Elay Çiçek Soykan ... Karıştığı kavgalar ve durmak bilmeyen çenesiyle herkesi hayattan bezdirmekten zevk alan , ailesindeki tek çocuk olmanın özgürlüğünü sonuna kadar kullanan 16 yaşındaki bir kız . Biranda üvey olduğunu öğrenirse ? Yıllar sonra öğrendiği ailesine ısınabilir miydi ? Peki Karahan ailesi ... Yıllar sonra aralarına giren bir yabancıya ne kadar alışabilirdi ?

Hukuk fakültesinde herkes Aras’ın adını bilir. Soğuk bakışları, keskin sözleri ve kimseye tahammülü olmayan tavrı yüzünden değil sadece… Kimse onun duvarlarının ardında ne olduğunu bilmediği için. Beste, o duvarlara çarpmaya en hazır olmayan kişiydi. Sessizdi, kendine yeten bir dünyası vardı; incinmişti ama belli etmiyordu. Ona göre insanların kalbine uzanan yol, çoğu zaman bir çatlak kadar dardı ve tehlikeliydi. Ta ki Aras’la aynı masaya, aynı tartışmaya, aynı savaşa düşene kadar. Onlar birbirinin zıddıydı. Biri ateş, biri buz değildi; ikisi de ateşti—ama farklı yerlerden yanmış. Kelimeler savaşa dönüştü, bakışlar tutuştu, nefret sınırı tehlikeli biçimde inceldi. Ve her adımda bir şey oldu: Aras’ın duvarlarında bir çatlak belirdi. Beste’nin sakladığı yaralardan ışık sızdı. Ve nefret… çok başka bir şeye dönüştü. Kimse fark etmedi. İkisi hariç. Çatışmanın içinden geçen bir bağ oluşuyordu. Sessiz, karanlık, kaçınılmaz. Bu hikâye, iki sert insanın birbirinin en kırılgan yerini bulmasının— ve o çatlaklardan içeri sızmasının hikâyesi.

Mahalle tadında çok tatlı bir aşk hikayesi~

Merhaba bu benim ilk denemem umrım beğenilir eğer beğenilirse devamı gelecek

Soğuk patron sıcak yürek. Para ile Ela’nın şehvetli aşkını okumak isterseniz buraya bekleniyorsunuz.

.. dgwgsjgwyıgwyu

Babasının kumar borcu yüzünden kaçırılan bahar, mafyanın elinden kurtulmak için herşeyi yapar. Babasının üç ay sonra borcunu ödeyip kendisini kurtaracağını sanar. Ölmeyi bile göze alan baharın hikayesini okuyacağız. Bakalım babası gerçekten de kızını üç ay içinde kurtarabilecek mi? Destek olursanız beni çok mutlu edersiniz

Tam herşey bitti derken o çıkıp geldi. Bir adı yoktu yada bir fotoğrafı, ama beni yeniden aşka inandırdı. Ablasının düğününde sevgilisinin onu aldattığını öğrenen kız aşka olan inancını kaybeder. Aradan bir süre geçtikten sonra telefonuna gelen mesaj herşeyi değiştirir. Görmediği birine aşık olur ve bu kişi karşı komşusu olan eniştesinin arkadaşı çıkar.

Alin ve Ferda hastanede karışmıştır Ali’nin ailesi onu da yanlarına almak ister ama Alin kabul etmez . Alin’in gerçek yüzü ortaya çıkması ile kendinlerime ne kadar çok benzediklerini anlayan aile . Alini almak için türlü yolara baş vurur

Bu kitabı yayınlamayı pek düşünmüyorum

İtalya`ya seyahat eden ve başka ülkeye gittikleri için kendi isimlerini kullanmayan iki kadının İtalyan mafyasının hayatının merkezi olması kaçınılmazdır

Nrödkddjd djdjdkdmx xjkddk dnxmdkx dkxmdkdm

Her şey bir rüya ile başladı. On tane genç nasıl aynı rüyayı görüp bu rüya sayesinde birbirlerine bağlanıp kendilerini bir belanın ortasında bulabilirler?!! Sende bizimle bu lanetten kurtulmak ister misin?

Doğru aşkı bulmak o duyguyu keşfeden bir kız ve yıllardır sevdiği adam

Ekin yeni okulunda yeni arkadaşlar edinir. Koridor`da gezerken Alptuğ ile karşılaşır ve içten içe onu beğenir.

Güneş lise son sınıfa giden ailesi zengin bir öğrencidir.Aynı zamanda özel okulda okuyan Güneş`e bir gün anonim bir mesaj gelir ; 0507 *** ** ** : Bu karanlık adamın bir Güneş`e ihtiyacı var, varlığınla içimi ısıtıp Güneş`im olur musun?

O gitti ve ben kaldım. O benim arkamdaydı, her zaman. Ben onun ardında kaldım, sonsuza kadar.

Bir sevdanın meyvesi olsanız bile yasak aşktan doğmuşsanız size ceza doğduğunuz anda kesilir ama ben o cezanın kesilmesine izin verir miyim önemli olan o veya verirler mi ... Argo ve küfür vardır Her şey hayal ürünüdür

imkansız bir aşkın hikayesi

İki varlıklı ailenin çocukları anonim olarak konuşmaya başlarlar. Rus mafya ailesinin tek vârisi, boksör Andros. Ailesini kaybetmiş, camiada güzelliği, yetenekleri ile bilinen model Yağmur. Yağmur evine gelen bir mektup sonrası Adros ile aynı okula gider ama birbirlerini tanımazlar. Aralarında farklı bir çekim oluşur, hiç bir zaman anlaşamazlar. Günlerin geçmesiyle yakınlaşan Andros ve Yağmur, eskilerin ortaya çıktığını fark eder. Evine gelen mektupların söylediğini yapan Yağmur aslında büyük bir yalanın içinde olduğunu fark eder. Bu yalanı anlamaya çalışan Yağmur`a eşlik edecek misin?

Hshdjsjsjsjesjjsjabsmsmansnsma snamsnwjabshjws. Dnejsnnsnr

Hayat neydi? Mutluluk, huzur, hüzün, gülümsemek, neşeyle kahkaha atmak, hıçkıra hıçkıra ağlamak, kahkahalarla gülmek, heyecanlanmak.Canının bir şeye,bir çok şeye sıkılması, sinirlenmek,heyecanla beklemek, özlemek... Peki ne oldu bütün bu duygulara?

Hayat her zaman yüzümüze gülmez; bizde yaralar bırakır, izler bırakır, kırgınlıklar ve kızgınlıklar da bırakır. Şayet birisi hangisi en çok sensin, dese, en çok kırgın ve kızgın derdim. Belki ikisini birden deme şansımız yoktu ama benim de en çok beni yaralayan duyguyu seçebilecek ne gücüm ne de cesaretim vardı. Kartal Savaş Alacakan, girdiği tüm işlerde en iyisi için oynayan, ölümü dahi başarı için göze alan başarılı bir yarış pilotudur. Hayat, Savaş için pek de iç açıcı geçmemiştir. Tüm bunların üstüne, gece oynanan bir yarışta ölen kişiden sorumlu tutulan Alacakan için yaşamak, her saniye azap gibi gelir. Şehirde katil olarak anılan Alacakan, mesleğini bir bakımdan hayatını kaybeden konuma gelir. Yaşamak fazla lüks, ölüm ise kendindisine gördüğü bir haktır. Ta ki birisi daha onu fark edip elini tutana dek. Ateşe bazen atılmaz da, kendisi yürür insan. Savaş ve benim için de durum böyleydi; ben ateşe yürümüştüm, onu kurtarmak için istemediğim şeyler yapmış, bana yapılanlara da göz yummuştum. Çünkü kimsesi olmayan bir insan, kimsesi olan bir insana ölümüne inanıyordu. Ben de inanmıştım. "Bana söz ver ki sana gerçekten gülebileyim. Bana öyle bir söz ver ki sana hep gözüm kapalı güvenebileyim." Bakışlarını yüzüme kaldırdı; mavileri öyle dipsiz bucaksız bakıyordu ki içlerinde boğulacağım sandım. Öyle acıydı ki yüzündeki ifade, bir an—sadece bir an—için onu sarabileceğimi sandım. Yaralarına dokunabilir, acısına ortak olabilir, onu sevebilirim sandım. Ben zaten hep sanırdım. Sanrılar gördüğüm gibi. "Söz," dedi net bir sesle. "Bir iddiaya girelim seninle hatta." Bana doğru bir adım attı, ben ise bir adım geri çekildim. Gülümsedi, yine ve yine; ama içinde çok acı, çok kırgınlık vardı. Dudakları aralandı, adımı söyleyecek gibi oldu ya da ben yanıldım; fakat hemen heyecanlanmıştım. "Eğer bir gün sen dans ederken sana eşlik edersem ve seni öpersem, bil ki sana gerçekten âşık olmuşumdur." Durdu, mavilerinin üzerine birkaç saniye kirpiklerini örttü. "Kabul mü?" Başımı salladım. "Kabul, peki ya ben kaybedersem ne yapacağım?" Ben zaten çoktan kaybetmiştim. "Bilmiyorum," dedi, ilk defa gözlerini benden kaçırırken. "Onu da sen bul, seni de mi ben bileyim?" Kaşlarımı çattım. Ben ne yapabilirdim ki? Biraz düşündüm ne yapacağımı, sonra ise buldum. "Buldum." "Nedir?" "Sana âşık olursam…" Yutkundum. Baştan kaybettiğim bir savaşın içindeydim ve mağlup gelmiştim. "Seni gerçek Talya ile tanıştıracağım. Yaralarına dokunmayan Talya ile değil, yaralarını kendi elleriyle saran Talya ile tanışacaksın. Boynundaki dövmeden, gözünün altındaki emareden kaçmayan bir Talya seni saracak. Rol oynamayacağım Savaş; ben o zaman gerçekten senin olacağım. Maskem düşecek; bir tek ben kalacağım. O Talya, seninle ölümüne dans edecek Savaş. Arkanda duracak, her şeyine."

“ Bazı kehanetler geçmişi değil geleceğide yakar….🖤”

o gün sadece lise hayatımın ilk günüydü...