Gerçek ailem kurgusudur! 5 yaşında öz bildiği anne ve babasını kaybettikten sonra yetimhaneye verilmiş 16 yaşında gerçek ailesinin Diyarbakır’da en zengin mafya ailesinde olduğunu öğrenir. Deflin Ala Gökçelik..

Ailemin intikamını almak için erkek kılığına girip, mafyaların arasına sızdım. En fazla ne olabilirdi ki? "En başından beri kadın olduğunu biliyordum..."

••• Düğün gününde yaşanan ihanetin ardındaki gerçek, kimsenin tahmin edemeyeceği kadar derinlere uzanıyor. Kadın intikam için adım attıkça, hem düşmanlarının hem de en yakınındakilerin aslında kim olduğunu sorgulamaya başlıyor. •••

Hayatımız boyunca sürekli ismi anılan güçlü kadınlar vardı. Dile asla güçlü kadın olarak gelmez, öyle telaffuz edilmezdi ancak anlatılanlar, hakkındaki söylenenler hissettirirdi bize. Belki de onlara hitap edebilme için iki kelime yeterdi. Güçlü kadın... Mesela zirve sadece Fatma ŞAHİN`e, Ümit BOYNER`e, Aslı ÇAKIR ALPTEKİN`e, Sezen AKSU`ya, Nazlı ILICAK`a mı aitti? Evini toparlayan bir kadın da güçlü değil miydi? Veya içindeki acılarını layıkıyla taşıyabilen? Düştüğü yerden kalkabilen veyahut orada öylece oturup acısının geçmesini bekleyen de güçlü kadın tabirine uymaz mıydı? Belki de o tabirlerin arasına sıkışıp kalmış kelimelerden firar edip özgürlüğüne kavuşabilecek onlarca güçlü kadın vardı. Güçlü kadın olabilmek, kendini görebilmekti belki de...Yorgun, kırık yanlarını sonuna kadar yaşayıp daha sonra da dimdik ayağa kalkabilmekti. Bazen aynaya bakınca görmekten korktuğun şeytani kişi olup, zaman zaman pamuk şekere saldıran kız çocuğu olabilmekti. Ama kadın olmak çoğu zaman yanında, yörende, yörüngende olan insanlara anne olmamışken bile anne olabilmekti. Saç okşayan, dert dinleyen, gözyaşı silen ve her an ile gurur duyabilen. Gözünü kapattığı zaman kuş kadar özgür hissedebilmeliydi mesela güçlü kadın tabirine uyanlar. Veya kendini kalıplara sokmamalı ancak akla gelen ilk kişi olmalıydı. Belki de kenarda köşede kalmalıydı. Ya korkan, kenara sinmiş diğer kadınlar da aslında güçlü kadınlarsa o zaman ne yapacaktık? Belki de bir kadına güçlü denilmesi için illa ki göğsünü gere gere ortada dolaşması şart değildi. Koca koca şirketleri yönetmesi, istediği arabaya binip, istediği kadar alışveriş yapmak güçlü kadın tabirine uymaya yetmezdi bazen. Çünkü bir kadın güçlüyse eğer bir şirketin yönetim koltuğunda oturması, hatta göze sokulması gerekmiyordu. Peki güçlü kadın, hayatı yöneten?

“Bazen kendi ışığımızı ve karanlığımızı üretiriz. Bu karanlıksa parlak bir yıldızın ışığını bile söndürebilir." •───•☽⊹✩⊹☾•───• YILDIZINI KORU, geçmişin gölgelerinden kaçamayan cesur bir genç kadının, karanlık geçmiş ve tehlikeli sırlarla dolu yolculuğunu anlatıyor. Helin Yıldız, yalnızca bugünle değil, geçmişinde de taşıdığı ağır yüklerle de yüzleşmek zorundadır. Bir yangın vakasıyla başlayan olaylar, hem onu hem de okuru, düğüm düğüm olmuş bir geçmişe çekiyor. Her adımda yeni bir gerçek ortaya çıkıyor. Bir yangınla başlayan hikâye, derinlere gömülü acıların ve hiç kimsenin bilmediği gerçeklerin ortaya çıkışına uzanıyor. Peki, geçmişin gölgesi, en parlak yıldızın ışığını bile söndürebilir mi? Özellikle suç ve psikolojik gerilim unsurları içeriyor. Bu nedenle 13-14 yaş altındaki okurlar için uygun olmayabilir. Gizem, dram ve gerilim unsurlarını bir arada barındırıyor. Okuyucu hem merak içinde kalacak hem de karakterlerin duygusal yükünü hissedecek. Her yara bir güce,her karanlık bir ışığa dönüşebilir. “Per Aspera Ad Astra” (Zorluklar içinden yıldızlara) Not: Yazılanların hepsi kurgudur. Herhangi bir gerçek yanı yoktur.

Öncelikle merhaba bu mafyatik bir kitaptır.Bu kurgu Karadeniz’de geçmektedir.(Yazım dili biraz acemi olabilir.) 💙🌑🌊🌌

Barda hiç tanımadığı bir adam ile birlikte olan kadın. Kadına ilk görüşte aşık olan adam. Ve bir mucize

Ben Derin. 5 yaşındayken annesi babası tarafından 14 farklı yerden bıçaklanırken sadece izleyen Derin. Sırf annesi gibi unutulup gidilmemesi, fark edilmesi için hep ünlü olmak istemiş ve içinde ki öfkeyle, şiddetle birleşince ortaya çıkan milli sporcu olan Derin. Bir gün bunların hepsinin bir yalan olduğunu öğrendim ve hayatım tepetaklak oldu....

Asil Ağa isimli bu hikayenin tüm hakları diğer hikayelerimde olduğu gibi tarafıma aittir. En ufak kopyalama taklit v.s de gerekli hukuki işlemler başlatılacaktır. Instagram: azimet340 🍁🍁🍁 Hikayede geçen isimler karakterle yerler hayal ürünüdür. Bildiğiniz bütün ağa hikâyelerini unuttun. Klasiklerin dışında bir hikâye. Bu Asil Ağa`nın hikâyesi. Hikayemizin bir ucu Şanlıurfa bir ucu İstanbul... 🍁🍁🍁 Erkek evlat sahibi olamayan Reşo Ağa nihayet üçüncü karısından ikiz çocuk sahibi olacaktı. Biri kız biri erkek. Zeliha`ya 9 ay gözü gibi baktı Reşo Ağa. Ne de olsa erkek doğuracaktı. Altı kızdan sonra Nihayet bir kız daha olsada Allah onunla birlikte bir de erkek evlat verecekti. Büyüdüğünde babasının desteği olacak, zamanı gelince yerine geçecekti oğlu. Ağa oğlu ağa olacaktı. Doğduğunda kurbanlar kesecekti Reşo Ağa oğlu için. Ama olmadı. Büyük konuşan Ağa`ya Allah yine erkek evlat vermedi. Oğlu dünyaya geldiğinde sadece yarım saat yaşadı. İşte o gün yazıldı Asil`in ateşten harflerle kaderi. Annesi adını Asya koyacakken babası ölen erkek kardeşinin suçunu da adını da yeni doğan kız bebeğe yükledi. Babası bir erkek gibi büyüttü yetiştirdi kızı. Sonunda Asil olan kızın adının arkasına Ağa eklendi.

Okucu iyi okuma keyfi içecekler ve yiyecek hafif fon müziği olsun. Karşılıklı hikayeler oy yapan oy veriliyor haberiniz olsun? Özellikle hikaye konu fantastik, gerçek aile ve abartılı fazla sayılar olsun kurgusal uzun bölümlerden isterim. MODA DÜNYAM Mesaj: Hayal kurmak, azim ve eğitimle birleştiğinde güç, özgürlük ve liderlik sağlar; lüks sadece maddiyat değil, bilgi, sağlık, estetik ve etik değerlerle ölçülür; başarı paylaşınca büyür. Duygu: İlham verici, gurur ve güven hissi uyandıran; estetik ve zarafetle harmanlanmış, ölümsüzlük ve manevi dengeyle beslenen bir duygu yoğunluğu. Tuğçe Maya’nın hikâyesi, sadece bir moda liderinin kariyer yolculuğu değil; hayal kurmak, azimle çalışmak ve bilgiyi doğru kullanmak üzerine kuruludur. Hikâyenin temel mesajı, şunları kapsamaktadır: 1. Hayaller Suç Değildir, Gerçekleştirmek Haktır Tuğçe küçük yaşta moda dünyasına adım attığında, çevresindeki bazı insanlar onun hayallerini “uçuk” veya “imkânsız” buldu. Hikâye boyunca vurgulanan ana tema, hayallerin peşinden gitmenin doğal ve haklı bir eylem olduğudur. Bu, okuyucuya kendi hayallerini sorgulamadan takip etme cesareti verir. 2. Bilgi ve Eğitim, Başarının Temelidir Tuğçe’nin Paris, Milano, New York ve Tokyo’daki akademik eğitimi, onun teknik ve yaratıcı yeteneklerini güçlendirir. Hikâye, öğrenmenin sadece meslekî bilgi değil; strateji, vizyon, liderlik ve etik karar alma becerilerini de kapsadığını gösterir. Eğitim, Tuğçe’nin ve öğrencilerinin ölümsüz başarısının temel direğidir. 3. Yaratıcılık ve Özgürlük Birlikte Büyür Akademi sistemi, öğrencilerin kendi koleksiyonlarını tasarlaması, malzeme seçmesi, defile düzenlemesi ve sosyal medyada paylaşmasıyla özgür bir ortam sunar. Hikâye, özgürlüğün yaratıcılığı beslediğini ve gerçek sanatın, disiplinle birleştiğinde zirveye çıktığını anlatır. 4. Lüks ve Güç Sadece Maddiyat Değildir Tuğçe’nin trilyonlarca dolarlık serveti ve global moda evleri, hikâyede sadece başarı göstergesi değildir. Lüks, bilgi, sağlık, estetik, etik değer ve başkalarına ilham verme ile ölçülür. Bu, okuyucuya lüksün ve başarının ruhsal ve zihinsel boyutlarını da öğretir. 5. Sorumluluk ve Etik Liderlik Tuğçe’nin iksir ve deneyler gibi ölümsüzlük sırları, onun etik ve sorumlu davranmasını sağlar. Başkasının hayatına müdahale etmemesi, ama kendi potansiyelini kusursuzlaştırması, güç ve bilgi sahibi olmanın etik sorumluluklarla birleşmesi temasını ön plana çıkarır. 6. İlham Verici Bir Nesil Yaratmak Tuğçe, sadece kendi başarısını düşünmez; akademisi ve sistemi sayesinde gelecek nesli yetiştirir. Fakir veya zengin, yetenekli öğrenciler kendi koleksiyonlarını, defilelerini ve işlerini yönetir. Hikâye, ilham vermenin ve eğitimin toplumsal dönüşüm gücünü gösterir. Hikâyenin duygusu, Tuğçe Maya’nın karakteri, akademisi ve global etkisi üzerinden derinleşir: 1. İlham ve Motive Edici Güç Tuğçe’nin azmi, yaratıcılığı ve vizyonu, okuyucuda kendi hayallerine güven ve cesaret duygusu yaratır. Her öğrenci, kendi yolunu çizebilir ve yeteneklerini gösterebilir; hikâye bunun mümkün olduğunu somut örneklerle anlatır. 2. Gurur ve Başarı Duygusu Tuğçe ve öğrencilerinin defileleri, koleksiyonları ve projeleri, emek, bilgi ve yaratıcılığın birleşimiyle ortaya çıkan gurur ve başarı duygusunu hissettirir. Başarı, sadece bireysel değil; kolektif ve toplum için de anlamlıdır. 3. Estetik ve Zarafet Hissi Moda sadece iş değil; aynı zamanda bir sanat ve yaşam biçimidir. Her kumaş, her dikiş ve her renk uyumu, estetik bir deneyim ve duygu yaratır. Bu, hikâyeyi sadece eğitim ve iş başarısı üzerinden değil, duygusal ve görsel bir deneyim üzerinden de anlamlı kılar. 4. Ölümsüzlük ve Zamansızlık Tuğçe’nin fiziksel ve zihinsel olarak ölümsüzlüğü, okuyucuda zamanın ötesinde bir güç, enerji ve ilham hissi yaratır. Bu, karakterin sürekli üretme, öğretme ve ilham verme kapasitesini güçlendirir. 5. Toplumsal Adalet ve Eşitlik Duygusu Fakir veya zengin fark etmeksizin her yeteneğin parlayabileceği bir sistemin varlığı, adalet, eşitlik ve fırsat eşitliği duygusunu ön plana çıkarır. Hikâye, yetenek ve çabanın her zaman ödüllendirileceği bir dünyayı hayal ettirir. 6. Sevgi ve Maneviyatla Beslenen Güç Tuğçe’nin duaları ve içsel inancı, başarı ve gücünü manevi bir temele oturtur. Bu duygu, okuyucuya başarı ve lüksün ruhsal boyutunu ve manevi dengeyle birleştiğinde gerçek anlamını hatırlatır. Roman tür gibi fantastik içerisinde olacaktır.Her bölüm uzun anladım olacak.Komik aile tarz az romantik ve romantizmin iş hayatlar evlilik hayatı çocuklar aile hayatı.Sırlar falları fantastik olay olacaktır.Okuduk anlacağız.

Ünüvarsite 2` ye fidan ela okul cıkışı eve gidarkan kamyon çarpması sonuçu öldü ama Berdan bilebilrdi ki en sevdi romanın kötü kadını Elena ılvor olaçanı...

Ben Okyanus, büyük bir Yangın’dan çıkmayı başarmış ama Kül’e dönmüş bir İstihbarat Ajanı.   Karanlık ve fırtınalı bir Okyanus, Kıdemli Üsteğmen Okyanus Kaya...   Okyanus, içine çektiği herşeyi hırçın dalgaları ile boğardı. Mahvolurdu ama kendini kaybetmezdi. Ben Okyanus’tum, öyleyse neden kendi kendimi boğuyordum?   Okyanus’un, yıllar boyunca kendini korumak için zorlukla inşa ettiği duvarları onu yeni bulan gerçek ailesi yıkmayı başarabilecek miydi?   Okyanus’ta boğulacak mıdır?   Yangın’da Kül’e mi dönüşecektir?   Yoksa komutanının orman gözlerinde kaybolacak mıdır?   Nefret ettiği gökyüzünü tekrar sevmeye başladığında her şeyin üstesinden gelmeyi öğrenebilecek miydi?   Peki ya, Kızıl ailesi? Aile sırları, Okyanus’un bilinmeyen geçmişi...   Alabora Timi ve Kızıl Timi neden birlikte görev almaya başladı? Çözülmesi gereken askeri bir sır vardı ama herşey de küçük bir kızda saklıydı... Okyanus mu? Kül mü? Yoksa her ihtimalde de Okyanus’un Kül`ü müydü? “Kıdemli Üsteğmen Okyanus Kaya, Şanlıurfa. Emret, komutanım!”   “Yüzbaşı Deniz Akif Alabora, Şanlıurfa. Emret, komutanım!”

Her hikâye bir bakışla başlar… Kimi zaman bir sokak köşesinde, kimi zaman kalabalığın içinde ama en çok, göz göze gelindiği o sessiz anda. Derin Kara, düzenli bir hayatın içinde kendi fırtınalarını bastırmaya çalışan genç bir kadındı. Aras Demir, sessizliğin ardına gizlenmiş bir savaş. Onların yolları kesiştiğinde, ne geçmiş sustu ne de kalpler… sadece dünya bir anlığına durdu. Bir bakışla başlayan bu hikâye, iki farklı dünyanın çarpışmasıydı. Birinin karanlığı diğerinin ışığına dokunduğunda, her şey yeniden şekillenecekti. Ama her temasın bir bedeli vardı. Bazı insanlar kaderini seçmez, sadece ona doğru yürür. Aras ve Derin… belki de çoktan seçilmişti. “Bu hikâye, kalbin sus dediği ama aklın direndiği anlar için yazıldı."

Gelin ve okuyun aşklarımmm eğer beğenirsenizzz devam edersinizzz😙🤍🩵

Yaşam, bazen zorunlulukların içinde saklı kalan gerçek aşklarla örülüdür. Aden Dora, geçmişi silinmiş bir kadın... Ölen ablasının yerine geçerken, unutulan sırların ağırlığı omuzlarına biner. Uraz Efe ise kalbini yıllarca bir başka isme kapamış, geçmişin gölgesinde yaşayan bir adam. Bir arada olmaları kaderin bir oyunu mu, yoksa içten içe büyüyen duyguların başlangıcı mı? Geçmişin suskunlukları, sırlar ve yarım kalan hikâyeler, onları birbirine daha da yakınlaştırırken aynı zamanda yavaş yavaş yıpratır. Bir evin içinde saklanan gerçekler, unutulmuş isimler ve yasak aşklar... Peki, bir insan neye mecburdur? Aşka mı? Geçmişe mi? Yoksa kendine? Mecburum, unutulmuş kimliklerin ve sessiz kalmış yüreklerin hikayesi.

Uzm. Dr. Lale Soykan . O, tıbbi kariyerinin zirvesinde ,meydan okumayı seven, güçlü bir profesyoneldi. Hayatı, kusursuz bir düzen üzerine kuruluydu ... Ta ki o gece ,katıldığı önemli bir konferanstan inene kadar. Şık bir cüppenin altından onu izleyen Siyah Takımlı Adam ,her hareketini ezberleyen saplantılı bir gölge ,Lale`nin en büyük kabusu olacaktı. Peşindeki meçhul hayranın bıraktığı gizemli notlar ve kapısının önündeki beyaz güller, onun geçmişine ait çözülmemiş bir sırrı işaret ediyordu . Gece yarısı gelen korkunç bir hastane çağrısı , Lale `yi bilmediği bir olayın içine çekerken , yolda şahit olduğu imkansız bir durum , avcının avdan ne kadar uzakta olduğunu gösterecekti. Bu sadece bir takip değil ,Lale` nin bilmediği , kaderi yeniden yazılmış bir oyundu . Lale , onu avlayan bu tehlikeli gölgeden kaçabilecek mi , yoksa geçmişin sırları onu tuzağa mı düşürecek ? Lale kimi hatırlaması gerekiyor ?

2 yıl önceki yangında tüm benliğini yitiren Safir Venüs, yangında ölmüş babasının 2 yıl önce yaptığı bir anlaşmaya kurban gider. Babası yangından 1 ay önce bir mafyaya, borcu karşılığında kızlarından birini sunar. Safir, kardeşini 35 yaşındaki bi mafyayla evlenmek zorunda bırakmamak için zorunlu bi şekilde Girdap Karakartal`la evlenmek zorunda kalır. Bu hikayede Safir`in kendi benliğini bulma savaşı ve karanlık dünyaya adım atışını okicaz. Bakalım Safir geçmişini hatırlayabilecek mi?

Kadın mafya lideri olan Afra`nın düşmanı olan Aras ile düşmandan aşka olan hikayesi #güçlükadın

Her gerçek bir gün çıkar;ne kayıp izler vardır yolunu bulan,ne ruhlar vardır yıllar sonra karşılaşan...ama asıl yalan vardır insanın dünyası`nı yıkan. İşte kayıp izler kitabı da budur; iki ruh yıllar sonra karşılaşır, yalan ve çaresizlik dünyasını karanlığa çevirir. Bu kitap her acının kalemini yazdı. Bu kitap kayıp izlerin kalemiyle sonlandırdı.

"Gölgeler ışıksız olmaz. Sen benim ışığım oldun" Bir yüzbaşı ve bir öğretmenin aşkını anlatan bir roman. Senelerdir aşkına karşılık bulamamış bir Teğmen ve onun biricik Zeyna`sının hikayesi. Tarık ve Bige`nin aşık olup bunu birbirine itiraf etmeye çalışmalarının yanısıra Serdar`ın; buzlar kraliçesi sevdiği, biricik Çimen gözlü`sü, Zeyna`sına kavuşmaya çalışmasını okumak için acele edin.

Bir ölüm emri... Mira bir tetikçiydi, Alaz Miraç ise hedef bile değildi, babasının yerine kaçırılmış genç bir kurbandı. Şimdi ikisi de aşk ve ölüm arasına sıkışıp kaldılar... NG1356QR

Geçmişi yaralı olan kızın çok güçlü bir savcıya dönüşmesini okuyacağız. Asker olan oğlanımız ona yetişebilecek mi?

Yetimhaneden kurtuldun diye sevinirken hiç bilmediğin bir ortama düştün.

Çocokluğundan beri boksör olmak isteyen Kumsal annesinin zoruyla bale kursuna gider çünkü babasının son vasiyeti kızının bir balarin olmasıdır. Kumsal ve annesi başka bir ile taşındıklarında işler karışır kursa gitmek istemeyen Kumsal eline geçen bir doğum günü partisine gider her şey normaldir ta ki doğum günü çocuğunun bir boks öğretmeni olduğunu öğrenene kadar...

O, Karasoy imparatorluğunun gömdüğü kızdı lakin ölü olarak bilinen ama şimdi babası Şerif Karasoy`dan hem annesinin hem de ablasının intikamını almak için yetistirilen Yakut`un kusursuz intikam planı, yolunun tehlikeli, acımasız ve bir o kadar da çekici düşmanı Ejder`le kesişmesiyle alt üst olur.