. Elaris ona bir beden verdi, ama ruhunu kabul etmedi. Solaria Lumis, Seraphis evreninin en parlak ışıklarından biriydi. Ta ki işlediği suç, onu sonsuz yalnızlığa mahkûm edene kadar… Elarise sürgün edildi. İnsanlar arasında görünmez bir gölge gibi dolaşıyor. Ne sesi duyuluyor, ne de varlığı hissediliyor. Ne Seraphise ait, ne de Elarise… O artık İpek Derin adıyla bu diyarda yaşamaya mahkûm. Ama kader, onu unutmamıştı. Çünkü bir kişi onu gördü. Kuzey Karaca. Onun gözleri, görünmeyeni gördü. Bütün Elaris İpek’i unuturken, Kuzey ona baktı ve onu gerçekten gördü. Bu nasıl mümkündü? Onun gibi sıradan biri, Seraphisin düşmüş meleğini nasıl fark edebilirdi? Bu bir tesadüf müydü, yoksa kaderin çok önceden yazdığı bir hikâyenin ilk satırları mıydı? Solarya’nın geçmişi sırrını korurken, Kuzey’in unuttuğu bir şey vardı. Ve bazı hatıralar, bir kez uyandığında asla sessiz kalmaz. Bir melek sürgün edildi. Bir adam onu gördü. Ve şimdi, mühürlenmiş bir kader uyanıyor. Bazı sürgünler ebedidir. Ve bazı karşılaşmalar, asla sadece bir tesadüf değildir.

bir kitaptır okumanızı tavsiye ederim.

Arkadaşına pijama partisine giden Lidya annesine haber verir ve evden çıkar.Gözüne bir haber ilişir."SALGIN BAŞLADI" arkadaşlarıyla zombilerden kaçarken,zombilerden kaçan bir guruba rastlar... İkinci yazar--->@mervelerdeyim_anne (Gerçek hayattan uyarlanmıştır)

mısra mecburi hizmete yeni atanmış bir doktor. hem mesleğinin zorluklarıyla uğraşırken bir yandan da iki erkek arasında karar vermesi gerekiyor. Yer yer hikayenin akışına uygun bölümler bulunmaktadır.

İki yaralı kalp iki kötü kader onları bir araya getiren acıları birbirlerine merhemmi olacaklar yoksa yaralarınımı kanatacaklar zaman gösterecek @mars_prensesi.777 ona çok teşekkür ederim kitap kapağında yardımcı olduğu için

Her yıldızın bir hikayesi vardır. Bazıları karanlığın içinde kaybolur, bazıları ise parlayarak yeni bir destan başlatır. Elyndor, yıldızların fısıltıları ve kristallerin ışığında doğmuş büyülü bir dünyadır. Ancak bu huzur dolu diyar, karanlık gölgelerin tehdidi altındadır ve kaderini belirleyecek bir maceranın başlangıcındadır. Parlayan Kalp Kristal Ağacı’nın ruhani yansıması olan Aurora, hem bir rehber hem de halkının umududur. Onun saf ışığı ve Luminal (Nevari) diline olan hâkimiyeti, Elyndor’un en güçlü silahıdır. Ancak hiçbir ışık, gölgesiz var olamaz. Aurora ve sıradan bir köylü olan Corvin’in yolları, karanlığın hükmü altındaki gölge kralı Zelenar’ı alt etmek için kesişir. Cesaret, sevgi ve fedakârlıkla dolu bu yolculuk, sadece Elyndor halkını değil, okuyucuları da derinden etkileyecek bir keşfe dönüşüyor. Elyndor’un derinliklerinde bir sır yatıyor: Yıldızların melodisi ve Parlayan Kalp’in büyüsü arasında saklı bir güç. Her adımda daha büyük bir sınav ve daha derin bir bağ onları bekliyor. Elyndor Güncesi: Işığın Fısıltıları, insan ruhunun ışık ve gölge arasındaki mücadelesini büyüleyici bir şekilde işler. Eğer fantastik dünyaların derinliklerine dalmak, efsanevi karakterlerle birlikte nefes kesici bir maceraya atılmak istiyorsanız, bu roman size göre. Syrvatha Elyndor, Lustra Auriel - Elyndor’un kutsal kalbi adına, ışık ve sevgi üzerine olsun. Not: Merhaba sevgili okur yada maceracı... Bu büyülü yolculuk için hazırladığım ve paylaştığım Fantastik Kitap Tasla`ğını durdurdum yinede bunu kaldırmak istemedim. Yolculuğumuza farklı bir atmosfer de ve farklı bir hikayeyle devam ediyoruz, Korku Edebiyatının kapılarını açtığımız yeni kitabımızda yeniden birlikteyiz. Teşekkür 🖤

"Hiçlik yükseldiğinde, gerçeklik parçalanır." Yıllar önce, Herrius gezegeninde abyss açıldı. Yaratıklar karanlıktan geldi, mana ise insanları değiştirdi. Kael, geçmişinden kaçarken bir şehrin kapısında durur. Ancak içeride onu bekleyen şey, sadece güvenlik değildir. Gölgelerden gelen altın maskeli bir figür sessizce gölgelerde dolaşır... Ve her şeyin sorusu hâlâ cevapsızdır: "İlkel olan" kim ve nereden geldi?

“Seninle bir derdim yok. Sana zarar vermeyeceğim. Hatta çıkarın olacak bir anlaşma bu, alacağın da olacak elbet.” Kafam kazan gibi olmuştu. Ustam tarafından verilen bir görevdeydim, görevi yaptım, görev tuzak çıktı ve tuzağı da kura kura bu eleman mı kurmuştu yani?! Daha sıradan biri gelemez miydi? Hem ustam da anlaşılan bu işin içinde bir yerdeydi. Aptal moruk, umarım elime geçmezdi. “Anlaştık. “ dedim hiç düşünmeden. Sanki başka bir çarem vardı. Yenilgi, diye düşündüm. Böyle bir şey mi?

...Sadece Askerler.

Büşra bulmak istediği kitabı bulmak için Yolculuğa atılıyor...

"Kırık Mühürler ve Kayıp Işık" Unutulmuş bir dünyanın küllerinden doğan karanlıkta, mühürler birer birer çözülürken umut da sessizce yitip gider. Konuşmayan bir kız, kayıplara karışmış bir kadın, yüzü yaralarla örülü bir büyücü… Ve hepsi, geçmişin gölgesinde saklı bir gerçeğe doğru sürüklenir. Çünkü hakikat, yalnızca ışığın sönmeye cesaret ettiği yerde bekler. Bu yolculukta en derin yaralar, gözle görünmeyenlerdir.

Asilesini katleden krallığın sonunu getirmeye ant içmiş bir suikastçı, Ve o krallığın lanetli olarak anılan karanlık veliaht prensi.

Eylül 28 yaşında bir kişidir hayatın monotonluğu ve yanlızlık onu derin bir depresyona sokmuştur. Ve intihar etmeye kalkışır ama bunu yaptığı gibi kendini birden 18 yaşında ki halinde bulur bunu fırsata çevirip kaybettiği ailesini geri hayata döndürmeye çalışır. Ama bilmediği bir şey vardı. Geçmişi değiştirmek gelecekte ne gibi sorunlara yol açacaktı. "Bir insan bir insana iki kere aşık olurmuydu ki, ben olmuştum, aynı yerde ,aynı zamanda kalbim bir kez daha ona çarpmıştı; sanki zaman yeniden başlıyordu, her şey ilk kezmiş gibi."

Kumsal ve korayın yalan olan askı

Drakulanın Sarımsak üreticileri ile imtihanı

Hersey 2 kizin gece gezmek icin disari cikmalari ile basladi. Yuruyerek, bisikletle, otobusle veya arabayla gezmek yerine motoru sectiler. Cunku aralarindan biri motorcuydu. Bu guzel miydi yada tam tersine lanetli bir yetenek miydi?... KADRO:Eda, Ada, Hilmi, Kerem, Anne (isimsiz), Baba (isimsiz) ve Ali KADRO TANITIMI: Eda motorcu kiz, serseri biridir. Erkeklerden nefret eder, basrol. Ada edanin en yakin arkadasi. Akli basi yerinde. Erkeklerden nefret eder, basrol. Hilmi yuruyen serseri. Bu kadar serseri olmasina ramen isinde basarili, basrol. Kerem hilminin en yakin arkadasi serseri ama aklida yerinde degisik biri, ana karakter. Anne, baba ve ali nps YASLAR: Eda:19 Ada:19 Hilmi:20 Kerem:21 Anne:49 Baba:54 Ali:10

genç bir kızın kasvetli dünyasından peri masalına atlaması mümkün mü

𓆩𓆪 The Velvet Reign, yaldızlı sarayların ardında unutulmuş bir gölgenin yeniden yükselişini anlatıyor.

Gücün seni seçecek. Ya da seni yok edecek. Zelasha sıradan bir hayat yaşadığını sanıyordu. Ta ki ay ışığı altında denizden çıkan gümüş pullu bir kız, ormanın derinliklerinden gelen ulumalar, karanlıktan inen altın gözlü bir vampir, yıldız ışığında yürüyen bir Gölge Avcısı ve rüyalarında fısıldayan bir periyle karşılaşana kadar. Altı tür. Bir kehanet. Ve tek bir kız: Hepsini birleştirebilecek ya da hepsini yok edebilecek olan. Zelasha’nın damarlarında denizlerin melodisi, kadim büyülerin gücü, gecenin karanlığı, ayın kudreti, gölgelerin savaş ruhu ve doğanın parlayan büyüsü akıyor. Ama bu güç yalnızca bir armağan değil. Bu güç, eski bir lanetin yeniden doğuşu. Kalbindeki yasak aşk, kaderi değiştirebilir — ya da her şeyi yok edebilir. Aşk mı? Güç mü? Yoksa her şeyin ötesinde, yazılmış ama silinmemiş bir kader mi? “Elementlerin Kızı”, doğaüstü varlıkların, yasak aşkların ve kadim sırların iç içe geçtiği, unutulmaz bir fantastik serüvenin ilk adımı.