Bozkırın tazecik fidanıydı onlar...
Kök saldıkça fidanlar , tutundukça toprağa güçleşti birer ağaç dalları oluverdiler. Güneş açtıkça , yağmur yağdıkça bahar geldi. O köklenen ağaç dallarında çiçekler açmaya başladı. Bozkırın çiçekleri...
~
Sarıhisar kasabasının yiğit delikanlılarından muallim Cihangir en yakın arkadaşı Levent`in bacısı Aybüke`ye karşı beslediği hislerinin sevda olduğunu anımsayamadan kendine konduramadan , bir başkasıyla nişanlanır onun yüzüğünü parmağında taşımaya başlar parmağında ki söz başka, yüreğinde ki söz bambaşkadır.
Yürek yangının ortasında kalan dalların hikayesi tam da çiçeklerin açmasıyla başlar.
~
"Ey yârim ,yârenim , yağmur kuşum , derinlikli destanım, yüreğimin gürlüğü , güneşim , ayım , bağım bahçem , bostanım , gönlümün ve ahiretimin yegâne sahibi... Aykızım"
Geceler ona aitken kendimi nasıl gündüze teslim edebilirim?
Karanlık ona aitken kendimi nasıl aydınlığa çıkarabilirim?
İstediğim kan ondayken nasıl ona ayrılabileyim?
Ben Maria,Maria Cooper.
O ise gecenin, karanlığın gerçek sahibiydi.
Zau Klaev
1872 yılının acımasız topraklarında, Railway Kasabası; kanunların değil emirlerin hüküm sürdüğü, itaatsizliğin idamla cezalandırıldığı bir yerdir. Gün batımından sonra sokaklara adım atmak yasakken ve herkes bu kurallara boyun eğmişken Valencia Pride, bir gün sokağa çıkma yasağına rağmen erkek kılığında dışarı çıkar. Ancak işler beklediği gibi gitmez ve askerler onu fark ettiğinde Valencia’nın küçük bir adımı, büyük bir felakete dönüşür.
Kasabanın yeni komutanı Devrim Gürkan Karel, kalabalıklar içinde Valencia’nın sırrını gören tek kişidir. Fakat onu serbest bırakmak yerine, kuralları baştan yazacak bir karar alır. Valencia, şimdi yalnızca hayatta kalma mücadelesi vermekle kalmayacak; kendi hayatını ve tüm kasabanın kaderini değiştirecek bir oyunun içinde yer almak zorunda kalacaktır ve bu, yalnızca bir direniş değil, özgürlüğün ateşini yakacak bir mücadele olacaktır.
"Dünyadaki Cennet" diye adlandırılan kasabada yaşayan genç bir kız yeşilliklerin ve dağların arasında birgün o çok hayalini kurduğu macerayı yaşamak için gelecek günü bekleyerek yaşamaktadır.
Ve bir gün gerçekten de ona hayalini fazlasıyla yaşatacak bir olaya şahit olur,o andan sonra ise kasabanın ve kendisinin kaderi dudakları arasından çıkacak tek sözcüğe bağlıdır.
Seçimi onu bir yoldan başka bir yola sürüklerken yalnız hayatı yeni bir arkadaşın varlığı ile yeniden renklenir. Şahit olduğu olaya bir şahit daha eklenince kasabanın kaderi artık gerçekten de tehlikededir.
~~
Tüm telif hakları saklıdır.Kurgusu tamamen bana aittir. Herhangi bir şekilde kopyalanamaz ya da paylaşılamaz. Aksi bir durumda gerekli yasal işlemler başlatılacaktır.
Gerçek aile ,mafya vampir ,kurtadam ve kendini tanıyamamış bir kız.Bu kurguda birçok konu bir arada...
Taşıdığı kasabada hiç umulmadık
şeylerle karşılaşan bir kız.Ailesinin işi için bir kasabaya taşındığını düşünen Angela kasabadaki olağanüstü durumlarla karşılaşır...
SEÇKİNLER
“İlk kural; kimseye güvenme, ikinci kural; sakın seçkinlerle göz göze gelme”
Seçkinler nam-ı değer Akay’lar. Böyle söyleniyordu onlar için. Onlar insanlığın en karanlık ve güvenilmez topluluklarından biriydi.
Tarih, Akaylar’ın adını fısıldarken bile titrerdi; çünkü onlar, masumların kanıyla yazılan, karanlığın mürekkebiyle mühürlenmiş bir hikayenin aktörleriydi. Güç, para ve şöhret; bu şeytani topluluğun gözünde yalnızca birer araçtı, ama gerçek amaçları, insan ruhunun en derin karanlıklarına hükmetmekti.”
Görünen tarafları buydu.
Görünmeyen kısmı kan donduran cinstendi. Şeytana ruhlarını satan birer projeydiler. İntikam onlar için kaçınılması güçtü. Zevkleri uğruna masumlara acımazlardı. Her masumu birer deney olarak görür, acımasızca kullanıp, en sonunda yok ederlerdi. Onlar için emir yüksek yerden geliyordu. Ruhları satılıktı. Oluşturdukları dehşet, masumun çığlığında son bulurdu.
Sorun şu ki ; bu sessiz çığlıklar hiçbir zaman duyulmadı. Seçkinler hep savunmasız anda, tıpkı canavarlar gibi geceleri ortaya çıkarlardı.
Yargının adaletin olmadığı düzende adalet olalım . Yeni yok oluşlara sebep olmayalım. Bu yayını dinlediysen ve anlayabildiysen elindeki kiri temizlemek için bir adım at sokağa Ela`nın atmak istediği çığlığı atalım artık katillerin cezasını çekiyor diyelim. Meltem ablanın eşsiz danslarından birini yapalım sonra sevenleri özgür bırakacağımızı haykıralım . Geriye kalan kahramanımızı özgür bırakalım yaşayabilsin diye.
Sokaklara tüm gün şarkılar vereceğim ve müziğin sesini kimse kapatamayacak . Kimsenin bu müziği kapatmaya gücü yetmeyecek adalet sağlayıcılar bulamayacaklar kaynağını o yüzden gün bitmeden yanımızda ol.
Siz hiç düşünebilir miydiniz?
Doğum gününüzde hediye edilen bir çantanın tüm hayatınızı yerle bir etmesini, ben düşünememiştim, o yüzden buradaydım zaten. Hiç tanımadığım ama bir o kadar da tanıdığım insanlarla yan yana oturuyordum…
Ta ki o güne denk, ilk bilmece verildiği zaman oyun başlamıştı. Hepimiz birer kuklaydık ve kuklaları yöneten ölümün sırrı bizim için bir oyun düzenlemişti.
Bilmece verilmiş ve biz kuklalar için süre başlamıştı. Tik, Tak, Tik, Tak…
Yapmamız gereken tek şey ölümün sırrının dediklerini yapmaktı. Burada başka bir şey yapamazdık çünkü biz kuklaydık ve oyun anca ölümün sırrının kim olduğunu bulduktan sonra son buluyordu…
"Beni öldürecek."
"Yapamaz."
"Beni delirtecek."
"Öyle bir şey olmayacak."
"Burada kalmamalısın... Anlamıyorsun..."
"Mia," Dedi ve bir adım daha atarak dibime kadar geldi. Hareketleri, sırf korkmayayım diye o kadar yavaştı ki bir an Dünya`nın durduğunu hissettim. Elleri ile yüzümü avuçları içine aldığında ondan başka bir odağım kalmamıştı. Gözlerine kitlenmiş, ölümü bekleyen aciz bir hasta gibi ellerim ellerini bulmuştu. Baş parmağı ile ne zaman akmaya başladığını anlamadığım göz yaşlarımı silerken güven verircesine konuştu, "Ben buradayken kimse sana zarar veremez."
Kasabaya yeni gelen üsteğmen nelere yol açacak? Marsellere başlatığı savaşı kazanmak için gözünü hırs bürümüşken dengeyi kurabilecek mi?
Marsellerin kızını kendi saflarına çekmeye çalışan komutanın hikayesindeyiz.
Ledeyna Marsel ve Aybars Barlas Mertoğlu`nun hikayesine tanık olun...
Kesit!!
Derin bir nefes alıp "Kutay`ın sana inandığına emin misin?" dedim tereddütle. Aklımın ondan farklı her yere kaymasını istiyordum. Gülümsedi gizlice "Benimle hoş sohbeti vardı." dedi alay edercesine. Bakışlarım kısıldı "`Düşmanın tatlı sözlerine aldanma, balın içinde zehir olabilir` demiş Sadi." dedim uyarırcasına. Bekletmeden "`Gerçek düşmandan sonsuz bir cesaret akar içinize` demiş Kafka" uyumla gözlerimi inceliyordu. Sıcaklık belimi kavrarken dansın ritimleri çoktan hücrelerimize akmıştı. Nefeslerimiz birbirine çarpıyordu. Öyle ki saniyeler durmuş, saatler geçmesin istiyordum...
Ay çocuğu diyorlardı ona. beyaz teni simsiyah saçları vardı. Gece kadar karanlık gözleri ışıl ışıldı. İsmini taşıyordu. Ama içi? içi de bir ay kadar beyaz mıydı?
O kirlenmişti, günaha batmıştı.
Deniz kokusunun, zeytin ağaçlarının yapraklarıyla cilveleştiği kasabaya adım attığı anda şehre aşık olan öğretmen Aziz, bir gece dolaşmaya çıktığında karşılaştığı yavru köpek ve sarı saçlı oğlan çocuğuyla kendini hiç beklemediği bir başka serüvenin içinde bulur. Bu serüvende ona kırlangıç kuşlarının aşkı fısıldayan sesleri eşlik ederken, beklenmeyen bir misafir kapılarında belirecek ve kulaklarında çağlayan aşk şarkılarının sesini kısmaya çalışacaktır.
Bazen hırçın, bazen durgun ama sürekli içindeki dalgalara mahkum olan Deniz, bir gece elinde tabakla karşısına dikilen adamı evinden içeri buyur ederken kalbinden de içeri buyur edeceğinden habersizdir. On yıl önce yaşadığı deneyimin kalp kırıklıklarını toplamaya devam eden Deniz, yüreğinin kapılarını kapattığını düşünürken içeri tatlı bir sakinlikle yerleşmeye başlayan Aziz`e yenik düştüğünde, zamansız gelen misafir tüm sakinliği silip süpürecek ve belkide Deniz`in gönül kapılarının sonsuza dek mühürlü kalmasına neden olacaktır.
"Gökyüzü ve deniz buluştu, ortaya mavinin en güzel tonu çıktı."
Bu hikayede sizleri ne bekliyor?
*Bekar, Ayakları Yere Sağlam Basan Anne
*Kalbi Kırılmış ve Aşka Küsmüş Bir Kadın
*Aşktan Yaralanmış Bir Adam
*Aile Bağları - Dostluk - Komşuluk
*Mahalle Ortamı, Sahil Kasabası
*Deniz Kokusu ve Mavi
*Eser Miktarda Komedi
*Arkadaştan Aşka
*Romantik, Soft
Genç bir yazar olan Yağız yaşadığı sorunlar yüzünden Amerika`daki küçük bir kasabaya taşınır. Sakinleşmeye ihtiyacı vardır. Burda ilhamını ararken karşısına aşkıda çıkar.
CARAMEL`DEN (LUNA)
Apar topar taşındığımiz kasaba da hayatımın aşkını bulacağımı kim bilebilirdi ki?
Akarca kasabası sınırları küçük, sırlarını büyük Akarca...
Arkadaşlıkları,düşmanlıkları,
kıskançlıkları ve aşkları içinde saklayan Akarca Spor Kulübüne sürüklenmeye hazır mısınız? Kemerleri bağlayın Akarca`nın büyük aşkı geliyorr...
Ilgın ve ailesi, Muğlaya bağlı küçük bir kasabaya taşınmak zorunda kalırlar, burada yazları verimli hal getirmek için ılgın babasının onu spor kulübüne yazdırma fikrini kabul eder, voleybola karşı ilgisi olan ılgın burada dostluklar ve düşmanlıklar edinir. Ailesinin kül kedisi ılgın ile küçük kasaba arasında büyük bir bağ oluşmaktaydı . Herşey güzel giderken kulübüne arka bahçesinde ortaya bir sandık çıkar, Ilgın ve diğer 5 kişi,büyük bir maceranın ortasına düşmüşlerdir. Nasıl bir şeyle karış karşıya olduklarını anlamaları uzun sürmemişti.. hem aşk hem dostluk hemde sırlarla dolu bir macera...
Ilgın ve Akarca kasabasının küçük gizemini çözmek için benden ayrılmayın...
Ekin Ege Eroğlu, yıldızı gittikçe parlayan ünlü bir sanatçıdır. Aylardır yazamadığı bestelerini düşünürken, konser vermek için gittiği bir şehirde karşısına çıkacak kahve saçlı kız tüm düzenini alt üst ediverir. Oysa Ekin düzen hastası bir adamdır.
Tehlikeli bir oyun...
Yaşamak için kurban ver!
Piramitin en tepesinde olmak istiyorsan öldür!
Oyuna bir kere başlarsan çıkamazsın!
Dünyanın bile varlığını neredeyse unuttuğu bir kasaba... Temeli yıllara dayanan bir oyun kuruldu. Keyifliydi ilk başlarda. Bir katil... 5 oyun kurucunun 4`ünü öldürüp, birini serbest bırakan vicdanlı bir seri katildi o. Kalan son oyun kurucu tarot kartlarını topladı ve yakarak yok etti. Bir tanesi hariç. Yeraltına ustaca oluşturulmuş geçitlere sakladı son kartı ve aradan yıllar geçti. Tarotun kanlı oyunu dilden dile bir efsaneye dönüştü. Ve o geçitler yıllar sonra birbirinden kopuk 5 kişilik bir ekip tarafından bulundu. Oyun tekrar başladı. Kartlar üçüncü kez dağıtıldı. Katil tekrar ortaya çıktı. Ölüm kapıları bir kez daha tıklattı.
Tarotun Kanlı Oyunu kasabanın üzerine bir kez daha çökecekti. Peki bu sefer kazanan olacak mıydı?
Amerika`da eğitim hayalleri kuran Nihan, uçakta bayılır ve gözlerini gizemli bir otobanda açar. Her gün kan vermesi gereken bu yeni hayatında, kasabanın sırlarını ve tanıştığı gizemli adamın peşindeki gerçekleri keşfetmeye çalışır. Kasabanın karanlık sırlarını çözmeye çalışan Nihan, buradan kaçmanın yollarını ararken kendini tehlikeli bir maceranın içinde bulur.
George 5 yaşından beri luna parka gitmeyi çok seviyordu ama ilk kez
George 7 yaşında luna parkta çok büyük bir travmatik olay yaşamıştı ve o günden o luna parkın katili olmuştu o küçük kasabanın ve insanlarında da...
Sadece düşünün: Hafızasını kaybetmiş ve yetim olan bir kız bir kız; hiç bilmediği, ormanın içerisinde saklı olan bir kasabaya ayak basarsa ve o kasabanın reisi ile karşılaşırsa ne olur? Birbirlerinin hayatlarına nasıl dokunurlar?
"ahh dedecim annem ve babamı aldın benden, karşılığında canını aldım senden ödeştik sanırım? Ha ne dersin?"
Dedim ve elimdeki uzun çubuk ile mezarına yazdığım MİRA yazısının üstüne yanımdaki beşlik şişedeki suyu bocaladim.
Küçük bir kasabada aile işletmesi olan bir kafe "İncir Ağacı"... Her şey o kadar güzel, o kadar hızlı ilerlerken tüm kasabalının başına umulmadık bir talihsizlik gelir. Kasabanın huzurlu günleri, bu olayla sarsılırken kafe sahipleri bu durumu çözmek için ellerinden geleni yapmaya çalışır. Ancak bu talihsizliğin kökleri, çok daha derin bir geçmişe dayanmaktadır.
Elina ve annesi küçük bir kasabaya taşındıktan sonra Elina yeni bir başlangıç yapmak zorundadır. Arkadaşlık ve işteki kayıplar onu yoldan çıkardı, ancak yeni yolunu bulmaya kararlı. Yeni bir ortamda yaşamın zorluklarının ortasında, Elina derin arkadaşlıklar kurar, yeni bir profesyonel bakış açısı bulur ve sonunda aşkı keşfeder. "Yeni Yollar", bilinmeyen bir bölgeye girdiğimizde içimizde yatan cesaret, değişim ve gücün dokunaklı bir hikayesidir.
Ona sorsanız gördükleri ve yaşadıkları kabus olmaktan çok uzaktı. Tüm gün uyumak için sabırsızca geceyi bekliyor ve uyuduğunda ise asla uyanmak istemiyordu. Tüm bu olanlar tam dört gün önce başladı, ismini hep unuttuğum o kişiyi rüyamda görmeye başlamamla beraber...
Daldıgım En Derin Su - 1
İlk kez burada sizlerle paylaşacağım.
Hayatta herkese ve her şeye karşı bir yabancılığı olan bir kadın düşünün. Mutluluk duygusuna dahi özlemi olan, bir pranga misali kendisine bağlanmış o duygu; Özlem.
Bir aileye, bir yuvaya, ufak bir tebessüm meydana getirecek minik bir iltifata dahi mahrum bırakılan bir Kadın. Bir kadın demek yanlış olur. Ela. Adını gözlerinden alan Ela. Bir gece yarısı terk edilen Ela. Çocukluğunda, ergenliğinde, şimdi ise gençliğinde yalnızlığa mahrum bırakılan Ela.
Belki, içinde bir ukde olarak kalan yuva özlemini okuldan, kaldığı yurda giderken otobüste astım krizine giren yeşil gözlü bir yabancı tarafından giderebilir.
Hayatınızı monotonluktan kurtaracak kişiyle nasıl veya ne zaman karşılaşacağınızı bilemezsiniz. Belki bir otobüs durağı belki bir astım krizidir aranıza bağlanacak düğümlerin önsözü.
Bizim kitabımızın önsözü ise bu şekildeydi dostlar. O halde bölümlerde ve pasaj arası yorumlarında kavuşmak dileğiyle. Sizi siz olduğunuz için seven ve hayatınıza bir boya paleti gibi renk katacak insanlarla karşılaşmanız dileğiyle. Tatlış ve mutlu kalın. O halde Görüşürüüz :)
Kuzeyin soğukluğunu üstüne tamamiyle kendini benimsemiş , yılın sadece belli bir dönemi güneşin kendini hissettirmesini sağlayan bir bölgeydi Shallom .
İnsanların pek uğramadığı sadece efsaneleriyle insanları cezbeden wolf kasabası ise meraklı misafirlerini birkaç gün ağırladıktan sonra geri gönderiyordu.
Anne ve babasının ayrılmasıyla büyükannesinin yanına taşınan Hazel efsaneleriyle ünlü kasabanın kasvetli havasına bir türlü alışamamakta . komşu olduğu Kate ve Karinayla arkadaş olmaya çalışırken başını belaya sokar .
Soğuk hiç bu kadar ürpertici olmamıştı . Ölü sessizliğinde hareket eden kurtlar yeni yuvalarını bulmuştu . dışarı çıkarken asla hazırlıksız çıkmayın ormanda sizi bekleyenler nazik davranmayabilir .
Kurtlar Mevsimine hoşgeldiniz !