kendi yaramı sarmasını öğrenmiştim zaten. kimseye ihtiyacım yoktu. kendi kendime yeterdim. ilk yaram değildi ve biliyordum ki son da olmayacaktı. Deniz`dim ben. sadece Deniz.
yetim, öksüz Deniz. kimsesi olmayan Deniz idim.
soy adım bile benim değildi. ölmeyi bile becerememiş beceriksiz Deniz`dim. keşke ölseydim, keşke yok olsaydım...🥀🥹
Babası Azarbaycanlı, annesi Türk ve ilk okul öğretmeni olan Şimal, aniden ülkesinde, babasının topraklarında Ermenilerin Karabağ`ı geri alma çabaları için açmış oldukları iç savaş çekilmez bir hal almaya başlamıştı.
Genç kız korkunun en dibini yaşarken, aşkın da en doruk noktasına yükselmişti.
Azarbaycan ordusuna destek amaçlı gönderilen Türk ordularından, bir timin başında yer alan Üsteğmen Akif Emir Türkoğlu ile henüz epey tanışmış değildi.
Ona her baktığında kalbi hızlandı, bakışları büyüdü ve ellerinin içi terledi.
İşte bu onun aşkı, hayatı ve kaderi...
Yeni bir kurguya hoş geldiniz!!!!
Yıllar sonra tekrar kavuşan iki ruh.
Ölümle oyun oynayan bir adam!
Meraklı olan bir kadın!
"Beni sevebilecek misin?"
"Sevdim, Seveceğim," Elini tutunca başını kaldırdı "Ölüm de girse araya seveceğim
Karanlık sokakta dolaşıyordum. Aslında dolaşıyorduk üzerimdeki kısa kırmızı elbise ve dalgalı kahverengi tonlarındaki saçlarım ile gecenin ikisinde dolaşıyordum. Bardan çıkmıştık hayattan bıkmıştım şuan bunu anlıyordum elimdeki topuklular ile ortalıkta geziyordum.
Yanımda Hazal ve defne var onlar benim yakın arkadaşlarım.
En son bıktım ve bir banka oturdum. Kızlarda yanıma oturdu düğün kalçam ile zaten kısa olan elbisem dahada kısalmıştı ama hafif çakırkeyif olduğumuzdan anlayamıyorduk olanları. Taksi çağırdım telefonumdan ve 50 dakikaya burada olacağını söyledi ben şuan oturduğumuz yerin bir park olduğunu fark ettim ve bankdan kalkıp salıncaklardan birine oturdum hafif hafif sallanmaya başladım zaten gıcıcdayan salıncak benim yavaşlığım ile ortamda ürkütücü bir hal aldı.
Ben yavaş yavaş ayılıyordum. Ama hala oturuyordum kalkmak istemiyordum.
İlerden gelen farlar ile gözlerimi kırptım çünkü açtığı farlar yüzünden gözlerime çok fazla ışık geliyordu elim ile gözlerimin önünü kapattım.
Bu aralar canım çok sıkkındı. Daha ne olabilir ki diyordum daha kötüsü oluyordu.
Arabanın farları gözlerimi kötü yapmıştı.
Taksi durduğu zaman kalktım kızlarda bank`tan kalmıştı. Taksiye doğru adımladım.
Taksinin yanına geldiğimizde ön koltuğa oturmuştum kızlar arkatarafa oturmuştu.
Taksiye girmemizle taksiciye telefonumdan konumu gösterdim konuşmaya takatim yoktu. Konumu görmesi ile yola koyuldu ilerlerken bir anda direksyonu sağa kırdı ben daha ne olduğunu anlayamadan arabanın içi sis ile doldu göz gözü görmüyordu.
Ne olduğunu anlamaya çalışırken gözlerim kaymaya başladı bilincin kapanıyordu. Göz kapaklarım bana meydan okumaya başladı benden izinsis kapanıyordu kapandı ama bilincin açıktı o da bana meydan okumaya başladı. Ben giderken kapı açıldı son duyduğum ses "kızları alın. Şöförü öldü
12 yaşında Üvey babası tarafından tecavüze uğramış ve bu tecavüz sonucu doğum yapan küçük bir kızın hikâyesi anlatılıyor...
Bu küçük kız büyüyerek büyük bir kadın olmuştu. Askerdi de.. zorlukları başarmış. Ama hala içindeki o buruk aşkı bir köşede saklamıştı.
Çünkü Manolya kalp kırıklıklarını asla unutmazdı.
Kelebek Ölmek İster mi?
Kelebek yaşarken bile ölür mü?
Doğduğumda bir koza`nın içindeydim,büyümeyen bir kelebektim. Hayata merhaba diyen ama bu hayatta olacakları bilmeyip, hayatın acı olduğunu öğrenen kelebek.
Ben İlay Gökçe Akkara Çocukluğumun kelebeklerinin uçup gittiği,içimdeki kelebeğin ölmek istediği o küçük kız İlay Gökçe.
O herkesin yarasını iyileştirip kendi yarasını kanatan ve iyileştiremeyen Doktor İlay Gökçe Akkara...
T A M A M L A N D I ✓
Siz: sırf trip atmak için insan numarasını değiştirir mi lan salak.
0547: kimsiniz?
Siz: bak oraya gelirsem sikerim seni cacık.
0547: Ne?
Siz: siktir sen Mert değilsin.
Siz: ona böyle dediğim de hep neyle derdi.
annesinin yıllar önce sırf tecavüze uğramamak için öldürdüğü mafyanın oğlu intikam için gelir.
yer altında tanınan çığlık.
yer altının soğuk ölümüne Savaş açarsa nolur?
iki mafya, iki kaybediş, iki intikam duygusu.
bu onların sonu mu olacak yoksa başlangıcı Mı?
Aşka inancı olmayan kız onu kendinden çok seven çocukla tanışır...
Ruh ve beden buluşmuştu.
Gökyüzü o gün daha çok yıldıza kucak açmıştı. Asel parlayan yıldızlar içinde görmüştü bedenini.
Yavuz hiç beklemediği bir anda onu bulmuştu. Her bakışı tutku ve özlemin habercisi olan bir ruh için "beni büyüledin" sözcükleri dudaklarından dökülüyordu.
Ruh beklemek denen serinin anlamsız olduğuna inanıyor beden bunu tersine çevirmek için ona geliyordu...
Aşkın daha ne olduğunu bilmeden tutulur insan. Bazense sevdiği kişinin ismini bilmeden. Bizim isimsizlerimiz tam olarak öyleydi.
👽
Merhabalar. Yeni bir proje ile karşınızdayım! İnşallah beğenirsiniz. Eğer diğer kitabımı bilmiyorsanız "ATEŞ" Belki onu da sevebilirsiniz.
Karanlık olmazsa aydınlık olmazdı aydınlık olmazsa karanlık olmazdı.
Karanlığı kardeşleri için aydınlık yapan bir abi vardı.Maalesef ki kardeşinin karanlıkta boğuldunun farkında bile değildi.büyük bir yıkım geliyordu bütün bağları zedeliycek bir yıkım.bütün taşları yıkacak her yeri karanlığa boyayacak bir yıkım.fakat her gecenin sonunda gün doğumu vardı.
23 Eylül saat 11.41... Askeriyedeki en gizemli sır; gizli bir suikastçı. Suikastçının peşinde olan bir dedektif...Kardelen alaf. Askeriyenin içerisinde bir polisiye....
Babam annemin öldüğünü söylediği zaman eklediği birkaç kelimenin ne anlama geldiğini hiç anlayamamıştım. "Annenin ölümüne ağlamadığın gibi ne ben öldüğümde mezarıma gelecek nede tek bir gözyaşı dökeceksin sana ilk vasiyetim budur." İşte ben o günden sonra hep olayların üzerini kapattım, bu yüzden ben bir alaf`ım...
Herkesin hayatında `` BEKLENEN `` biri mutlaka vardır. Koruyup kollayacak, her koşulda desteğini esirgemeyecek, hayatını baştan aşağıya değiştirecek biri. Öyle bir anda karşına çıkacak ki ne olup bittiğini anlamayacaksın...
Piyade Komando Yüzbaşı Berkin ALTAY ile Uzman Psikolog Miray DEMİREL`in Doktor - Hasta ilişkisinden kaçınılmaz bir aşka dönüşen bu hikayenin sonu onları derin bir çıkmazın içine sokacaktır...
Mavin gökyüzüm, kızılım albayrağım olsun!
Sıcacık bir adam. Soğuk bir tende yaşar mıydı? Ateş, buza aşık olur muydu? Olmuştu. Yıllar öncesinden bir tutkuydu bu. Mesafeler girsede araya, bileklerinde ki kırmızı ip hiç kopmadı. Unutulsada anılar, kalbin bir köşesinde kaldı hep gülümsemeler. Şimdi ise mesafe yine sıfırlandı. Adam, kadını kendi yanına getirdi. Ateş, buzu eritir miydi? Yoksa amansız buz, ateşi de yok eder miydi?
Kırmızı bir kurdele ile birbirine bağlanan iki kalp. Birisi buz, diğeri ateş. Kimin yelleri daha sert esecek, kimin kalbinin ateşi daha da harlanacak?