devam ediyor 8s önce güncellendi
Karanlığın Tutsağı(Artı On Sekiz)
@lyrdaas
Okuma
19.86k
Oy
613
Takip
109
Yorum
885
Bölüm
36
“Benden kaçabilirsin sanıyorsun, ama adımların nereye giderse gitsin, gölgen yine bana ait. Adını bile fısıldamadan yaşayamam; sen, kendini unutsan bile bende kalacaksın.”
Alpay Aras Demirkıran
“Onun karanlığında boğulmakla, onsuz yaşayamamak arasında kaldım… ve galiba ikincisi daha korkutucu.”
Simay Altan
Gazeteci olan Simay, kimsenin cesaret edip eline alamadığı dosya üzerinde çalışmaya başlar. Bu dosya, kimsenin dokunmaya cesaret edemediği mafya patronu Alpay Aras Demirkıran’ın dosyasıdır. Bunun hayatındaki en büyük haber olacağını sanıyordu.
Oysa bu, hayatını geri dönüşsüz bir şekilde çalacak adamla tanışmasının başlangıcıydı.
Sigara dumanı, yağmur kokusu ve tehlikenin çekici yüzü… Simay, her adımda daha çok karanlığa çekiliyordu.
Ve bazen, en büyük hata; gerçeği ararken, onu koruyacak olanın aynı zamanda seni mahvedecek kişi olmasıydı.
~Kesit~
"Sana olan bu his," diye başladı, parmakları kucağındaki tenimi okşarken. "Bu, sadece bir aşk değil. Bu, benim varoluşumun tek nedeni. Sen, benim son sığınağım, ilk ve tek zaafımsın."
Aras... Bu adam... O, bir mafyaydı. Kanlı elleri, karanlık sırları ve tüm dünyayı yönetme gücü vardı. Ama bana baktığında, o kehribar gözlerde gördüğüm şey... o, dünyanın en büyük zayıflığıydı. Ve o zayıflık, bendim.
Bana "zaafım" demesi... Bu, bir milyon dolarlık mücevherden daha değerliydi.
Onun için zaaf olmak, tüm o zırhının, tüm o kontrolünün tek çatlağı olmak demekti. O, hayatı boyunca düşmanlarının en ufak bir zayıflığını bile acımasızca kullanırdı. Ama şimdi, en büyük zaafını, tüm bu gücün merkezinde, bir kontrol odasında kucağına almıştı.
Bu bir aşk değil, bu bir bağlılık yeminiydi. Beni, varoluşunun tek nedeni olarak görüyordu. O kadar saf, o kadar karanlık ve o kadar delice bir sevgi ki, beni boğuyordu. Nefesim daralıyordu ama bu boğulma, bana hayat veriyordu.
Kendimi bildim bileli güven arıyordum. Ama Aras`ın sunduğu bu güven, normal bir liman değildi; bu, tüm dünyadan koparılmış, sensörlerle ve bir erkeğin yıkıcı aşkıyla korunmuş, yalıtılmış bir kaleydi.
Onun laneti bendim...
Eğer ben onun ilk ve tek zaafıysam, o da benim son ve tek sığınağımdı.
Ve biliyordum ki, bir gün o zaafı için dünyayı yakarsa, ben o alevlerin içinde gülümseyerek yanacaktım.