@gokyuzu.mavis : Boşuna çalışmışım 45-50 ne gel bak gelllll
Okuma 0
Oy 0
Yorum 0
Tarih 2dk önce
@gokyuzu.mavis : Boşuna çalışmışım 45-50 ne gel bak gelllll
Okuma 0
Oy 0
Yorum 0
Tarih 2dk önce
@kitap_severrrrr : Ben acı çekmeyi aşktan öğrendim. Bazen aşk için ölmeli…
Okuma 1
Oy 1
Yorum 1
Tarih 9dk önce
@edanurcaglaar : Günaydınn sınavlar nasıl geçiyorr
Okuma 4
Oy 1
Yorum 2
Tarih 9dk önce
@ezgiwwwisteee : "Ölmek hayattan kurtulmak sanıyorlar ama asıl ölmek hayattan kurtarmaz daha acı çekmeyi sağlar"
Okuma 2
Oy 1
Yorum 0
Tarih 11dk önce
@aytenennnn : 28 May
Okuma 2
Oy 0
Yorum 0
Tarih 17dk önce
@hayal_et : Yine yoğunuz ha
Okuma 0
Oy 0
Yorum 0
Tarih 18dk önce
@yaziyor : Yeni bölüm geldi arkadaşlar, keyifli okumalar dilerim...🌸
Okuma 2
Oy 0
Yorum 0
Tarih 19dk önce
@civcivlercoktatlis : AHSMDMMGMG
Okuma 4
Oy 0
Yorum 0
Tarih 28dk önce
@ceylansal_53 : Karşılıklı oy yapıyorum!!! (Yorumlara kitap adını yazıp beni takip etmeniz yeterli 😊)
Okuma 8
Oy 3
Yorum 3
Tarih 37dk önce
@blacknighy : Günaydınlar herkese bakarmisiniz
Okuma 11
Oy 4
Yorum 14
Tarih 55dk önce
@katibe : Kitaplarıma bir göz atar mısınız? Beğeneceginize eminim :)
Okuma 4
Oy 1
Yorum 0
Tarih 56dk önce
@ecrin_1427 : Bakar mısın lütfen 👉🏻👈🏻
Okuma 15
Oy 4
Yorum 2
Tarih 1s önce
@cicekli_gunler : Karşılıklı takip ve oy?
Okuma 7
Oy 2
Yorum 5
Tarih 1s önce
@rabissss_asissss : ACİLLLLL GELİNNNN ÖNEMLİİİİ
Okuma 8
Oy 0
Yorum 0
Tarih 1s önce
@eyosiste : Uykum var sınav var...
Okuma 13
Oy 4
Yorum 8
Tarih 1s önce
Tamamlanmış Kitaplar
Keyifle okuyacağınız kitaplara gözatın
Ben Büyümedim
Okuma 447
Oy 55
Bölüm 22
Yorum 4
Tamamlandı
Arka Kapak Yazısı:
Hani, kendinize güvenmediğiniz veya çekindiğiniz an, biri arkanızdan size, "Hadi yürü! Çekinme!" der ya? İşte öyle bir an, bir adım atmaya başladım. Kendi kendime, "Yürü!" dedim. Kendi elimi, kendim tuttum.
"Yazmasını biliyor muyum? Üzer miyim okuyanları? Kötü bir söz, duyar mıyım?" gibi soruları, hiç düşünmedim.
Aslında kendim için, kendimi düşünerek; yazmaya başladım. O nedenle, bir beklentim de yok. Seven olur veya seven olmaz. Beğenen olur veya beğenen olmaz. Belki de yazmaya başladığım an gibi olur? "Yalnız ve sevilmeyen" bir kitap olur.
Ama bir farkı olur yine de. Adım bir yerde yaşar.
"Benim adım yaşamalı." dedim. "Bir emanet bırakmalıyım. Yürüdüğüm yollar, izlerim, kendi hislerim, yaşadıklarım silinemez. Hayatımı, sözlerimi ve düşüncelerimi, kimse belirleyemez. Kimse tanımasa da; çocuklarım, büyüyünce beni okumalı. Torunlarım beni tanımalı." dedim.
Şimdi bir yazar mıyım? Bilmiyorum.
Şair miyim? Bilmiyorum. Belki siz biliyorsunuz?
Benim bildiğim tek şey; hissettiğim, gördüğüm, duyduğum, kendimden, ondan, bundan, güzel doğamızdan veya da bir nesil hakkında yazmam.
Bir zamanı var mı ki yazmanın? Sonu geliyor mu veya bir "son" görünüyor mu? sorulara da, bir yanıt veremem.
Yazacağım kadar yazıyorum. Belki de yaşadığım kadar yazacağım? Yaşadıklarım kadar yazacağım...
Kim engelleyebilir?
- Feride Gerdelmann
Arka Kapak Yazısı:
Hani, kendinize güvenmediğiniz veya çekindiğiniz an, biri arkanızdan size, "Hadi yürü! Çekinme!" der ya? İşte öyle bir an, bir adım atmaya başladım. Kendi kendime, "Yürü!" dedim. Kendi elimi, kendim tuttum.
"Yazmasını biliyor muyum? Üzer miyim okuyanları? Kötü bir söz, duyar mıyım?" gibi soruları, hiç düşünmedim.
Aslında kendim için, kendimi düşünerek; yazmaya başladım. O nedenle, bir beklentim de yok. Seven olur veya seven olmaz. Beğenen olur veya beğenen olmaz. Belki de yazmaya başladığım an gibi olur? "Yalnız ve sevilmeyen" bir kitap olur.
Ama bir farkı olur yine de. Adım bir yerde yaşar.
"Benim adım yaşamalı." dedim. "Bir emanet bırakmalıyım. Yürüdüğüm yollar, izlerim, kendi hislerim, yaşadıklarım silinemez. Hayatımı, sözlerimi ve düşüncelerimi, kimse belirleyemez. Kimse tanımasa da; çocuklarım, büyüyünce beni okumalı. Torunlarım beni tanımalı." dedim.
Şimdi bir yazar mıyım? Bilmiyorum.
Şair miyim? Bilmiyorum. Belki siz biliyorsunuz?
Benim bildiğim tek şey; hissettiğim, gördüğüm, duyduğum, kendimden, ondan, bundan, güzel doğamızdan veya da bir nesil hakkında yazmam.
Bir zamanı var mı ki yazmanın? Sonu geliyor mu veya bir "son" görünüyor mu? sorulara da, bir yanıt veremem.
Yazacağım kadar yazıyorum. Belki de yaşadığım kadar yazacağım? Yaşadıklarım kadar yazacağım...
Kim engelleyebilir?
- Feride Gerdelmann
Okuma 447
Oy 55
Bölüm 22
Yorum 4
Kısa Sürede Instagram Hesabınızı Büyütün | Para kazanmaya Başlayın
9 Adımda Hesabımızı Geliştirin
Okuma 521
Oy 6
Bölüm 15
Yorum 2
Yaren, Komutan Akın`ı mesleği yüzünden bırakır. Yaren bu duruma daha sonradan pişman olsa da geri dönmek ister. Ve Akın` a mesaj atar.
Devamını hadi gelin birlikte okuyalım.
Siz: Ayrılsak ölürüz biz.
Siz: Bir bedende bütünüz biz.
Siz: Ellerde ölürüz biz.
Siz: Yok dokunduğun her yerim acıyor şimdi.
Siz: Gidemezsin ki, gidemezsin ki.
Siz: Biliyorum deli gibi sevdin.
Siz: Ayrılalım artık diyemezsin ki, diyemezsin ki.
053**: Sen kendin gitmeyi tercih ettin.
053**: Ben her şeye rağmen sana kal dedim.
Siz: Hatırlar mısın?
Siz: Bu şarkı bizim şarkımızdı.
Siz: Senden sonra bir daha bu şarkıyı dinleyemedim.
Siz: Dinlemeyi geç.
Siz: Şarkıyı duyduğumda seni hatırlamamak için kuytu köşe bir yere geçip ağlıyordum.
053**: Sahi, söylesene.
053**: Ağlamak unutmak için çözüm niteliğinde mi?
053**: Eğer öyleyse gittiğinde benim senin için döktüğüm gözyaşları neydi?
Okuma 15.23k
Oy 685
Bölüm 37
Yorum 92
Kalbinizin derinliklerindeki aşkı nasıl gün yüzüne çıkarırsınz
Okuma 30.09k
Oy 1.84k
Bölüm 37
Yorum 46
“Bazı öpücükler dudaklara değil, kalbe susar…”
Geceyle gelen bir mesaj, geçmişle yüzleşen bir kalp ve susturulamayan bir özlem…
İpek, sesini kaybettiği bir aşkla yeniden karşı karşıya.
Onu en iyi tanıyan, ama en çok yaralayan biriyle…
Yıllar sonra gelen tek bir cümle, içindeki tüm suskunluğu çözer:
“Ben en çok, sesini özledim.”
Suskun Öpücükler, bir mesajla yeniden alevlenen duyguların,
zamana yenilmeyen bir aşkın ve dile gelmeyen binlerce hissin romanı.
Bu bir kavuşma değil…
Bu, dokunamadan sevmenin, susarak bağlanmanın hikâyesi.❤️🌹💋
BUNU KAFANA SOK BENDEN ASLA KAÇAMICAKSIN SEN NEREYE GİDERSEN GİT HATTA CEHENNEMİN DİBİNE BİLE GİT BEN SENİ GENE BULURUM
APTAL HERİF SENDEN NEFRET EDIYORUM BULDUGUM HER DAKİKA YİNE SENDEN KAÇIÇAM SENDE BUNU KAFANA SOK O HALDE
Zorlu bir aşktı bir taraftan 7 yıldır kızı seven adam bir yandan adamdan nefret eden kadın burada kartları adam dagıtırdı ve ask hayatında da kartları dagıtmıstı peki kadın gelip her şeyi bastan başlatsa..Zaman,zaman her şeyi gösterir...
Okuma 10.36k
Oy 565
Bölüm 17
Yorum 327
Uyarı
Bu kitap Ölüm, zorbalık, şiddet gibi unsurlar içerir hassas olan kişilerin dikkat etmesi gerekir.
Melisa yeni bir okula başlar ve hayatının en büyük noktasındadır
Okuma 1.44k
Oy 143
Bölüm 25
Yorum 70
Başıma geleceklerden habersiz sadece yaptığım mesleğin bana verdiği yorgunluk ile kafa dinlemek için geziye gidicek yada anne annemin yanına gidecektim ki......... Eve dönüş yolunda bir mafya ile karşılaşacağım aklımdan bile geçmezdi.....
Okuma 47.63k
Oy 1.85k
Bölüm 17
Yorum 516
Mesafeler kalbe sınır koyabilir mi?
Yiğit, Mardin`de görev yapan disiplinli ve içine kapanık bir asker…
Yağmur ise İzmir’de görev yapan, yaralı kalpleri sarmaya alışık bir hemşire…
Bir gün yanlışlıkla çalan bir telefon, iki yabancı kalbi birbirine bağlar.
Başlangıçta birkaç cümleyle kurulan iletişim, zamanla özleme, umut dolu bekleyişlere ve derin bir sevgiye dönüşür.
Her konuşma bir nefes, her izin bir hayal, her mektup bir duadır onlar için.
Zaman, kilometreler ve üniformalar arasında büyüyen bu aşk; ne sınır tanır ne kurallar.
Ama asıl soru şu: Kalpler aynı hizada çarparken, kader onları birleştirecek mi?
"Bir Hattın Ucundaki Kalp", bir telefonun ucunda başlayıp yüreklere dokunan, hüzünle örülmüş ama umutla yeşeren bir askerî aşk hikâyesi.
Okuma 7.12k
Oy 622
Bölüm 61
Yorum 31
0534: O telefonu bana ulaştırman için bir günün var.
İpek: telefondan delileri silen mafya bir konumunu mu bulamıyor.
İpek: yazık kıyamam sana.
0534: Sen çok yürek yedin herhalde?
0534: katil var diye bağıran kıza ne oldu?
İpek: Polise gitmiş olabilirim 👉👈
0534*:
Yazıyor....
Çevrimici...
İpek: AY IMDAT BENI KESECEKLER
0534* kişisini engellediniz
0534:
Çevrimici...
Yazıyor...
Çevrimdışı...
Okuma 373.15k
Oy 16.81k
Bölüm 62
Yorum 3.99k
yetimhanede büyüyen Liyanın gittiği törende onu gören Albay tarafından evlatlık olarak alınmasını konu alıyor
Kitabımda şiddet çok az var onun dışında yok şimdiden beğenip okuduğunuz için teşekkür ederim ❤️
Okuma 53.93k
Oy 4.88k
Bölüm 55
Yorum 493
İlk texting romanım.
Yarı texting de olabilir
Kitap fotoğrafı pinteresten alınmıştır.
Kitabımız 4 aile çocuğunu anlatır. Kitabın daha içine girersekse 2 kişi olur. Bakalım nasıl bir texting romanımız ortaya çıkacak??!
Okuma 2.1k
Oy 204
Bölüm 15
Yorum 68
Kitabın telif hakları bana aittir. Kopyalanması halinda dava açarım. Bilginize.
Baştan söyliyeyim. 40.bölüme kadar texting sonra düz yazı. Bunu bilerek okuyun. Sonrasında olumsuz inceleme bırakmayın lütfen.
Sıradan bir abi- kardeş ilişkisinden aşka ilerleyen bir tutku.
En fazla ne olabilir ki?
Sizi içeriye bekliyoruz.
Alaz Kara: Giymişsin kısacık elbiseyi.(00:07)
Baldırlar çırılçıplak meydanda.(00:08)
Göğüsler açıkta(00:08)
Sonra niye sinirlerin zıpladı diyorsun.(00:09)
Al işte sana asıl nedenlerini yukarıda sıraladım.(00:10)
Siz: Sen beni mi süzdün?(00:10)
Alaz Kara: Ben seni niye süzeyim kızım?(00:11)
Kendine gel.(00:11)
Kendin çırılçıplak giyiniyorsun.(00:11)
Sonra tüm suç Alazın oluyor.(00:12)
Yok öyle yağma.(00:13)
Böyle yaparak mahallelinin de ağzına laf verdiğinin farkında mısın?(00:14)
İster istemez insanın gözü kayıyor yani.(00:15)
Bilerek yaptığım bir durum değil.(00:16)
Siz: Giydiğim kıyafet gayet zevkliydi bir kere.(00:17)
Sen modadan ne anlarsın ki.(00:18)
Ayrıca mahalle ne düşünürse düşünsün.(00:19)
Alaz Kara: Dediğim dedik çaldığım düdük.(00:19)
Kendi bildiğimi okumaya devam edeceğim diyorsun yani.(00:20)
Okuma 460.67k
Oy 18.65k
Bölüm 106
Yorum 3.55k
"Ulan annem her şeyi bimden alıyordu da gelinini de bimden bulacağını düşünmemiştim"
Alya yazın kendine okul harçlık çıkarmak için bimde çalışan bir genç kızdır. Bimde çalışırken mahallenin dedikoducu teyzelerinin ağına düşüp bir aşkın kucağında kendini bulacağını nereden bilebilirdi ki?
Okuma 18.47k
Oy 2.59k
Bölüm 46
Yorum 2.19k
Onlar düşman çocuğuydu aynı zamanda eski çocukluk aşkı Almina babasının zoruyla katıldığı baloda annesinin ölmeden önce ona verdiği balıklı kolyeyi düşürür ve babasının düşmanının oğlu ona kolyeyi bulup getirir ve sonrasında Almina babasının kötü biri olduğunu ve annesinin hayatta olduğunu öğrenir
Okuma 5.07k
Oy 330
Bölüm 48
Yorum 73
İnsan anlayamadığını yaşarmış.
Yaşadığını anlatamayınca yazarmış.
İsteyene kelime ve isimle akrostiş yazabilirim;)))
Okuma 479
Oy 245
Bölüm 30
Yorum 15
O gece rahat bir uyku çekerken içimdeki o korkak yalnız ve yaralı kızın saçını okşadım ve teşekkür ettim
Tüm bu acılara rağmen ayakta dimdik durabildiği hayatta kaldığı için teşekkürler
Okuma 8.14k
Oy 449
Bölüm 39
Yorum 15
Bir sokak çocuğu ve bir kabadayının çevresinde gelişen, Aşk, dram ve macera ile dolu 70 yıllardan 90 lı yıllara kadarki Diyarbakır ve Türkiye deki siyasal olaylar.
Okuma 588
Oy 129
Bölüm 15
Yorum 6
🌀 “Her şeyin başladığı anı hatırlamıyorum... ama her şeyin yanlış olduğunu hissedebiliyorum.”
Gözlerini bilmediği bir ormanda açtı.
Adını hatırlamıyor, neden orada olduğunu da.
Ama etrafındaki dünya… garip şekilde tanıdık ve aynı zamanda ürkütücü derecede yabancıydı.
Zaman akmıyor, gerçeklik bükülüyor, kader kırılıyor.
Unutulmuş ırklar, eski tanrılar, çarpıtılmış mitler ve bastırılmış anılar…
Bu dünyada hiçbir şey göründüğü gibi değil.
BEIVA – Başıboş Bir Zihin
Kendini ve geçmişini arayan birinin, gerçeğin sınırlarını zorladığı bir keşif yolculuğu.
🌑 Bir kişi uyanır.
🌍 Dünya değişir.
❓ Ve o soru yavaşça su yüzüne çıkar:
“Ben kimim?”
✍️ Yazar`ın Notu:
“Gerçekten uyanmak için… önce kim olduğunu hatırlamalısın.”
Okuma 352
Oy 99
Bölüm 32
Yorum 29
Bir gün, seninle bu takımın dışında bir yürüyüşe çıkacağım. Seninle birlikte olacağım...
Okuma 4.45k
Oy 1.6k
Bölüm 31
Yorum 20
Öncelikle bu kitabın ilk bölümlerinde acemiydim ve ana karakterin okuduğu bölüm hayali. Bölüm geçtikçe kalemim gelişti.
Bir kış... Kestane satıcıları insanın içini donduran soğuğa rağmen, her zamanki yerlerinde durmuş müşteri bekliyor. Bebek arabaları üşüyen bebeklerin çığlıklarıyla yankılanıyor. Kötüler daha fazla acı çektiriyor... Gebze`de yaşayan Aras bu kötülüklerden kaçmak için çareyi Bursa`ya gitmekte buluyor. Hayali şarkıcılık olduğu için Özel Yıldırım Üniversitesi`nin Şarkıcılık bölümüne başlar. Liseden arkadaşları Levent ve İldeniz`le aynı evde kalacaktır. Onlar gibi ev arkadaşı olan Dalya, Güllaç ve Ahuşen`le dostlukları farklı bir boyuta dönüşecektir. Ancak Dalya`yı huzursuz eden bir sırrı vardır ve bunu herkesten gizlemektedir. Haziran`da gerçekleşen bir olay sonucu genç bir can tehlike yaşıyor.
Okuma 1.01k
Oy 223
Bölüm 36
Yorum 18
18 yasina 1 ay kalmis eski ailesiyle sorunu olmayan guclu bir kizin hikayesi
Okuma 8.21k
Oy 480
Bölüm 13
Yorum 119
Birbirlerine aşık olan 2 adet binbaşı sanki birbirlerini uzun zamandir ariyolardir.
Okuma 8.53k
Oy 253
Bölüm 12
Yorum 82
Galip`in kopardığı düğme Eylül`ün ayaklarının dibine düşerken Galip gözlerini Eylül`ün gözlerinden ayırmadan, "Evet çok kalın kafalıyımdır! " diyerek bir düğmesini daha kopardı. "Laftan da anlamıyorum! " demesiyle bir tane daha kopardı. "Sözden de anlamıyorum! " ve bir tane daha. "Oldukça kabayım! " bir düğme daha yeri boyladı. "Zorbayımda aynı zamanda! " son düğmede yerle buluşurken, Galip yüzünde yaptığından gayet memnun bir ifadeyle Eylül`ün gömleğini kollarından sıyırdı. Eylül çattığı kaşları ve sıktığı dişleriyle bakarken burnundan soluyordu.
"Başın göğe erdi mi?! " diye sordu sinirle.
"Daha değil. " diyen Galip`in elinden Eylül`ün kurtuluşu yoktu artık.
Bazen ne yaparsanız yapın hayat size dönüp tebessüm bile etmez. Hele ki bir sonbahar Eylül-seniz.
Okuma 138.78k
Oy 8.65k
Bölüm 80
Yorum 1.5k
İyi okumalarrr:)🍀
Okuma 314
Oy 34
Bölüm 11
Yorum 10
Bir kitap yazdığını düşün. İçindeki krallık; entrikası bol, kardeşlerin bile birbirine düşman olduğu, taht için birbirleriyle mücadele ettikleri bambaşka bir evrende. Her kitapta olduğu gibi bunda da bir baş karakter var elbette. Günü geldiğinde tahtı alıp tacı giyecek, yeni kral olacak bu prens için her şey yolunda. Peki ya kitabın kötü adamı olarak yazdığın başka bir prens, öleceği gün odanda belirir ve kaderini değiştirmen için seni kitabın içine çekerse?
Okuma 6.78k
Oy 687
Bölüm 36
Yorum 52
⚠️ Dikkat! Yüksek Şiddet ve Gerilim içerebilir. Merhabalar Ben Zeynep Yazaroğlu Kitappad’daki ilk kitabım "Safderun" içerisinde tüm zorluklar, Nisa`nın ikilemde kalması ve dahası 60 bölümlük olan "Safderun" kitabımın yolculuğunda benimle beraber misiniz? Haydi o zaman okumaya başlayabilirsiniz.😊
Okuma 4.13k
Oy 261
Bölüm 59
Yorum 5
Levent: Aklıma eskiden lisede yaptığımız mallıklar geldi. Duygulandım.
Erdem: Mallıkların demek istedin herhalde.
Levent: Knk beni seviyor musun, nefret mi ediyorsun ben anlamadım?
Erdem: Sen karar ver.
Alya: Sen, böyle kırıcı olmak zorunda mısın?
Erdem: Sen, böyle olmak zorunda mısın peki?
Alya: Kimse sen olmak istemez.
Levent: Ver o mübarek elini öpeyim.
Alya: İstemez kalsın.
Levent: Öpmeyecektim zaten!
Kendisine "halkı eğitmek" gibi bir rol biçen ve "hâ- ce-i evvel" yani "ilk öğretmen" olarak anılan Ahmet Mithat Efendi, edebiyat dünyasına 1870 yılında ya- yımlanan Kıssadan Hisse adlı eseriyle adım atmıştır. Ezop`tan, Fenelon`dan ve yerli fıkralardan tertip edilen hikâyeler Ahmet Mithat Efendi`nin sonraki eserlerinde de izlerini göreceğimiz, toplumsal ahlakı mesele eden ilk örneklerdir. Nesilden nesile aktarılarak önemini bugün de koruyan kıssaların yer aldığı kitap, Ahmet Mithat Efendi hayattayken yayımlanan nüshaları ti- tiz bir şekilde karşılaştırılarak okuyucuların karşısına çıkıyor.
Alden Grey, soğukkanlı bir dedektif, yıllar önceki karanlık geçmişiyle barışmaya çalışan bir adam. Zihninde ağır suçlar ve unutulması zor anılarla, günümüzde adaletin peşinden koşan bir dedektif olarak görevine devam ediyor. Ancak, ona bir oyun oynanmak üzeredir.
Şehirde ardı ardına işlenen cinayetler, her biri bir bulmaca gibi sunulur. Cinayetlerin ardındaki ipuçları, Alden’i sadece bir katili bulmaya değil, aynı zamanda kendi geçmişiyle yüzleşmeye zorlayacaktır. Her cinayet, bir adım daha derine inmesini ve karanlık bir hesaplaşmaya yaklaşmasını sağlar. Fakat, cinayetleri çözmek bir şeydir; Alden, geçmişindeki suçlularla yüzleşirken, her adımı daha da tehlikeli bir hale gelir.
Alden Grey, soğukkanlı bir dedektif olmaktan çok daha fazlasıdır. Bir oyun oynanmaktadır, ama bu oyun Alden’in hayatını değiştirecek kadar büyük olacaktır.
Kim, kiminle oynuyor?
Karanlık, artık sadece bir tehdit değil; Vira’thal’ın her köşesinden yükselen, her kalpte yankı bulan bir gerçektir. Kaos ve yıkım, son bir kez daha ayaklanmaya hazırlanırken, herkesin kaderi belirlenmek üzeredir.
Malven ve dostları, yıkımın eşiğine gelen dünyayı kurtarmak için son bir mücadeleye girişir. Ancak düşmanları yalnızca dışarıda değil, aynı zamanda içlerindedir. Güçlü birihaneden yükselen gizli entrikalar, geçmişin öfkesi ve son umutları tehdit ederken, herkes en karanlık yüzleriyle yüzleşmek zorunda kalacaktır.
Tüm dengeler değişiyor. Ve bu kez, kazanmak ya da kaybetmekten çok daha fazlası var.
Bu hikaye, intikam, pişmanlık ve geçmişin gölgesinde sıkışmış bir adamın karanlık yolculuğunu anlatıyor. 7 Temmuz 2027`deki kazanın ardından, bir seri katilin içsel dönüşümü, ölümle iç içe geçmiş geçmişi ve intikam duygusuyla şekillenen acı dolu bir hayatı keşfedeceksiniz. Zihnindeki karanlık ve geçmişin yarattığı izlerle mücadele eden baş karakter, her adımında geçmişinden kaçmaya çalışırken daha da derinleşen bir suç geçmişine adım atar. Her cinayet, her kan damlası, onun için bir anlam taşırken, ardında bıraktığı rakamlar (7727) her şeyin bir tesadüf mü, yoksa bir plan mı olduğunu sorgulamasına neden olur. İnsanların acılarını hiçe sayarak yaptığı eylemler, onun içindeki boşluğu, karanlık yanını ne kadar beslediğini gözler önüne serer. İntikamla körleşen bir adamın hikayesini anlatan bu yazı, akıl sağlığını kaybetmiş bir ruhun, acıyı nasıl bir silah olarak kullandığını ve ölümle nasıl yüzleştiğini sorgulayan bir derinlik sunuyor.
Öykü’nün Dünyası, 7-12 yaş arası çocuklar için eğlenceli ve öğretici hikâyelerden oluşan büyülü bir macera kitabıdır. Ana karakterimiz Öykü, hayal gücü çok geniş, maceraperest bir kızdır. Bir gün odasında eski bir kitap bulur. Kitabı açtığında, kelimelerin arasından bir ışık yayılır ve kendini büyülü bir dünyada bulur.
Bu dünya, farklı diyarlarla doludur: konuşan hayvanlar, sihirli şehirler, zamanı kontrol eden saat kuleleri, rüya fabrikaları, uzayın derinliklerine açılan kapılar… Öykü, her bölümde farklı bir diyara gider ve her macerasında önemli bir ders öğrenir. Dostluk, cesaret, doğa sevgisi, bilim, sanat, hayal gücü gibi değerleri keşfeder.
Öykü, bazen bir zaman yolculuğuna çıkar, bazen uzaya uçan bir gemiye biner, bazen ise denizlerin altındaki gizli bir şehri keşfeder. Okuyucular da onunla birlikte bu büyülü dünyada yolculuk yapar, heyecan verici bulmacaları çözer ve her hikâyeden yeni bilgiler öğrenirler.
Bu kitap, sadece okumak değil, aynı zamanda hayal kurmak isteyen çocuklar için!
KAN VE GÖLGELER – Karanlık Sahillerde Bir Savaş Başlıyor
Sakin bir sahil kasabası... Gündüzleri huzur, geceleri ise fısıltılarla dolaşan karanlık sırlar. Limanı kontrol eden mafya ailesinin genç lideri Aras Yılmaz, denizin ötesinden gelen bir tehditle yüzleşmek üzere: Vampirler geri döndü.
Yüzyıllardır gölgelerde yaşayan Elara, kendi klanını kurtarmak için bu sahile ayak basar. Ancak kader, onu Aras’la karşı karşıya getirir. İkisi de tehlikeli, ikisi de yalnız. Ve ikisi de birbirlerine güvenmemek zorundalar.
Aras, kız kardeşinin kayboluşuyla sarsılırken, Elara’nın geçmişi onu geri çağırır. Kanla yazılan eski anlaşmalar bozulur. Artık geceler, sadece dalga sesleriyle değil, silah sesleri ve vampir fısıltılarıyla yankılanacak.
Aşkın, ihanetin ve ölümsüzlüğün iç içe geçtiği bu karanlık yolculukta, sahil artık bir kaçış yeri değil; bir savaş alanı.
MOR KADER EVRENİNDEN
Gelecek değiştirilebilir mi? Yoksa her adım, çoktan yazılmış bir kaderin yankısı mı?
Liora, sıradan biri değildi. Doğduğundan beri içini kemiren bir his vardı—bir şeylerin eksik, bir şeylerin yanlış olduğu. Eski metinler, yasaklı büyüler ve unutulmuş kehanetler… Hepsi onu tek bir noktaya yönlendiriyordu: diyarın geleceği.
Cevapları ararken yalnız olmayacaktı. Yeni dostluklar kuracak, sadakat ve ihanetin iç içe geçtiği bir yolculuğa çıkacaktı. Ama her adım onu, karanlıkla iç içe geçmiş bir gerçeğe yaklaştıracaktı. Ve o karanlığın içinde, geçmişten yükselen bir isim vardı: Mortis.
Gücünü anlamaya, geçmişi çözmeye ve kaderini yazmaya çalışan bir kadının yolculuğu başlıyor.
Ama bazı cevaplar, bedelsiz değildir.
Öykü’nün Dünyası – Türk Tarihinin Kahramanları adlı kitap, çocuklara Türk tarihinin farklı dönemlerinden öne çıkan kahramanları tanıtmayı amaçlayan, eğlenceli ve öğretici bir yolculuk hikâyesidir. Bu kitap, 7-12 yaş grubundaki çocukların ilgisini çekecek şekilde tasarlanmıştır. Hikâyenin başkahramanı Öykü, sihirli kitabı sayesinde tarihin kapılarını aralayarak, birbirinden farklı dönemlerde yaşamış önemli şahsiyetlerle tanışır. İşte bu yolculuk boyunca hem tarihten keyifli anekdotlar öğrenecek hem de karakterlerin ilham veren yönlerini keşfedeceksiniz.
---
Kitabın Teması ve Kurgusu
Ana Karakter: Öykü
Öykü, meraklı ve öğrenmeye hevesli bir çocuktur. Elindeki sihirli kitap, ona zamanın ve mekânın sınırlarını aşma imkânı verir. Her bölümde farklı bir tarihi döneme giderek oradaki kahramanlarla tanışır.
Zaman Yolculuğu
Öykü, kitabın sayfalarını çevirdikçe bambaşka çağlara ve coğrafyalara adım atar. Göktürkler döneminden Osmanlı’nın yükselişine, Cumhuriyet’in ilk yıllarından modern bilim insanlarına kadar geniş bir zaman dilimini kapsar.
Tarihi Şahsiyetler
Kitapta, Türk tarihine damga vurmuş liderler, sanatçılar, bilim insanları ve düşünürler yer alır. Örneğin, Bilge Kağan’dan Mimar Sinan’a, Hazerfen Ahmet Çelebi’den Piri Reis’e, Sabiha Gökçen’den Cahit Arf’a kadar pek çok ismin hem yaşam öyküsü hem de mirasları anlatılır.
Eğlenceli ve Öğretici Anlatım
Her bölüm, çocukların ilgisini çekecek şekilde kurgulanmıştır. Öykü, gittiği dönemde o karakterin en önemli özelliğini veya başarısını yakından görür. Böylece çocuklar tarihî bilgileri bir macera eşliğinde öğrenir.
Brezilya da doğan bir gencin Santos altyapısında gelişen ve sonra ilk profesyonel sözleşmesini imzalayıp futbol tarihine geçen Bir futbolcunun kendi yazdığı bir kitaptır.
Erdem, kaybettiği dostları ve ihanetler arasında gerçek düşmanını bulmaya çalışırken, her köşe başında onu bambaşka bir yüz karşılar. Kadir’in ölümünden sonra yalnız kalan Erdem, kendi içindeki karanlık tarafla yüzleşmek zorunda kalır. Her geçen gün, düşmanlarının gerçekliğinden şüphe duymaya başlar ve karargahın derinliklerinde kendisini büyük bir ihanete hazırlıksız yakalar. Ancak ne kadar kaçarsa kaçsın, kendi zihnindeki savaş onu bir adım daha ileri götürür.
Bir yanda eski dostu Batu, diğer yanda yabancı bir düşman, Erdem’in gerçekliği sorgulamaya başlamasına sebep olur. Batu’nun hain planları ve düşmanlarının tuzakları, Erdem’i hem fiziksel hem de psikolojik olarak sıkıştırırken, gerçek ve hayal arasındaki sınır giderek bulanıklaşır.
Erdem, gizli bir geçit bulduğunda, aslında en büyük savaşın, dış dünyadaki düşmanlarla değil, kendi içindeki korkularla olduğunu fark eder. Hikayenin büyük finalinde, gerçekliğin hayal ile çatıştığı bir noktada, Erdem`in yaşadığı her şeyin aslında bir simülasyonun parçası olduğu ortaya çıkar. Bu çarpıcı gelişme, gerçeklik algısının ve içsel çatışmaların ne kadar etkileyici bir biçimde insanın hayatını şekillendirebileceğini gözler önüne serer.
~DİSTOPYA~
Bir dünya bölündü. Ve şimdi, her şeyin yapışkan bir düzenin içinde sıkışıp kaldığı o anı bekliyor…
Toplum, zamanla kırıldı. Kaynakların tükenmesiyle birlikte insanlar, üç ayrı bölgeye ayrıldı: Beyaz Bölge, Gri Bölge ve Kül Bölgesi. Her biri, bir düzenin parçası olarak varlığını sürdürüyor, ama gerçeği kimse bilmiyor. Kimse, gerçek gücün nerede olduğunu görmüyor.
Noar, Gri Bölge’de sıradan bir hayata sahip bir memurdur. Ama bir gün, eski bir video kaydıyla karşılaşır ve rejimin geçmişteki karanlık sırlarını öğrenir. Praetor Elun, insanların nasıl bilinçli olarak sınıflara ayrıldığını, nasıl birbirine yabancılaştırıldığını ve gerçek gücün nasıl gizlendiğini anlatmaktadır.
Bir anda, her şeyin yalnızca bir aldatmaca olduğuna dair şüpheler, Noar’ın içinde büyür. İçindeki isyan ateşi yanmaya başlar. Bilgi, özgürlük, güven… Hepsi birbirine bağlıdır ve şimdi, Noar gerçekleri keşfetmek için bir yolculuğa çıkar.
Ancak bu yolculuk, sadece kendi hayatını değil, tüm dünyanın kaderini değiştirebilir.
Angelo, ailesinin yükünü omuzlarında taşıyan sessiz bir delikanlı. Çiftlikte geçen yorucu günler, evde kopan gergin sofralar ve her geçen gün biraz daha zorlaşan hayatı.
Ancak bir gün kasabaya yeni taşınan esrarengiz bir genç olan Alessandro’nun gelişiyle, içindeki başka bir dünya uyanır.
Alessandro’nun geçmişi dedikodularla örülmüş, sessizliğiyle etrafına duvarlar örmüştür. Ama Angelo’nun ona duyduğu şey, sadece merak değildir. Bu yeni tanıdık, Angelo için karmaşık bir duygunun, adı konulmamış bir yakınlığın simgesi haline gelir.
Aile baskısı, toplumsal yargılar, saklanan gerçekler ve sessiz çığlıklar arasında sıkışan bir gençlik… Bu hikâye, sevilmenin günah sayıldığı bir zamanda, sevmenin neye mal olabileceğini anlatıyor.
Bir şehir, bir lider, bir katil…
İstanbul’un kalbinde, tarihi izlerin arasında bir katil sessizce dolaşıyor. Kurbanlar rastgele seçilmiyor; her biri tarihin temel taşlarını simgeleyen mekânlara bırakılıyor: Haydarpaşa Garı, Atatürk Evi Müzesi, Pera Palas, Dolmabahçe Sarayı’nın yaslı duvarları…
Cesetlerin yanında bırakılan notlar, sadece ipucu değil; geçmişe, inkılaplara, bir lidere yazılmış kanlı mektuplar.
Başkomiser Yavuz, İstanbul’un sisli sokaklarında katilin izini sürerken, bu cinayetlerin yalnızca birer ölüm değil, birer manifesto olduğunu anlar. Her adımda daha karanlık bir geçmiş, daha derin bir öfke ve çözülmesi gereken daha büyük bir sır ortaya çıkar.
Tarih ve suç iç içe geçerken, İstanbul’un gölgeleri yeniden dile geliyor.
Ve soru şudur:
Bir şehir, kendi kurucusunun mirasını nasıl taşır? Ya da… onu kim kirletmeye cüret eder?
Sürükleyici serinin 3. Kitabı.
KURŞUN VE LALE
Ve Diğer Kayıp Hikâyeler
İstanbul…
Bin yıllık suskunlukların, yarım kalmış cümlelerin, çözülmemiş cinayetlerin şehri…
Her sokağında bir sır, her taşında bir iz taşıyan bu şehirde, on farklı hikâye, tek bir gerçeğin etrafında sessizce dönüyor:
İnsan ruhunun karanlığı, bazen bir kurşun kadar keskin, bir lale kadar zarif olabilir.
Bu kitapta yer alan on hikâye, sadece birer suç dosyası değil; kaybolan hayatların, yarım kalan aşklarla yoğrulmuş bir geçmişin, adaletle vicdan arasındaki o ince çizginin öyküsüdür.
Kurşun ve Lale, bir cinayetin gölgesinde açan bir çiçeğin hikâyesi.
Zamanın, mekânın ve hafızanın sınırlarını zorlayan, duyguyla zekânın iç içe geçtiği 10 hikaye.
Yeri geldiğinde bir çatının ucunda yanan sigara dumanı, yeri geldiğinde emniyetin loş bir odasında çözülen bir sessizlik...
---
YARIK: Sıfır Noktasında Unutulanlar
Resmî kayıtlarda yer almayan bir görev.
Haritalarda çizilmeyen bir bölge.
Ve ordu tarafından çoktan terk edilmiş, ama hâlâ nabız atan bir yeraltı sığınağı.
Alfa Ekibi, sınır ötesinde kaynağı bilinmeyen bir sinyalin peşine düşer. Ama bu sinyal sadece bir çağrı değil—aynı zamanda bir tuzaktır.
İçeri girdiklerinde zamanın, mekânın ve hatta gerçekliğin çizgileri bulanıklaşmaya başlar.
Karşılarında ne bir düşman vardır, ne de dost.
Sadece geçmişin silinmeyen izleri… ve unutulmuş bir görev.
Bu kitap, modern savaşın ötesine geçen bir gerçekliğe açılan çatlağı anlatıyor.
Psikolojik gerilimle askeri stratejinin, teknolojiyle bilinmezliğin çarpıştığı bu hikâyede, okuyucu her sayfada daha da derine iner.
Çünkü bazı görevlerden geri dönülmez.
Ve bazı insanlar... hiç var olmamış gibi silinir.
---
Her masumiyetin bir bedeli, her zarafetin bir keskinliği vardır.
Selin Kara, parmak ucunda süzülen bir balerin…
Ama sahne ışıkları söndüğünde, ailesinin kanıyla kararmış geçmişine adım atar. Yıllardır susturulmuş bir sırrın peşinde, zarafetin ardına gizlenmiş bir savaşçı gibi yaşar.
Demir Savran, İstanbul’un yeraltı dünyasında korkuyla anılan bir mafya lideri. Güçlü, acımasız, duygularını çoktan gömmüş biri. Onun dünyasında güzelliğe yer yoktur—ta ki Selin’le yolları kesişene dek.
İmkânsız bir aşk.
Kanla yazılmış hesaplar.
Ve bembeyaz bir kuğunun, karanlık sular üzerinde süzülen silueti…
Ateşle su, kanla zarafet, intikamla aşk birbirine karışırken, kim kalacak hayatta?
Kader
Bir zamanlar, sıradan bir kasabada, sıradışı bir aile yaşardı. Ailenin iki çocuğu vardı: Kader ve Yağmur. Kader, 16 yaşında, beyaz tenli ve mordan pembeye geçişli uzun saçlarıyla dikkat çeken bir kızdı. Yağmur ise 8 yaşında, açık kahverengi tenli , tekerlekli sandalyesiyle etrafındaki dünyayı keşfetme çalışan ve kum rengi saçlarıyla sevimli bir çocuktu. Ancak, onların hayatındaki en ilginç şey, cadı ailesinden gelmeleriydi. Ne anneleri ne de babaları cadıydı ama ailelerinde cadılıkla ilgili bir geçmiş vardı. Bu yüzden Kader ve Yağmur, diğer çocuklardan farklıydılar. Onlar cadıları biliyorlardı ve onları kıskanıyorlardı. Neyse ki, cadı ya da peri olmamalarına rağmen, cadı-peri ortak okuluna gidiyorlardı.
Kendisine "halkı eğitmek" gibi bir rol biçen ve "hâ- ce-i evvel" yani "ilk öğretmen" olarak anılan Ahmet Mithat Efendi, edebiyat dünyasına 1870 yılında ya- yımlanan Kıssadan Hisse adlı eseriyle adım atmıştır. Ezop`tan, Fenelon`dan ve yerli fıkralardan tertip edilen hikâyeler Ahmet Mithat Efendi`nin sonraki eserlerinde de izlerini göreceğimiz, toplumsal ahlakı mesele eden ilk örneklerdir. Nesilden nesile aktarılarak önemini bugün de koruyan kıssaların yer aldığı kitap, Ahmet Mithat Efendi hayattayken yayımlanan nüshaları ti- tiz bir şekilde karşılaştırılarak okuyucuların karşısına çıkıyor.
Alden Grey, soğukkanlı bir dedektif, yıllar önceki karanlık geçmişiyle barışmaya çalışan bir adam. Zihninde ağır suçlar ve unutulması zor anılarla, günümüzde adaletin peşinden koşan bir dedektif olarak görevine devam ediyor. Ancak, ona bir oyun oynanmak üzeredir.
Şehirde ardı ardına işlenen cinayetler, her biri bir bulmaca gibi sunulur. Cinayetlerin ardındaki ipuçları, Alden’i sadece bir katili bulmaya değil, aynı zamanda kendi geçmişiyle yüzleşmeye zorlayacaktır. Her cinayet, bir adım daha derine inmesini ve karanlık bir hesaplaşmaya yaklaşmasını sağlar. Fakat, cinayetleri çözmek bir şeydir; Alden, geçmişindeki suçlularla yüzleşirken, her adımı daha da tehlikeli bir hale gelir.
Alden Grey, soğukkanlı bir dedektif olmaktan çok daha fazlasıdır. Bir oyun oynanmaktadır, ama bu oyun Alden’in hayatını değiştirecek kadar büyük olacaktır.
Kim, kiminle oynuyor?
Karanlık, artık sadece bir tehdit değil; Vira’thal’ın her köşesinden yükselen, her kalpte yankı bulan bir gerçektir. Kaos ve yıkım, son bir kez daha ayaklanmaya hazırlanırken, herkesin kaderi belirlenmek üzeredir.
Malven ve dostları, yıkımın eşiğine gelen dünyayı kurtarmak için son bir mücadeleye girişir. Ancak düşmanları yalnızca dışarıda değil, aynı zamanda içlerindedir. Güçlü birihaneden yükselen gizli entrikalar, geçmişin öfkesi ve son umutları tehdit ederken, herkes en karanlık yüzleriyle yüzleşmek zorunda kalacaktır.
Tüm dengeler değişiyor. Ve bu kez, kazanmak ya da kaybetmekten çok daha fazlası var.
Bu hikaye, intikam, pişmanlık ve geçmişin gölgesinde sıkışmış bir adamın karanlık yolculuğunu anlatıyor. 7 Temmuz 2027`deki kazanın ardından, bir seri katilin içsel dönüşümü, ölümle iç içe geçmiş geçmişi ve intikam duygusuyla şekillenen acı dolu bir hayatı keşfedeceksiniz. Zihnindeki karanlık ve geçmişin yarattığı izlerle mücadele eden baş karakter, her adımında geçmişinden kaçmaya çalışırken daha da derinleşen bir suç geçmişine adım atar. Her cinayet, her kan damlası, onun için bir anlam taşırken, ardında bıraktığı rakamlar (7727) her şeyin bir tesadüf mü, yoksa bir plan mı olduğunu sorgulamasına neden olur. İnsanların acılarını hiçe sayarak yaptığı eylemler, onun içindeki boşluğu, karanlık yanını ne kadar beslediğini gözler önüne serer. İntikamla körleşen bir adamın hikayesini anlatan bu yazı, akıl sağlığını kaybetmiş bir ruhun, acıyı nasıl bir silah olarak kullandığını ve ölümle nasıl yüzleştiğini sorgulayan bir derinlik sunuyor.
Öykü’nün Dünyası, 7-12 yaş arası çocuklar için eğlenceli ve öğretici hikâyelerden oluşan büyülü bir macera kitabıdır. Ana karakterimiz Öykü, hayal gücü çok geniş, maceraperest bir kızdır. Bir gün odasında eski bir kitap bulur. Kitabı açtığında, kelimelerin arasından bir ışık yayılır ve kendini büyülü bir dünyada bulur.
Bu dünya, farklı diyarlarla doludur: konuşan hayvanlar, sihirli şehirler, zamanı kontrol eden saat kuleleri, rüya fabrikaları, uzayın derinliklerine açılan kapılar… Öykü, her bölümde farklı bir diyara gider ve her macerasında önemli bir ders öğrenir. Dostluk, cesaret, doğa sevgisi, bilim, sanat, hayal gücü gibi değerleri keşfeder.
Öykü, bazen bir zaman yolculuğuna çıkar, bazen uzaya uçan bir gemiye biner, bazen ise denizlerin altındaki gizli bir şehri keşfeder. Okuyucular da onunla birlikte bu büyülü dünyada yolculuk yapar, heyecan verici bulmacaları çözer ve her hikâyeden yeni bilgiler öğrenirler.
Bu kitap, sadece okumak değil, aynı zamanda hayal kurmak isteyen çocuklar için!
KAN VE GÖLGELER – Karanlık Sahillerde Bir Savaş Başlıyor
Sakin bir sahil kasabası... Gündüzleri huzur, geceleri ise fısıltılarla dolaşan karanlık sırlar. Limanı kontrol eden mafya ailesinin genç lideri Aras Yılmaz, denizin ötesinden gelen bir tehditle yüzleşmek üzere: Vampirler geri döndü.
Yüzyıllardır gölgelerde yaşayan Elara, kendi klanını kurtarmak için bu sahile ayak basar. Ancak kader, onu Aras’la karşı karşıya getirir. İkisi de tehlikeli, ikisi de yalnız. Ve ikisi de birbirlerine güvenmemek zorundalar.
Aras, kız kardeşinin kayboluşuyla sarsılırken, Elara’nın geçmişi onu geri çağırır. Kanla yazılan eski anlaşmalar bozulur. Artık geceler, sadece dalga sesleriyle değil, silah sesleri ve vampir fısıltılarıyla yankılanacak.
Aşkın, ihanetin ve ölümsüzlüğün iç içe geçtiği bu karanlık yolculukta, sahil artık bir kaçış yeri değil; bir savaş alanı.
MOR KADER EVRENİNDEN
Gelecek değiştirilebilir mi? Yoksa her adım, çoktan yazılmış bir kaderin yankısı mı?
Liora, sıradan biri değildi. Doğduğundan beri içini kemiren bir his vardı—bir şeylerin eksik, bir şeylerin yanlış olduğu. Eski metinler, yasaklı büyüler ve unutulmuş kehanetler… Hepsi onu tek bir noktaya yönlendiriyordu: diyarın geleceği.
Cevapları ararken yalnız olmayacaktı. Yeni dostluklar kuracak, sadakat ve ihanetin iç içe geçtiği bir yolculuğa çıkacaktı. Ama her adım onu, karanlıkla iç içe geçmiş bir gerçeğe yaklaştıracaktı. Ve o karanlığın içinde, geçmişten yükselen bir isim vardı: Mortis.
Gücünü anlamaya, geçmişi çözmeye ve kaderini yazmaya çalışan bir kadının yolculuğu başlıyor.
Ama bazı cevaplar, bedelsiz değildir.
Öykü’nün Dünyası – Türk Tarihinin Kahramanları adlı kitap, çocuklara Türk tarihinin farklı dönemlerinden öne çıkan kahramanları tanıtmayı amaçlayan, eğlenceli ve öğretici bir yolculuk hikâyesidir. Bu kitap, 7-12 yaş grubundaki çocukların ilgisini çekecek şekilde tasarlanmıştır. Hikâyenin başkahramanı Öykü, sihirli kitabı sayesinde tarihin kapılarını aralayarak, birbirinden farklı dönemlerde yaşamış önemli şahsiyetlerle tanışır. İşte bu yolculuk boyunca hem tarihten keyifli anekdotlar öğrenecek hem de karakterlerin ilham veren yönlerini keşfedeceksiniz.
---
Kitabın Teması ve Kurgusu
Ana Karakter: Öykü
Öykü, meraklı ve öğrenmeye hevesli bir çocuktur. Elindeki sihirli kitap, ona zamanın ve mekânın sınırlarını aşma imkânı verir. Her bölümde farklı bir tarihi döneme giderek oradaki kahramanlarla tanışır.
Zaman Yolculuğu
Öykü, kitabın sayfalarını çevirdikçe bambaşka çağlara ve coğrafyalara adım atar. Göktürkler döneminden Osmanlı’nın yükselişine, Cumhuriyet’in ilk yıllarından modern bilim insanlarına kadar geniş bir zaman dilimini kapsar.
Tarihi Şahsiyetler
Kitapta, Türk tarihine damga vurmuş liderler, sanatçılar, bilim insanları ve düşünürler yer alır. Örneğin, Bilge Kağan’dan Mimar Sinan’a, Hazerfen Ahmet Çelebi’den Piri Reis’e, Sabiha Gökçen’den Cahit Arf’a kadar pek çok ismin hem yaşam öyküsü hem de mirasları anlatılır.
Eğlenceli ve Öğretici Anlatım
Her bölüm, çocukların ilgisini çekecek şekilde kurgulanmıştır. Öykü, gittiği dönemde o karakterin en önemli özelliğini veya başarısını yakından görür. Böylece çocuklar tarihî bilgileri bir macera eşliğinde öğrenir.
Brezilya da doğan bir gencin Santos altyapısında gelişen ve sonra ilk profesyonel sözleşmesini imzalayıp futbol tarihine geçen Bir futbolcunun kendi yazdığı bir kitaptır.
Erdem, kaybettiği dostları ve ihanetler arasında gerçek düşmanını bulmaya çalışırken, her köşe başında onu bambaşka bir yüz karşılar. Kadir’in ölümünden sonra yalnız kalan Erdem, kendi içindeki karanlık tarafla yüzleşmek zorunda kalır. Her geçen gün, düşmanlarının gerçekliğinden şüphe duymaya başlar ve karargahın derinliklerinde kendisini büyük bir ihanete hazırlıksız yakalar. Ancak ne kadar kaçarsa kaçsın, kendi zihnindeki savaş onu bir adım daha ileri götürür.
Bir yanda eski dostu Batu, diğer yanda yabancı bir düşman, Erdem’in gerçekliği sorgulamaya başlamasına sebep olur. Batu’nun hain planları ve düşmanlarının tuzakları, Erdem’i hem fiziksel hem de psikolojik olarak sıkıştırırken, gerçek ve hayal arasındaki sınır giderek bulanıklaşır.
Erdem, gizli bir geçit bulduğunda, aslında en büyük savaşın, dış dünyadaki düşmanlarla değil, kendi içindeki korkularla olduğunu fark eder. Hikayenin büyük finalinde, gerçekliğin hayal ile çatıştığı bir noktada, Erdem`in yaşadığı her şeyin aslında bir simülasyonun parçası olduğu ortaya çıkar. Bu çarpıcı gelişme, gerçeklik algısının ve içsel çatışmaların ne kadar etkileyici bir biçimde insanın hayatını şekillendirebileceğini gözler önüne serer.
~DİSTOPYA~
Bir dünya bölündü. Ve şimdi, her şeyin yapışkan bir düzenin içinde sıkışıp kaldığı o anı bekliyor…
Toplum, zamanla kırıldı. Kaynakların tükenmesiyle birlikte insanlar, üç ayrı bölgeye ayrıldı: Beyaz Bölge, Gri Bölge ve Kül Bölgesi. Her biri, bir düzenin parçası olarak varlığını sürdürüyor, ama gerçeği kimse bilmiyor. Kimse, gerçek gücün nerede olduğunu görmüyor.
Noar, Gri Bölge’de sıradan bir hayata sahip bir memurdur. Ama bir gün, eski bir video kaydıyla karşılaşır ve rejimin geçmişteki karanlık sırlarını öğrenir. Praetor Elun, insanların nasıl bilinçli olarak sınıflara ayrıldığını, nasıl birbirine yabancılaştırıldığını ve gerçek gücün nasıl gizlendiğini anlatmaktadır.
Bir anda, her şeyin yalnızca bir aldatmaca olduğuna dair şüpheler, Noar’ın içinde büyür. İçindeki isyan ateşi yanmaya başlar. Bilgi, özgürlük, güven… Hepsi birbirine bağlıdır ve şimdi, Noar gerçekleri keşfetmek için bir yolculuğa çıkar.
Ancak bu yolculuk, sadece kendi hayatını değil, tüm dünyanın kaderini değiştirebilir.
Angelo, ailesinin yükünü omuzlarında taşıyan sessiz bir delikanlı. Çiftlikte geçen yorucu günler, evde kopan gergin sofralar ve her geçen gün biraz daha zorlaşan hayatı.
Ancak bir gün kasabaya yeni taşınan esrarengiz bir genç olan Alessandro’nun gelişiyle, içindeki başka bir dünya uyanır.
Alessandro’nun geçmişi dedikodularla örülmüş, sessizliğiyle etrafına duvarlar örmüştür. Ama Angelo’nun ona duyduğu şey, sadece merak değildir. Bu yeni tanıdık, Angelo için karmaşık bir duygunun, adı konulmamış bir yakınlığın simgesi haline gelir.
Aile baskısı, toplumsal yargılar, saklanan gerçekler ve sessiz çığlıklar arasında sıkışan bir gençlik… Bu hikâye, sevilmenin günah sayıldığı bir zamanda, sevmenin neye mal olabileceğini anlatıyor.
Bir şehir, bir lider, bir katil…
İstanbul’un kalbinde, tarihi izlerin arasında bir katil sessizce dolaşıyor. Kurbanlar rastgele seçilmiyor; her biri tarihin temel taşlarını simgeleyen mekânlara bırakılıyor: Haydarpaşa Garı, Atatürk Evi Müzesi, Pera Palas, Dolmabahçe Sarayı’nın yaslı duvarları…
Cesetlerin yanında bırakılan notlar, sadece ipucu değil; geçmişe, inkılaplara, bir lidere yazılmış kanlı mektuplar.
Başkomiser Yavuz, İstanbul’un sisli sokaklarında katilin izini sürerken, bu cinayetlerin yalnızca birer ölüm değil, birer manifesto olduğunu anlar. Her adımda daha karanlık bir geçmiş, daha derin bir öfke ve çözülmesi gereken daha büyük bir sır ortaya çıkar.
Tarih ve suç iç içe geçerken, İstanbul’un gölgeleri yeniden dile geliyor.
Ve soru şudur:
Bir şehir, kendi kurucusunun mirasını nasıl taşır? Ya da… onu kim kirletmeye cüret eder?
Sürükleyici serinin 3. Kitabı.
KURŞUN VE LALE
Ve Diğer Kayıp Hikâyeler
İstanbul…
Bin yıllık suskunlukların, yarım kalmış cümlelerin, çözülmemiş cinayetlerin şehri…
Her sokağında bir sır, her taşında bir iz taşıyan bu şehirde, on farklı hikâye, tek bir gerçeğin etrafında sessizce dönüyor:
İnsan ruhunun karanlığı, bazen bir kurşun kadar keskin, bir lale kadar zarif olabilir.
Bu kitapta yer alan on hikâye, sadece birer suç dosyası değil; kaybolan hayatların, yarım kalan aşklarla yoğrulmuş bir geçmişin, adaletle vicdan arasındaki o ince çizginin öyküsüdür.
Kurşun ve Lale, bir cinayetin gölgesinde açan bir çiçeğin hikâyesi.
Zamanın, mekânın ve hafızanın sınırlarını zorlayan, duyguyla zekânın iç içe geçtiği 10 hikaye.
Yeri geldiğinde bir çatının ucunda yanan sigara dumanı, yeri geldiğinde emniyetin loş bir odasında çözülen bir sessizlik...
---
YARIK: Sıfır Noktasında Unutulanlar
Resmî kayıtlarda yer almayan bir görev.
Haritalarda çizilmeyen bir bölge.
Ve ordu tarafından çoktan terk edilmiş, ama hâlâ nabız atan bir yeraltı sığınağı.
Alfa Ekibi, sınır ötesinde kaynağı bilinmeyen bir sinyalin peşine düşer. Ama bu sinyal sadece bir çağrı değil—aynı zamanda bir tuzaktır.
İçeri girdiklerinde zamanın, mekânın ve hatta gerçekliğin çizgileri bulanıklaşmaya başlar.
Karşılarında ne bir düşman vardır, ne de dost.
Sadece geçmişin silinmeyen izleri… ve unutulmuş bir görev.
Bu kitap, modern savaşın ötesine geçen bir gerçekliğe açılan çatlağı anlatıyor.
Psikolojik gerilimle askeri stratejinin, teknolojiyle bilinmezliğin çarpıştığı bu hikâyede, okuyucu her sayfada daha da derine iner.
Çünkü bazı görevlerden geri dönülmez.
Ve bazı insanlar... hiç var olmamış gibi silinir.
---
Her masumiyetin bir bedeli, her zarafetin bir keskinliği vardır.
Selin Kara, parmak ucunda süzülen bir balerin…
Ama sahne ışıkları söndüğünde, ailesinin kanıyla kararmış geçmişine adım atar. Yıllardır susturulmuş bir sırrın peşinde, zarafetin ardına gizlenmiş bir savaşçı gibi yaşar.
Demir Savran, İstanbul’un yeraltı dünyasında korkuyla anılan bir mafya lideri. Güçlü, acımasız, duygularını çoktan gömmüş biri. Onun dünyasında güzelliğe yer yoktur—ta ki Selin’le yolları kesişene dek.
İmkânsız bir aşk.
Kanla yazılmış hesaplar.
Ve bembeyaz bir kuğunun, karanlık sular üzerinde süzülen silueti…
Ateşle su, kanla zarafet, intikamla aşk birbirine karışırken, kim kalacak hayatta?
Kader
Bir zamanlar, sıradan bir kasabada, sıradışı bir aile yaşardı. Ailenin iki çocuğu vardı: Kader ve Yağmur. Kader, 16 yaşında, beyaz tenli ve mordan pembeye geçişli uzun saçlarıyla dikkat çeken bir kızdı. Yağmur ise 8 yaşında, açık kahverengi tenli , tekerlekli sandalyesiyle etrafındaki dünyayı keşfetme çalışan ve kum rengi saçlarıyla sevimli bir çocuktu. Ancak, onların hayatındaki en ilginç şey, cadı ailesinden gelmeleriydi. Ne anneleri ne de babaları cadıydı ama ailelerinde cadılıkla ilgili bir geçmiş vardı. Bu yüzden Kader ve Yağmur, diğer çocuklardan farklıydılar. Onlar cadıları biliyorlardı ve onları kıskanıyorlardı. Neyse ki, cadı ya da peri olmamalarına rağmen, cadı-peri ortak okuluna gidiyorlardı.
> Bir bildirim sesiyle başladı her şey.
“Yanlış numara sanma… Ben seni tanımıyorum, ama kalbim başka söylüyor.”
Sevgi, sıradan bir akşamda gelen mesajı sadece silip geçebilirdi. Ama kalbi, ilk kez bir cümlede durdu.
Batuhan... Onu hiç görmemişti. Sesini bile duymamıştı. Ama her mesajında, gözlerinin içinde geziniyordu sanki.
Bu bir ilk görüşte aşk hikayesi değil...
Bu, ilk mesajda kalbe dokunan bir aşkın hikayesi.
Sevgi ile Batuhan’ın satır satır büyüyen, kalpten kalbe geçen aşkı...
Gerçek olduğunda bile, hâlâ bir rüya gibi olacak.
Ailesinin ölümüyle hayatının dönüm noktasını yaşayan Bala ,şimdi Mardin`in en büyük aşiretlerinden biri olan Aslabeylerden Miran ile tanışarak ikinci dönüm noktasını yaşayacak keyifli okumalar . En parlak yıldızlara ✨
Elişeva ile Alparslan...
Kerpiçten yuva yaptıkları evde annesi ve erkek kardeşiyle hayata tutunmaya çalışan elişeva ...
Yazgısıyla yüreğinde yuva kuran Alparslan...
*askeri kurgu* Hayatın her anında toz pembeliğin içinde bulunan, yalanlar ve yılanlar.
Suçlamalar ve iftiralar.
Bir timsahın gözyaşı kadar sahte bir hayat yaşadığından bir haber olmayan Masal, hayatın gerçekleri ile tokat gibi yüzleştiğinde hayatının bir noktasını yıllardır beynin içinde yaşayan diğer benliğinin devir alacağından bihaberdir.
Katil benliği.
İkinci bir yaşam şansı yakalayan Masal, bu yolda onu büyük yıkıma uğratan Yüzbaşından her ne kadar kaçmaya çalışsa da hayat kaybolduğu okyanusta yön göstermeye pek istekli değildir.
§
Annesi yüzünden hafızasını kaybetmek zorunda kalan Masal hiç tanımadığı birinin hayatı yaşamak zorunda kalır, kurduğu örgütün üyeleri bile ona ulaşamaz. İçinde hep bir boşluk ve anlamsızlık vardır.
Annesinin ona verdiği hat üzeriden kendine sürekli mesaj atar ancak birşeyler ters gider.
Mesaj attığı kişi kendi olduğu halde yanıt başka bir yerden gelmektedir bu duruma anlam veremese de konuşmayı sürdürmek için elinden geleni yapmaktadır.
Masal: Bugün alt komşunun kızı balkonda dedikodu yaparken kafasına kedim düştü...
Masal: Çok şükür kedime birşey olmadı
Masal: Ama kız dengesini kaybedip düştü.
Tek arkadaşım: Yanlış numaraya mesaj attınız herhalde diyeceğim ama kendi kendime mesaj göndermişim gibi gözüküyor?
¢
Asker kurgusudur...
Nare, başarılı ve idealist bir doktor, yaz tatilini ailesiyle geçirmek üzere Midyat’a, Mardin’in o mistik taş kasabasına gelir. Tatilin ilk günü, yöresel bir sıra gecesinde, hiç beklemediği bir anda Mert’le karşılaşır. Mert, bölgenin güçlü ve mert delikanlısıdır; sert mizaçlı, içine kapanık ama adaletli biridir.
İlk bakışta birbirlerinden nefret eder gibi görünürler. Nare, şehrin sert gerçekleri ve Mert’in soğuk tavırları karşısında şaşkına döner. Mert ise Nare’nin şehre ait olmadığını düşünür, onu korumaya çalışırken mesafesini korur.
Kader, Nare’nin ailesini Midyat’a temelli taşımaya karar verir. Artık kaçış yoktur. İki zıt dünya, aynı şehirde kesişmiş, yavaş yavaş birbirini anlamaya başlamıştır.
Sıra geceleri, taş sokaklar ve eski evler arasında gelişen hikaye, nefretle başlayıp, karşı konulmaz bir aşka dönüşür. Fakat geçmişin sırları, kasabanın taş duvarları kadar sağlam direnir. Mert ve Nare, “Kayıp Şehir”de kendi yollarını, kendi gerçeklerini bulmaya çalışırken, aslında kaybettikleri ne varsa yeniden keşfedeceklerdir.
Nyxalith," Gece Işığı "anlamında kehanetin gücünü oluşturan dokuz elçi. Hayat onlara kader sunmuştu ama onlar kabul edecek mi?
"Anahtır`nın kapısısın" "En büyük yeminler , kendine verdiğin sözlerdir"
Gücünü nyxalith taşından alan calenys sezgileri ele geçrilecek.Sözünde durabilecek mi?
Hayat onları ne bekliyor bu yolculukta?
BİR ÖLÜM KAÇ SIR SAKLAR?
🕯️
“Alevsar.”
“Alev ve hasar kelimelerinin birleşimi.”
“Senin gibi. Senin yaktığın ateşle kalbime bıraktığın hasar gibi.”
🕯️
Yaman Çakır, ailesinin geçmişindeki sırları çözmeye çalışan, intikamı, hırsı ve vicdanı arasında sıkışıp kalmış bir suç çetesi lideridir. Karısının ölümünden sonra etrafındaki herkese karşı güvenini yitiren Yaman’ın, beklenmedik anda, çocuk doktoru olan Gökçe’yle yolları kesiştiğinde ikisi birbirlerinin hayatında bir denge unsuruna dönüşür.
Yaman’ın adalet arayışı ve içindeki çatışmalar, Gökçe ile arasındaki duygusal bağa zarar verecek midir? Peki, Gökçe, Yaman’ı anlamaya çalışırken, zaman zaman onun karanlığına kapılma riskiyle mücadele edebilecek midir?
🕯️
Gökçe, hayata karşı direnen, kendi yolunu bulmaya çalışan bir kadınken, Yaman otoriter ve kontrolcü yapısıyla onun karşısına çıkar. İlk başlarda birbirlerine meydan okuyan bu iki karakter, zamanla hem kendilerini hem de birbirlerini keşfetmeye başlarlar. Gökçe, tutsak olduğunu düşündüğü yerde aslında özgürleşirken, Yaman da kalbinin duvarlarını yavaş yavaş yıkar. Tutkulu bir mücadele, derin duygular ve kaçınılmaz bir çekim, onları geri dönüşü olmayan bir yola sürükler.
Adı konmamış bir karşılaşma...
İki yabancı, iki suskun hayat. Ve geride bırakılmış, ama asla unutulmamış bir geçmiş.
Avukat Beliz Acar, sustukça güçlenen bir kadın.
Acının dilini öğrenmiş, sevginin ne demek olduğunu ise hiç bilmemiş. Sessizliğini mesleğiyle örtmüş, ama içindeki boşluğu hiçbir dava dolduramamış.
Astsubay Koray Alkan, yıllar önce toprağa gömdüğü sevdikleriyle birlikte duygularını da mühürlemiş.
Geriye sadece görev kalmış. Ve bir gün, beklenmedik bir karşılaşma…
Hayatında ilk kez bir kadının sessizliği, onun kendi suskunluğunu yansıtır.
Bu bir aşk hikâyesi değil.
Bu bir hesaplaşma.
Geçmişle, acıyla, kendileriyle.
Çünkü bazı davalar, sadece kalpte görülür.
"Konu vatan olduğu zaman kimsenin gözü bir şey görmezdi."
Mardin`de ki küçük bir köy okuluna yeni atanmış bir türkçe öğretmeni,Burçe Akay.Ve aynı okulda ki matematik öğretmeni Buğra Duymaz.
Ancak bazen işler tahmin ettiğimiz gibi gitmez.Birden karşısına çıkan Binbaşı Altay Atalay ile kendini bir aşk üçgeninin içinde bulan Burçe,aynı zamanda eski kocası ile de uğraşmak zorundadır.
Peki sonunda bu savaşın kazananı kim olacaktı?
"Bir kurşun, iki kader…
Yüzbaşı Aybars Demir, Şırnak`ın çelik iradeli komutanı. Vatan uğruna her şeyi göze almış bir BÖRÜ.
Doktor Hazan Yüce, büyük şehrin yorgunluğunu geride bırakıp Şırnak`a yeni gelmiş genç bir cerrah. Elleriyle hayat veren, umut aşılayan bir kadın.
Aybars, kritik bir operasyonda vurulduğunda, yolu Hazan`ın neşteriyle kesişti. Kanlar içinde ameliyat masasında yatan bu kahraman asker, Hazan`ın ellerinde hayata tutunurken, ikisi de kaderlerinin birbirine mühürlendiğinden habersizdi.
Bir asker ve bir doktor… Farklı dünyaların insanları, Şırnak`ın zorlu atmosferinde, imkansız bir aşkın pençesinde.
Peki bu kurşun yarası, kalplerine de aynı derin izi bırakacak mıydı?"
Asel ve Lara, üniversitenin açılış haftasında Berkay ve Mertle tanışırlar.. Her şey bir "yanlış mesaj"la başlar. Asel’in laraya atmak istediği mesaj yanlışlıkla Berkay’a gider. Mesaj komik ama biraz da utanç vericidir. Bu olay Asel ile Berkay arasında ilk kıvılcımı çakar.
Birgün bir arkadaş grubu herşeyden habersiz ormanda eğlencesine cin çağırırlar.Bir fırtınadan sonra vücutları cinler tarafından ele geçirilir...Cinlere karşı koyamaz ve istemsizce insan öldürme arzusuna kapılırlar...İşte lanet adındaki yaratıklar da bu şekilde ortaya çıkar...
Saçları şarap gibi kırmızı bu kadın daha ilk dakikadan bar`a girer girmez dikkatimi çekmişti. Kahretsin çok güzeldi vücudu ahenkle dans eden saçlarıyla çok güzel görünüyordu .
🌹🌹🌹🌹🌹🌹
Gece barda gördüğüm kadın şimdi karşımda ortağım olarak duruyordu.
Bütün patronların seksi olacağını da kim söyledi? Bazıları uğraştırır, nefret ettirir, bir bakarsın sabrını zorlar, sonra da bir gülümsemesiyle kalbini yumuşatır.
Bu patron tam öyle, gıcık ama bir şekilde sevilmeye değer.
"Ruhunu sevdiğim kadın olmanı istedim. Ruhuma şahadet okumanı değil."
- Kambersizyazar
İki kalp, iki sezon, bin türlü his...
Bu aşk ne tam huzur, ne de tam fırtına.
Ama okumaya değer.
Kitap Tasarımı: @irempsd
---
Sana "bol bol aşk, kahkaha, drama!" demeyeceğim.
Çünkü bazen azı daha etkiler.
Bu hikâyede her duygudan bir tutam var.
Ne gülmeye doyarsın, ne de hissetmeye...
Biraz eğlence, biraz iç sızısı, biraz da sürpriz.
Hazırsan, o bir dilim pastayı birlikte yiyelim.
Kalanını zaten hikâye halleder.
(Tatlı mı tatlı, biraz kırık, çokça içten.
(Her şey hayal ürünü. Kalp kırıkları bile.)
Yıllar önce "BARUT TİMİ " kurulurken babasının masasındaki dosyada alaz üst teğmenin fotoğrafını görüp aşık olur
bir yıl sonra babasının tüm itirazlarına rağmen askeri üniversiteye katılıp bitirir daha sonra ilk aşkı için barut timine katılır ..!
"geceyarısı Sırları" +18 ♀️♂️
Önsöz:
Bu kitap, içkili gecelerin ve derin dostlukların gizemli dünyasına bir yolculuğa davet ediyor sizi. Kadehler arasında paylaşılan samimi sohbetler, sarhoşlukla açığa çıkan gerçek duygular ve beklenmedik olayları sergiliyor sizlere
Peki ya sarhoşken abisinin arkadaşına ateşli mesajlar atan Asel kendine gelip mesajları okuyunca ne yapacak ?
Umarım beğenirsiniz! 📖✨
Yazar
Zeyna Özcan
-BİR DAMLA GÖZYAŞIM, BUZU KÜLE ÇEVİRDİ-
Buzlar kraliçesinin külden kadına dönüşmesinin hikayesi. Onu küle çeviren ise aşık olduğu adamın ta kendisi. Barut ve kan kokan gece gözlü adamla buz kokulu kadının tutkusu, onları hayatta tutmaya yetebilecek mi?
Dağ gibi yıkılmaz olan adamı ayaklarının altında paramparça eden kadın; Külden kadın, Sidelya.
Aşkın ve ölümün arasındaki bu hikâyede, her şey planlıydı.
Ta ki Vera ve İnanç birbirine çarpana kadar. İkisi de düzenin dışına çıktı.
İkisi de birbirinin sonu olabilecek kadar tehlikeliydi. İkisi de bunun farkında değildi.
Sahte bir imza.
Gerçek duygular.
Ve iki güçlü ruhun birbirine sığınışı...
Vera için aşk, sadece bir tehlike daha demekti. İnanç içinse Vera, hayatı boyunca aradığı fırtınaydı. Adam, kadına yaslanacak kadar güveniyordu.
Kadın ise adamı yok edecek kadar kurallara bağlıydı.
Kusursuz bir plan.
Kusursuz bir aşk.
Ve ölümcül bir bağ.
Güldürecek, ürpertecek, kalbini titretecek bir hikâyeye hazır ol.
Çünkü bazı aşklar, yaşamak için savaşmaya değer.
İz bırakacak bir aşk için risk almaya var mısın?
Komedi unsurları, ölümcül sözler içerir.
Psikolojik dayanıklılığınız yoksa, geri dönün.
Konu;
Ayda Efsun, bir gün fazla baskıdan dolayı evden kaçar. Karanlık bir ormana giren Ayda`nın hiç beklemediği bir anda karşısına yaralı olan Türk askeri çıkar. Ne yapacağını bilemeyen Ayda, askere yardım etmeye karar verir. O gece bir olay olur ve Ayda`dan iki ay boyunca haber alınamaz. Olaylar daha da karmaşık bir hâl alırken, Atalay bu işin içinden nasıl Ayda ile çıkacağını düşünür.
Kitabımızın kapağını tasarlayan canım Marso`ma teşekkür ederimmmmm
@marsell
Konu:Nilüfer Akay çok hayalperest özellikle aşk hayatında çok hayal kuran ve izlediği dizilerdeki filmlerde kitaplardaki gibi bir aşkın gelip onu bulacağına inanan masum bir genç kızdır.Ve tabiki bu hayallerin sonu hep hüsranla biter."Bunlarin hepsi kurgu gerçek hayatta böyle birsey yok olsaydı beni bulurdu ve annemin de halinden belli zaten GERÇEK AŞK DİYE BİRŞEY YOK" der. Birgün İzmirde okuduğu Lisesinden ailevi sorunlar yüzünde kaydını almak zorunda kalır ve son senesini için Ankarada bir Liseye kaydını alır. Ama o çok sevdiği filmlerdeki ve kitaplardaki gibi bir aşk bulacağını nerden bilebilirdi yoksa bilmiyormuydu? bunların hepsi bir kandırmaca mıydı? Tam da istediği gibi bir aşkı Ayaz karakaya adındaki yakışıklı bir gençte bulabileceğine mi inanacaktı? yoksa Ayazın gerçekten kitaplardaki gibi bir adam olmadığını öğrenip onun kötü bir adam olduğunu kabullenebilecekmiydi?
Peki Ayaz gerçekten Nilüferi seviyormuydu yoksa Nilufere gerçekten onu sevdiğine mi inandırıyordu?
Bazen hayatın altı üstünden daha iyi olabiliyormuş.
Güneş bazen doğmak istemez ama görevi budur ve görevini gerçekleştirmezse bir daha asla yaşam olmaz. Yaşam olmazsa da onun varlığının bir anlamı kalmaz.
Bizlerin var olmasının bir nedeni vardır. Belki savaş belki intikam belki de sadece başka birinin var olması için var olan bir piyon.
Asker kızı Lena Beyaz babasıyla aynı timde görev yapar fakat babası şehit olan Lena time. Babasının yerine gelen Batuhan Siyah Kurt`a olan ön yargılı yaklaşımı ve sonrası
Kanlı virajda yavaş adımlarla yanıma geldi.
"korkuyormusun? "
"Hayır" dedim ve ekledim.
"Ama şimdi senden evet",sırıttı ve viraj dahada kana bulandı...
Kızımız Gökçe AKSOY babası tarafından sevilmeyen bir kız ve babası şirketini kurtarmak için erkek ana karakterimiz Alparslan DEMİR`e verir. Ve herşey kızımızın doğum gününde başlar.
Hayatı boyunca tek başına ayakta kalmış ve en ufak şeyde mutlu olan duygusal narin bir kadın ve sert ,acımasız,soğukkanlı bir adam. kitabıma bir şans verip okursanız çok sevinirim bu ilk kitabım hatalarım olursa yorumlarda belirtirseniz sevinirim şimdiden keyifli okumalar dilerim😊
‼️Kan ve küfür içerir ‼️